11. Bölüm

667 98 7
                                    

*
*
*
*

Görkem abimin yanımdan ayrılmasının ardından biraz daha partide durmuş ve eve gelmiştik. Evet bir süre daha Demir abimde kalacağım. İşte üniversite bitene kadar ya da evlenene kadar falan.

Şaka şaka, affedince dönerim eve. Zaten Demir abim de gider Amerika ya. Sonuçta onun işi orada.

Şu an ise odamda uzanmış boş boş tavani izliyordum. Çünkü yapacak daha iyi bir şey yoktu. Evde durunca gerçekten canım çok sıkılıyor. Dışarıya çıkınca da eve gelmek istiyorum. Ruh halimi anlayabiliyor musunuz?

Tavana bakmaktan da sıkılıp yavaşça yerimde doğruldum. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp ellerimi iki yanıma yaslayıp biraz bekledim.

Üzerimdeki öküz desenli pijamama baktım. Aklıma ilk giydiğim gün geldi.

)****(

Yüzünde büyük bir gülümsemeyle son girdiğim mağazadan da çıktım. Aldıklarının hepsini korumalar taşırken son aldığım pijama takımlarını kimseye vermemiştim.

Babamın kredi kartlarının kökünü kuruttuğum bir günün daha sonuna gelmiştik. Bu gün Görkem ve Reha abimin doğum günü olduğu için hediye alma bahanesi ile almıştım kredi kartlarını.

Evet, hediyeleri almıştım. En çok ta ben yararlandım çaktırmayın. Korumalarla birlikte AVM den çıkıp arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk.

Eve gelince elimdeki poşeti bırakmadan odama çıktım ve aklımdaki plana son şeklini verdim. Bu akşam çok eğleneceğiz.

Akşam yemeğinde hâlâ yerimde duramıyor, hediye faslının gelmesini bekliyordum. Sonunda o beklediğim vakit geldi.

"Abiciklerim, ben sizin hediyelerinizi odanıza bıraktım, şimdi gidiyorsunuz giyinip geliyorsunuz. Giymezseniz sizinle bir daha konuşmam!" Kararsızca birbirlerine bakıp odalarına gittiler. Arkalarından ben de gidip benimkini giydim.

Aşağıya indiğim zaman Görkem ve Reha abimi öküz pijamalarıyla karşımda gördüm. Aynı pijamanın bende de vardı ama onlarınki şeker pembeyken benimki açık maviydi.

Annemlerin kahkahaları kulağımda çınlar hâlâ. Komik bir akşam ve ilginç bir doğum günüydü.

)****(

"Aleda!" Alparslan abimin sesiyle o günden sıyrılıp bu güne döndüm. "Efendim!" Benim sesimi duymamış olmalıydı ki tekrar seslendi.

"Aleda!" Biraz daha fazla bağırarak cevap verdim. "Efendim!" Bunu duymamış olması imkansız.

"Aleda Dedim!" Ayaklarımı sertçe yere vurarak aşağıya indim. Salonda oturuyordu. "Efendim Dedim Alparslan abi!"

"Kumandayı versene güzelim." Bunu yapmış olamaz. Sinirle çığlık atıp kumandayı vermeden gidip yanına oturdum. "Kalk kendin al!" Gerçekten şaka gibi. "Beni yukarıdan bunun için çağırdığına inanamıyorum!"

"Bunun için çağırmadım zaten." Ona döndüm. "Niye çağırdın?"

"Birazdan misafirlerimiz gelecek, şu meşhur elmalı kurabiyelerinden ve vişneli pastadan yapsana?"

Ayağa kalktım, "Niye pastaneden almıyorsunuz da hep ben yapıyorum?"

"Çünkü mükemmel yapıyorsun, hadi meleğim bak çok özledim." Teslim olurcasına ellerimi kaldırdım. "Tamam, tamam yapacağım."

Ellerimi indirmeden arkamı döndüm ve mutfağa girdim. Önce vişneli pasta. Ben ne kadar vişneli pastayı pek sevmesem de abimler sevdiği için yapıyordum.

Yalan HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin