2. Bölüm

39 5 0
                                    

"Bu... bu gerçekten iğrenç! Böyle bir şeye kim alışabilir? Böyle şeyler yüzünden polislikten soğudum. Sen nasıl sakin kalabiliyorsun? Allah aşkına gidelim buradan."

"Sus artık Sezgin! Burada iş yapmaya çalışıyoruz. Buna alışmak imkansız, fakat senin mızmızlanmanı dinlemeye gelmedim."

"Haydar ağabey, sence bu nasıl olmuş olabilir?"

"Bilmiyorum, ama büyük ihtimalle bir hayvanın yaptığını düşünüyorum. Baksana! Parçalanmış gibi görünüyor fakat cesetlerin uzuvları ve başları olay yerinde değil! Acaba nerede olabilir?"

İki polis aralarında tartışırken beyaz giysili ve eldivenli kişiler cesetleri durmadan inceleyip fotoğraflarını çekiyordu. Zemin oluk oluk kan ve parçalanmış insan kalıntılarıyla doluydu.

Sezgin yavaşça polislerin çektiği sarı renkteki girilmez şeridini kaldırıp içeri girdi. Yüzü bembeyaz olmuştu. Sürekli ağzını ve burnunu tutarak yürüyordu.

"Haydar ağabey, ne zaman buradan gideriz?"

Haydar aynı şekilde sarı şeridi kaldırıp içeri girdi. Sezgine göre daha kalıplı ve daha cesurdu. Gördüğü şeyler ne kadar iğrenç olsa da, iğrendiğini belli etmemek için burnunu kapatmıyordu.

"Birazdan savcı burada olur. Raporu yazdıktan sonra biz de emniyete döneriz."

Sezgin midesini tuttu.

"Benim midem kaldırmıyor. Ben çıkıyorum."

Sezgin hızlı adımlarla sarı şeridi kaldırıp dışarı çıktı. Arabanın arkasına geçip bir kez daha kustu. Anonsta duydukları yere en yakın ikisi olduğu için gelmişlerdi fakat böyle bir şeyle karşılaşacakları asla akıllarına gelmezdi. Bu cinayette olabilirdi, hayvan saldırısı da... İki türlü de tam bir vahşetti. Beş metre boyunca parçalara ayrılmış iki ceseti ayırt etmek imkansızdı. İki ceset birbirine karışmıştı. Yan yana iki parçalanmış beden duruyordu, yanlarında ise kan havuzunda yüzen binlerce et parçası...

Arabadan ilk inen Sezgin olmuştu. Olay yerine yaklaşırken ayağına bir şey yapışmış ve ezilmişti. Sezgin ayağına baktığı anda konuşmadan kusmaya başlamıştı. Haydar kaygılanıp Sezgin'e ne olduğunu sorsa da, Sezgin cevap verecek durumda değildi. Sonunda zor da olsa konuşmayı başarmıştı.

"Yere... bak!"

Haydar yere baktığında ezilmiş saydam bir göz parçası gördü. Sezginin ayağının altında parçalanmış, içindeki sıvı yere akmıştı.

Sezgin arabanın arka tarafında öğürürken siyah bir araba olay yerine yaklaştı. Sezgin zorla kafasını kaldırıp siyah arabaya baktı. Arabadan üç kişi çıkmıştı. İki kişi ortadaki kırk yaşlarındaki kişinin kollarından tutmuş olay yerine doğru götürüyordu.

Sezgin arabadan tutunarak birkaç adım atıp zorda olsa kendini toparlayarak olay yerine girdi. İlk olarak Haydar'ın yanına gitmişti. Haydar hala cesetlerin yanında bekliyordu.

"Haydar ağabey bu adam kim ? "

Haydar sakince kafasını Sezgin'e yaklaştırıp ;

"Savcı" dedi. Sezgin inanamayarak gülümsedi.

"Hadi canım sende. Böyle bir sarhoşun savcı olmasına imkan yok!"

Haydar da Sezgin'in gülümsemesine karşılık gülümseyerek cevap vermişti.

"Bu adamın ne kadar ünlü olduğunu biliyor musun sen? Ülkenin her yerinde adını duyurmuş bir savcıdır. Bu zamana kadar yanlış rapor verdiği görülmemiştir fakat kan tuttuğu için her olay öncesi içtiği söylenir . Böylelikle kan fobisini yenebiliyormuş."

𝘼Ç𝙇𝙄𝙆 Ç𝙀𝙆𝙀𝙉𝙇𝙀𝙍 (ᖽᐸᗅᖻᓿᕿ ᑤᙍᘉᘉᙍᖶ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin