16

151 15 22
                                    

(Yorum yapacak bir şey bulamadım. Kitaba geçin🙃🙂)

Başımı Han'ım göğsünden kaldırdıktan sonra yüzüne baktım. Kıpkırmızı olmuştu.

-Ba-bacağım.

-Beni öldürür müsün?

-Bacağıma k-ku-kustu mu? Dediğinde gözlerimi bacaklarına çevirdim. Kusmuğu, Han'ın pantolonuna da bulaşmıştı. Han'a bakıp acıklı bir şekilde başımı salladım. Gidip Han'a terlik getirdim ve onu banyoya götürdüm. Odama gittim. Babamın bana aldığı ama çok büyük olması yüzünden giyinemediğim pijama takımını paketinden çıkardım. Pembe, ayıcıklı pijamayı çıkarıp banyoya götürdüm.

-Al! Bunu giyin. Pantolonunu hızlı yıkamaya koyacam. Yarım saate hazır olur. Dedim ve çıktım. Han banyodan çıktığında ben de yeri temizlemeyi bitirmiştim. Gelip oturdu. Ben de gidip üstümü değiştirdim ve pijamalarımla yanına geldim. Üstü aşırı ateşli bir erkek gibi dururken altındaki pijama görülmeye değerdi. Gülmemi tutamamıştım.

-Özür dilerim ama bugün sinirlerim çok bozuldu.

-Benim de. Dediğinde bir süre birbirimize baktık. O sırada kapı çaldı. Hemen kapı tarafına baktım. Pencereden Seok'u görüyordum. Han da onu gördü.

-Bu pisliğin burada ne işi var?

-Bilmiyorum. Dedim ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda Seok ile birbirimize baktık. Bana gülümsedi. Barıştığımızı düşünüp ben de ona gülümsedim.

-Kim gelmiş? Diyerek Han'ın geliş sesini duydum ama hiç dönüp bakmadım bile. Seok'un yüzü kaskatı kesilmişti. Birbirlerinden bu kadar nefret etmeleri benim için biraz zor olsa da Seok ile barışmak beni mutlu etmişti.

-Yanlış bir zamanda geldim sanırım. Dedi bana bakarak. Gözlerimin ta içine bakmıştı.

-Yok ya! Han'ın pantolonu kirlenince değiştirmek zor-AĞAĞAĞA! BU NE? NEDEN ÜSTÜNÜ ÇIKARDIN? Diyerek arkama dönerken konuşmuştum. Han tişörtünü çıkarmıştı. Hemen gözlerimi kapatmıştım. Gözlerimi geri açtığımda Han, Seok'a histeik bir gülüş atıyordu. Hemen Seok'a geri döndüm.

-Ah başııımm! Yeğeniiim! Sen mi geldiiin? Diye teyzemin sesini duydum. Ses çıkaramadım.

-Kim ooo? Diye gelen ses de teyzemindi. Kaşlarımı çatıp dudağımı büzdüm. Kaşık çatal sesleri geldi. Teyzemin su içtiğini düşünmüştüm.

-Git de üstünü giyin Ha-derken teyzemin çığlık sesini duymuştum.

-BU NE? SAPIK HERİF! HAENG! GEL BURAYA! GEL! NEDEN SOYUNMUŞ BU ADAM? NE OLUYOR BURADA? Diye bağırdı. Teyzeme baktım. Elinde bıçak vardı. Han arkama sığınmıştı. Elimle teyzemi durdurmaya çalışıyordum ama konuşmama bile izin vermiyordu.

-YETEEER! YETER! DUR! BU EVDE NEDEN SEOK VE HAN İLE BERABERKEN HEP KAOS ÇIKIYOR? HAN'IN ÜSTÜNE KUSTUN! Tamam! Dur. Sakin ol. Anlatacağım. Ama...SEN NEDEN ÜSTÜNÜ ÇIKARDIN? Diye sordum Han'a.

-Sı-sıcakladım. Dedi. Kaslı ve çalışılmış bir vücudu vardı ama şaşkınlıktan açılan gözleri ile bebeğe benziyordu. Seok içeri girdi. Elinde, yeni fark etmiş olduğum çiçekleri komodinin üstüne bırakarak teyzemin elinden bıçağı aldı. Han da arkamdan ayrıldı.

-Eve geldim. Sen sarhoştun. Han seni taşıdı ve koltuğa bıraktı. Sonra sen kustun. Han koltuğun yanında olduğu için bacağına da geldi. Han'ın pantolonunu kısa yıkamaya koyup ona babamın yılbaşında aldığı pijamamı verdim. Sonra oturduk ve pantolonun yıkanmasını bekledik. O sırada Seok geldi. Kapıyı açtım. Ama Han da üstünü çıkarıp geldi ve söylediğine göre de sıcaklamış. Sonra sen uyandın. Tüm olay bu tamam mı? GERÇEKTEN BU YEMİN EDERİM. YETER ARTIK BIRAKIN O BIÇAĞI! Diye bağırdım. Seok bıçağı aldığı çiçeğe sapladı.

-Biraz konuşmamız gerek. Dedi. Ona baktım. Han ile teyzem içeri geçtiler. Han tişörtünü giyindi. Ben de Seok ile kapıda konuşmaya başladım.

-Özür dilemeye geldim ama...Han ile sen, alışveriş yaptınız mı?

-Evet.

-Çiçeği biraz hırpaladım ama sen de bir çiçek gibi görünüyorsun.

-Teşekkür ederim. Dediğimde elini enseme koyup alnıma minik bir öpücük bıraktı. Şok oldum. Hemen ondan uzaklaştım.

-Ne oluyor?

-Biraz korkmuş görünüyordun. Seni kendine getirmek istedim.

-Geldim şu an. Tamam git. Okulda görüşürüz.

-Peki. İyi geceler.

-İyi geceler. Dedim ve kapıyı kapatıp içeri gittim. Teyzem ve Han'la bakışırken makineden pantolonun yıkandığını bildiren ses geldi. Gidip pantolonu aldım ve odaya geri geldim.

-Al! Giyin. Ama burada değil. Dedim. Odama gitti. Giyindi ve geldi.

-Ben gideyim artık. Çok geç oldu. Dedi. Onu kapıya kadar geçirdim. Bahçeye çıktık. Gitmeden önce bana doğru döndü.

-Ben gidiyorum.

-Biliyorum. Git.

-Mutlu değil misin?

-Pek sayılmaz.

-Ama bugün kaslarımı gördün. Dedi ve kollarını iki yana açıp güldü. Beni de güldürmüştü. Gidip kalçasına tekme attım. Poposunu tuttu.

-Ne yapıyorsun?

-Bunu hak etmiştin. Dedim kızarcasına ve arkamı dönüp eve doğru yürüdüm. Durmadan evin kapısına ilerliyordum. Ta ki beklenmedik bir anda bana sarılana kadar. Donup kalmıştım. Bana bakıyordu. Gözlerimi kapatıp onu geriye ittim. Ama gitmemişti.

-Bayılacağım. Git.

-Bana iyi geceler sarılması vermedin.

-Ne?

-Seni heyecanlandırmaya çalışıyorum.

-Başardın.

-Yani bırakayım mı?

-Evet. Yoksa bayılacam.

-Peki. Dedi ve beni bıraktı. Ona doğru döndüm.

-Gidiyorum. Dedi ve gitti. Eve girdim. Teyzem tekrar uyumuştu. Çiçeği aldım. Bıçağı içinden çıkarıp mutfağa bıraktım. Sonra gidip çiçeğe baktım.

Han, sıcaklasa bile utanır, üstünü çıkarmazdı. Neden birden bire seok gelince sıcaklamıştı ki? Seok, neden Han'ı görünce sinirlenmişti ve çiçeğe bıçak saplamıştı ki? Bugün, neden biri sarılmış biri öpmüştü ki? Bugün, neden biri çiçekli elbise ile güzel göründüğümü söyleyip biri çiçek gibi göründüğümü söylemişti ki? İkisi için de tek bir cevap vardı. Ama ben bu kadar şanslı olmadığım için...bu cevaba imkan bile vermiyordum...

WLTJD914 {Instagram Han Jisung}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin