*
*
*
*
*
*
*
*"...cumhuriyet döneminde şiir böyle. Zilin çalmasına az kalmış bir sonraki ders garipçileri işleyeceğiz." Dersin başından beri anlam vermediğim içimdeki sıkıntı gittikçe büyüyordu. Hocanın sözünün bitmesiyle yarım saattir karaladığım defterden kafamı kaldırıp elimdeki kalemi sertçe masaya bıraktım. Çıkan sesten dolayı bir kaç göz bana dönse de onları umursamadan eşyalarımı topladım ve hocanın yanına gittim. "Hocam ben çıkıyorum." Bir şey demesine fırsat vermeden kendimi sınıftan dışarıya attım.
Yavaş adımlarla bahçeye çıkıp boş bir kameliyaya ters bir şekilde oturup sırtımı masa kısmına yasladım. Bir süredir odaklanma sorunum olduğunun farkındayım. Bunun sebebini bilmesem de içimde oluşan tedirginlikten ve bilinmezlikten dolayı olduğunu düşünüyorum. Bu bilinmezlik beni sürekli düşünmeye itiyor ve bu sırada gerçek dünyadan soyutlaşıyorum.
İçimdeki sıkıntı daha da büyürken okulda daha fazla kalamayacağımı fark ettim. Devamsızlık zaten sorun olmuyordu. Çantamı tekrar koluma alarak otoparka ilerledim ve arabama bindim. Çantamı yan koltuğa fırlatıp arabayı çalıştırdım ve okuldan hızla uzaklaştım.
Son olanlardan sonra sanırım biraz kafa dinlesem iyi olacak diye düşünerek arabayı sahil kenarına çektim. Çantamı da alarak denize bakan bankalardan birine oturdum.Durum değerlendirmesi yapmak için ne kadar uygun bir yer olsa da şu an hiç bir şey düşünmek istemediğim için gözlerimi kapatıp sakince derin bir nefes alıp geri verdim. Şu an tek ihtiyacım olan şey biraz sessizlik ve zihnimi boşaltmak.
"Aleda!" Ve evet bunu da sadece istemekle kaldım. "Aleda, ne yapıyorsun bu saatte burada?"
"İzim verseydin kafamı dinleyecektim Özgür. Senin ne işin var burada?" İzin istemeden geldi ve bankın boş kısmına oturdu.
"Ya şöyle oldu bu gün okula gitmedim ben okula gitmeyince annem kardeşimi bana postalayıp kuaföre gitti. Ben de kardeşimi parka getirdim." Sağa sola bakıp kardeşini aldım. Sabır dilercesine gözlerimi kapatıp geri açtım.
"Özgür umarım kardeşini eve bırakıp daha sonra buraya gelmişsindir. Ya da parktadır ve yanında biri vardır." Önce sorgular gibi bana baktı daha sonra da arkasına baktı.
"Hassiktir! Lan Asu yok!" Hızla ayağa kalkıp konuştum. "Ben senin kafana sıçayım Özgür! Yürü bulalım kardeşini."
Bu çocuk gerçekten salak. Tescilli salak. Hayır abi kafa dinlemeye geldim kafa da dinleyemiyorum ki.
"Asu! Asu nerdesin?" Sesi de kötü çocuğun detone oluyor bağırırken.
"Asu, bak abin merak etti hem acıkmadın mı? Gel hadi BurgerKing var yakınlarda, sonra yine saklanırsın. Hatta beraber saklanırız." Bence saklandı bir yere o yüzden bu ikna etme çabam.
Yarım saatten fazladır Asu'yu aramamıza rağmen bulamamıştık. Ve Özgür panik olmaya devam ederse de bulamayacaktık. Etraftaki insanlara soruyor bilmiyoruz cevabını alınca da bağırarak tekrar soruyor. Adamlar duyuyor sadece Asu'yu görmemişler diyemiyorum da.
Başta rahattım buralardadır diye düşünüyordum ama şu an biraz endişelenmeye başlamıştım ben de. 6 yaşındaymış küçük kız ne kadar uzaklaşabilir ki?
"YA ABİ NASIL GÖRMEZSİN! SARIŞIN YEŞİL GÖZLÜ UZUN SAÇLI BİR KIZ ÇOCUĞU!"
"AY ÖZGÜR YETER! BAĞIRMA İNSANLARA GÖRMEMİŞLER İŞTE BURADA DEĞİL DEMEK Kİ. Abi sen gidebilirsin kusura bakma lütfen." Adam kafasını sallayıp uzaklaştı.
"Bir kendine gelir misin? Tamam senin kardeşin ama ben de endişe ediyorum. Sen böyle davranırsan bulamayacağız. Önce biraz sakin olmaya çalış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Hayatlar
Teen FictionAleda 6 abisi ve 1 gereksiz ikizi olan bir kız. Kimilerine göre şanslı kimilerine göre şanssız. Kimilerine göre egoist, Kimilerine göre özgüvenli. Kimilerine göre güçlü, Kimilerine göre korkak. Peki Aleda size göre ne? ...