Renjun'a çok aşığım.
¬¬¬¬¬¬¬¬
Yine bir sabah, yine bir iş gününe uyanmıştım. Sabahın bir saati alarm ile uyandırılmak, geç kalma korkusu ile evden bir su bile içmeden acele ile hazırlanıp ayrılmak ve araba ile sabah trafiğini çekerken her zamanki gibi neden kahvaltı etmediğimi sorgulamak ve somurtkan bir yüz ifadesiyle başladığım işim.
Aslında çok severek başlamıştım işime, patronum ve iş arkadaşlarım gerçekten iyiydi ve aramızdaki iletişim, yardımlaşma çok iyi düzeydeydi. Lakin... Yeni patronumuz geldiğinde bu iyi iletişim bozulmuştu.
Somurtkan gelsemde gülümseyerek devam ettiğin işimden sinir krizleri geçirerek ayrılmaya başlamıştım ki bu beni daha da sinirlendiriyor orası ayrıydı.
Patronumuz emekli olmuş ve yerine oğlunu getirmekte mantıklı bir karar yaptığını düşünüyordu. Tamam, babasının yerine şirketi daha iyi bir konuma getirdiği doğruydu.
Ciddi yapısı ve zehir gibi olan zekası ile birçok zorlu toplantı ve anlaşmayı çok iyi bir şekilde başarmış ve yeni hayata geçirdiği projeler ile şerketin piyasadaki konumunu yükselterek bizim maaşlarımızın artmasını sağlamış hatta uzun zamandır başaramadığımız ortaklıkları geldiği gibi halletmişti.
Bunları göz ardı edemeyiz tabii ki ama o kadar sinir, gıcık ve... Ve... Daha söz bulamıyorum kendisine. Beni fazlasıyla sinir ettiğini siz anlamış olmalısınız.
"Sekreter!" Bir de bana böyle bağırması vardı.
Odalarımız onun isteği üzerine aralarında ince bir duvar olan iki oda şeklinde oluşuyordu. Tanrıya şükür olsun en azından özel alanlara sahiptik ve duvarda bulunan penceresinin perdesini sürekli kapalı tuttuğu için kendisini görmüyordum buna minnettarım. Ona sövdüğüm zaman beni duymuyor oluşu beni mutlu ediyordu.
"Buyrun efendim."
"Bu dosyanın hisse değerler sıralaması yanlış. Ayriyetten geçen toplantı için alınan notlar masama ulaşmadı." Bana doğru uzattığı- aslında tam olarak resmen fırlattığı dosyayı hızla kavradım. "Bunların sorumluları kimse hemen yanıma çağır. Ayriyetten öğleden sonra saat 2 den sonraki toplantıları yarına aldır."
Yüzüme bakmadan söyledikleri şeyleri aklımda tutmaya çalışarak göz devirmeden onaylamış ve eğilip dışarıya çıkmıştım. "Beyefendiye bak ya..."
Elimdeki mavi kapaklı dosyaya şöylesine bir baktığımda bunun büyüklerimden birisinin yaptığını farketmiştim. İşte şimdi yanmıştım...
Büyüklerime yanlış yaptıklarını söylediğim anda benimle dalga geçmeye bayılırlardı. Az önce iş arkadaşlarım ile iyiydim demiştim değil mi? Büyüklerim hariç işte. Onlar bizden büyük oldukları ve daha da fazla çalıştıkları için değerli görüyorlardı kendilerini de ben patronun sekreteriyim?
İç çekerek ilerlediğim bölüme giriş yaptığımda bana dönen gözler ile aradığım isme direkt bir bakış attım. "Junhui Hyung, patron bu dosyada yanlış bulmuş seni çağırmamı söyledi. Ayriyetten geçen olan toplantıda buradan en son kim not aldı?"
Junhui yavaşça ayağa kalkarken havaya kaldırılan elin sahibine bakıp göz devirdim. Her daim bana sorun çıkarmakta bir numara olan bu kişi yine büyüğüm olan birisiydi. "Jiwon Hyung seni de çağırıyor."
"O göz devirme de neydi öyle?" Ayağa kalkarken tıslarcasına konuşunca tekrardan göz devirmiştim. "İşte böyleydi. Patron acele etsinler dedi sizi bekleyemez."
Bunlar ile neden ben uğraşıyorum acaba? Çok merak ediyordum.
¬¬¬¬¬¬
Sonunda öğlen tatiline girdiğimiz anda masamın yan tarafında bulunan yemek çantamı elime alıp büyük bir heyecan ile ayağa kalkmıştım. Bu patronun bir iyi yanı yemek saatinde asla iş vermezdi o nedenle rahatça yarın saat boyunca ondan uzak bir şekilde yemeğimi yiyebiliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
§ 𝐑𝐞𝐧𝐇𝐲𝐮𝐜𝐤 𝐎𝐧𝐞𝐬𝐡𝐨𝐭𝐬 §
Fanfic§ 𝗥𝗲𝗻𝗛𝘆𝘂𝗰𝗸 𝙾𝚗𝚎𝚂𝚑𝚘𝚝𝚜 𝚂𝚎𝚛𝚒𝚜𝚒 § #RᴇɴHʏᴜᴄᴋ 01 03052024 ☁︎ 𝚂𝚝𝚊𝚛𝚝»08/06/2021 𝙵𝚒𝚗𝚒𝚜𝚑 -