15.Bölüm

5.8K 681 47
                                    

"Dünyada sevmekten güzel bir şey varsa eğer;severken sevilmektir."*alıntı*

Oldukça yoğun geçen günün ardından klinikten çıkmak üzere kapıya yönelmişken göz ucuyla da unuttuğum bir şeyin olup olmadığını kontrol ediyordum. Olmadığı kanaatine varınca kapıyı açtım ve ileriye doğru adım atma girişiminde bulunamadan gördüğüm şeyle olduğum yerde durdum. Büyük bir kutuyla yüzünü gizlemeye çalışan ancak bu girişimi başarısızla sonuçlanan bir adet Yağız vardı. Geleceğini söylememişti. Ama onu karşımda görmüş olmak, beni son derece mutlu etmeye yetmişti.

"Yağız." dedim mutlu olduğumu belirten bir sesle."Hoş geldin. Ne güzel sürpriz."

Kendini gizlemeye çalıştığı kutuyu yüzünden uzaklaştırarak kucağına yasladı ve gülümseyerek bana baktı.

"Nasıl ben olduğumu anladın? Yüzümü kapatmıştım oysa ki."dedi muzip bir edayla.

"Seni tanımam için yüzünü görmem gerekmiyor. Varlığın seni tanımama,hissetmeme yetiyor."dedim bakışlarımı kaçırarak. Kendi kurduğum cümleler utanmamı sağlamıştı maalesef.

Yabancısı olmadığım sözlerin Yağız'ın dilinden dökülmesiyle hem şaşkınlık hem de büyük bir heyecan ve mutluluğun karışık olduğu duygularla,kaçırdığım bakışlarımı gözlerine sabitledim. Onun da gözlerimde olan gözlerine...

"Bir an kayboldun gibi! Yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar."

Gözlerimin içine bakarak okuduğu şiir kalbimin dört nala koşmasına beraberinde yüzümün de alev almasını neden olmuştu. Derin nefes alıp tebessümle gözlerine bakmaya devam ederken Yağız'ın kaldığı yerden sözü ben almıştım;

"Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

Adil Erdem Bayazıt"

Yarıda kalan şiire kendi sesim eşlik etmişti. İkimizin de kelimeleri susmuştu. Konuşmak için sadece kelimelere ihtiyaç yoktu ki. Zaten çoğu zaman gözler haykırmıyor muydu kelimelerin söyleyemediklerini?
Şu an olduğu gibi.Konuşan gözlerimizdi.Birbirine kilitlenmiş, bütün seslere kulak tıkamış, zaman mekan unutmuş gözlerimiz...
Şiirlerini severek okuduğum yazarın,en sevdiğim şiirinin gözlerimin içine bakarak okunması,aynı şekilde benimde sevdiğimin gözlerinin içine bakarak okumam tarifi imkansız duygular barındırıyordu.

VERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin