"Vera, çok güzel oldun."dedi Defne beğeni dolu bakışlarla.
Boy aynasından kendimi süzerken Defne gibi bende güzel olduğumu düşünüyordum. Gri göbeği açık bir takım giymiş,saçlarımı da doğal dalgalar halinde açık bırakıp abartılı olmayan bir makyajla hazırlığımı bitirmiştim. Bence akşam yemeği için gayet yerinde ve şık olmuştum.
"Güzel oldum galiba."dedim gülerek." Sen de çok güzel oldun canım." Kahverengi V yaka bir gömlek,siyah bir pantolondan yana tercihini yapmıştı. Saçlarını da düzleştirip açık bırakmıştı. Kahverengi saçlara ve kahverengi gözlere sahip güzel bir kızdı.
"Beni boş ver sen şimdi. Büyük buluşmaya hazır mısın onu söyle?"
Birazdan Bayraktar ailesi, akşam yemeği için burada olurdu. Defne'nin büyük buluşmadan kastettiği ise Yağızla tanışacak olmamızdı. Beni hatırlıyor mudur,beni görünce tanımazlıktan mı gelir gibi düşünceler içerisindeyken beş gün önce teşekkür etmek için kliniğe gelmesi, beraberinde çiçek getirmesi açıkçası beni hem çok şaşırtmış hem de ona karşı farklı bir merak uyandırmıştı.
Bu yüzdendir ki, birazdan gerçekleşecek yemek, en önemlisi Yağız Bayraktarla yüz yüze gelecek olmak heyecanlanmama neden oluyordu. Kısa bir tanışmadan,belki tekrar edeceği teşekkürden öteye gitmeyecek de olsak,tuhaf bir şekilde karşılaşmış olmamızdan, sonrasında komşu olduğumuzu öğrenmemizden ötürü merakım ve heyecanım fazlaydı. Ve içinde olduğum duyguların hepsi bu gece bitecekti.
"Normal bir yemek işte Defne. Büyütmeye gerek yok. Hadi misafirler gelmeden aşağıya inelim." dedim kapıya doğru yürüyerek. En iyisi heyecanlı olduğumu belli etmemekti. Çiçekleri gördüğünde "ben düğün için kıyafet mi baksam?" diyen bir kızdan söz ediyorum. Heyecanlı olmamdan da farklı anlamlar çıkaracağından emindim. Canım arkadaşım Esra Erol'un veliahtı gibiydi.
"Aman iyi be. Meraksız, nemrut seni." dedi gülerek."Benim bile merakım had safhadayken senin böyle rahatmış gibi tavır sergilemen. Pek yemedim ama neyse."
Gülerek odadan çıktık ve merdivenlerden inerek salona geçtik. Annemle babam hazırlanmış koltukta oturuyorlardı. Salona girmemizle ikisinin de bakışları bize döndü.
"Güzel kızlarım bu akşam bir başka güzel olmuşlar. Babanız sarılsın size." diyerek kollarını iki yana açtı. Ben Defne'yi kardeşten farksız gördüğüm gibi annem de babam da kızı gibi görüyordu ve bu kolların arasında Defne için de her zaman bir yer vardı.
Defne de ben de,ikimiz için açılan kolların arasına girdik ve sıkıca sarıldık. Huzur ve mutluluk işte buydu.
"Büyümüş olmanız gözümden kaçmıyor. Ama siz benim hep küçük kızlarımsınız. Sakın büyüdük diyerek farklı eylemlerde bulunmaya kalkmayın. Bacaklarınızı kırarım." dedi korkutmaya çalışan bir sesle. Bıyık altından gülmesi tehditinde pek etkili olmamıştı. Babamın kıskançlıklarıyla başımız büyük dertteydi.
"Yılmaz amcacım, senin dizinin dibinden ayrılır mıyız hiç?"dedi Defne her zamanki uyanıklılığıyla. Babasının gözüne girmeye çalışan akıllı,söz dinleyen çocuk rolüne bürünmüştü. Ben ise afacan, söz dinlemeyen diğer çocuk oluyordum.
"Kendi adına konuş canım. Ben iyi bir kısmet çıkarsa düşünebilirim." dedim babamın kollarının arasından kaçarak. Omzuma dolanan kolların, boğazıma dolanmasını istemezdim.
Annemin eğlenen gözlerle bizi izlediğini görünce göz kırptım ve onu da oyuna davet etmiş oldum. Gizli bir anlaşmaydı bu.
"Kızımız haklı hayatım. Hep yanımızda olacak değil ya?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERA
Ficción General22 sene önce ezanla birlikte kulağa fısıldanan o söz, 22 sene sonra kendisini koruyabiliyor muydu? Ya da artık koruyabilecek miydi?