3.Bölüm

2.1K 58 7
                                        

İyi okumalar

 

     Terleyen ellerimi pantolonumun ön yüzüne silerek ellerimi kapının ziline doğru uzattım. Ama ne yazık ki zili çalmaya cesaret edemiyordum. Ya benim erkek olmadığımı anlarlarsa ya ya off ne yapıcam ben şimdi? İki ucu boklu değneğin ortasındayım resmen.

   Ben kendi içimde savaşırken birden televizyonlarda bile göremediğim bu şahane evin kapısı açıldı. Ben heyecan ile beklerken kapının ardından ellili yaşlarda bir kadın göründü.

  Sıcak gülümsemesi ile içimi ısıttı. "Buyur bey oğlum kime bakmıştım." bana söylediği şey ile ilk önce şaşırsamda sonradan toparladım. "Şey teyzecim ben bakıcılık için gelmiştim."  dememle yaşlı kadın beni baştan aşağıya süzdü onaylamaz biçimde kafasını sağa sola doğru salladı. Sonra kapının arkasından çekilerek kapıyı daha fazla açtı. "Buyur oğlum sen içerde otur bende Meriç oğluma haber vereyim." dedikten sonra kadın yaşlılığın verdiği hantallıkla yukarıya ağır adımlarla çıktı.

   Hayat ne garipti öyle değil mi? Ben daha düne kadar bir kızdım ama şimdi ise aman neyse artık ne önemi kaldı ki!  Merdivenlerden gelen gürültü ile kafamı o tarafa doğru çevirdim. Gördüğüm küçük sarışın bir kızdı. Anlaşılan bakacağım çocuk buydu. Küçük kızla tanışmak için merdivenlerin yanına gittiğimde küçük kız  beni görünce şaşırsada sonra gülerek el salladı. "Merhaba!" dedikten sonra koşarak inmeye başladı. Benim etrafımı korku fırtınası sararken birden kızın ayağı birbirine dolandı. Küçük kız çığlık ararken bende benim beş merdiven uzağım da kıçının üzerinde bana hızla gelen kızın yanına gittim.

   Kızın yanına gittiğimde onu tuttuğumda bende onunla beraber yuvarlandım. Küçük kıza bir şey olmasın diye ben onun küçük bedenini sararken biz hızlı bir şekilde iniş yapıyorduk. Ben kafamı bir şeye çarpmam ile bilincim kapandığında  duyduğum vızıltılardan net bir şekilde duyduğum güzel ve endişeli bir adamın bağarış sesiydi. Dediği şey ise "Duru!"

   Güzlerimi yavaş yavaş açıldığında karşımda kaslı, esmer, saç modeline göre uzun sayılabilecek tarafı hafif yan tarafta duruyordu. Benim uyandığımı gören metor diye adlandırabileceğim bu  adam derin bir nefes aldı. Başımın üstüne konan bir öpücükle kafamı yan tarafıma doğru çevirdim. Gördüğüm merdivenlerden yuvarlanan küçük kızdı. Ben onu yanıma yaklaştırıp onu incelerken küçük kız bana sarldı. "Artık sen benim ikinci kahramanımsın! Sana teşekkür ederim." dedikten sonra küçük kız yanağımı öpüp benden ayrılıp az önce metor olarak adlandırdığım adamın yanına gitti. Adam kızın başının üstünden öpüp kız yönelik konuştu. "Hadi prensesim sen odana git bizim abi ile konuşacaklarımız var." demek yaşlı kadının bahsettiği Meriç Bey buydu. Küçük kız surat asıp babasına dik baktığında babası isyan dolu konuştu. "Duru Allah aşkına şunu yapmayı kes. " adını Duru olduğunu öğrendiğim küçük kız babasına beni gösterip "Ben bu abiyi istiyorum." babası kızına başını salladığında adam bana döndüğünde konuşmaya başladı. "Evet ilk öncelikle kızımın hayatını kurtardığın için sana teşekkür ederim. Ben Meriç Yaman" dedikten sonra elini bana uzattığında tanıtma sırasının bana geldiğini anladım. "Memnun oldum bende Akş... Akın Sönmez!" ah Akşın ah! Az kalsın pot kırıyordum. Adam elimi bıraktığında yapacaklarımı anlatmaya başladı. "Yatılı olarak bu evde Duru'nun odasının sol tarafındaki odada kakacaksın. Ben de Duru'nun sağ tarafındaki odada kalıyorum.

  Sen sadece Duru'ya bakmakla yükümlüsün. Ev kuralları var bide sende sabah saat 07.30 'da kahvaltıda olacaksın. Akşamda aynı şekilde olacak. Ayrıca hafta sonları izinlisin. Mâşını on bin TL olarak düşündüm ama sen -ben itiraz ediyorum- dersen biz bunu daha sonra konuşuruz çünkü benim şu an gitmem gerek. Evet bir sorun var mı?" ben adama hayran hayran bakarken konuşması bittiğinde kendime geldim. "Yok efendim!" demele adam dış kapıya doğru ilerliyordu. Tabi bende peşinden gidiyordum. Arkasını dönüp "Meftüne abla!" diye bağırdı Meriç Bey. Kapıda beni karşılayan yaşlı kadın gelip "buyur, Meriç oğlum!" dedi.

  "Meftune abla sen Akınla ilgilenirsin değil mi?" Meftune abla olumlu anlamda başını saladığında Meriç Beyin kapıdan kayıp gidişini izledim.

   Duru ile oyuncaklarıyla oynamak için yukarıya çıktığımızda Duru'nun ani sorusu beni sersem etmeye yetmişti. "Akın abi senin neden sakalların yok?" ne diyecektim ben şimdi bu küçük kıza? "Seni severken sana batmasınlar diye gelmeden traş oldum." dediğimde Duru "Yaaa çok tatlısın!" diyip öpücük kondurduktan sonra oyuncaklarıyla oynamaya devam etti.

   Duru'nun uykusu geldiğinde onu yatağa yatırıp Meftune ablaya yardım etmek için aşağıya indim. İndiğimde akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. Yanına yaklaşıp "kolay gelsin!" dedim. Bana gülümseyerek yaptığı işe geri döndü. "Yardım edeyim mi Meftune abla?" dediğim şey ile kadın şaşkın bir şekilde bana bakarak konuştu "Ay Akın oğlum sen yemek yapmasını bilir misin?" tabi yaa ben artık Akşın değildim ben artık Akın'dım. Tabi kadında haliyle şaşırdı. Alsana bir pot. Ben bunları düşünürken Meftune abla tekrar konuşmaya başladı. "Yoksa sen aşçılık falan mı okudun?" hah buldum.

   "Yok Meftune abla ben kursuna gittim. Üniversiteye gitmek kısmet olamadı." dediğim şey ile Meftune abla kolumu sıvazlayıp yardım etmem için bir kaç ricada bulundu.

   Biz Meftune abla ile sofrayı kurarken merdivenlerden aşağıya inen Duru'yu görmemle sabahki olaydan dolayı hemen yanına gidip onu kucağıma aldım. "Günaydın prenses, gerçi akşam oldu ama neyse!" demem ile gülümseyerek yanağıma küçük bir buse kondurdu.

   Sofra tamam olduğunda kapı çalması ile Duru koşarak kapıya gidip açtı. Ne güzel bir baba kız ilişkisiydi. Aynı benle babam gibiydiler. Ben yine kendi hayal aleminde dolaşırken gözlerimin önünden sallanan bir el görmemle oradan kopup gerçek dünyaya geri dönebildim.

   "Hayırdır Akın sofraya oturmuyor musun?" Meriç beyin söylediği şeyi idrak edince sofraya oturdum. Sofrada da Meriç bey bana birkaç şey sorması ile bitirdiğimizde Duru ile vakit geçirdik. Meriç beyin işi bittiğinde Duru'yu alıp salona gittiklerinde bende onların peşlerinden gittim. İkisini koltukta oturup animasyon filmi izlerken bulduğumda bende onlar rahatsız etmeyecek bir şekilde bir tarafa kıvranıp oturdum. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığında kendime engel olamadım.

     Kurban bayramınız kutlu olsun. Oy yorum ve öneride bulunmayı unutmayın.
😁😀😄

BAKICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin