10. Bölüm

14 5 0
                                    

Haydar bir anda çevirdiği kolu bıraktı. Kapının arka tarafında yankılanan ağız şapırdatma sesleri beyin yakacak bir sinirle birlikte dişlerinin kasılmasına neden oluyordu. Bir an için zaman durmuştu. Bir çıkış yoktu, kaçacak bir yer yoktu, birisi ölmeliydi. Çığ gibi büyüyen sessizliğin altında iki canın birden sönmesine izin verilemezdi. Haydar bunun farkındaydı. Belki de ölmenin zamanı gelmişti. "Buraya gelip kapıyı aç Sezgin!" Sezgin ölü bir bakışla Haydar'a baktı. "Ne demek istiyorsun? Kapıyı açarsam ikimizde ölürüz." Haydar derin bir nefes aldı. Söyleyecekleri başını ağrıtıyor gibiydi. "Sen açar açmaz ben canavarı kurşun yağmuruna tutacağım, o zaman sen hızlı bir şekilde kapıdan kaçacaksın. Ardından kapı kapanacağı için canavar seni takip edemez." Sezgin dolmuş gözlerle haykırdı. "HAYIR ASLA OLMAZ!! BURADAN BİRLİKTE ÇIKACAĞIZ!! BUNCA YIL BOŞUNA MI BİRLİKTE ÇALIŞTIK? ŞİMDİ ÇEKİP GİDEMEM..." Haydar sıkmış olduğu dişlerini büyük bir bağırış ile serbest bıraktı. "SALAK! ANLAMIYOR MUSUN? BUNLARI BİRİNİN ANLATMASI LAZIM! SEN DÜŞMANI OYALAYAMAZSIN SEZGİN!! HEMEN GEÇ ŞURAYA!!" Sezgin ve Haydar uzun bir süre yaşlı ve sert gözlerle bakıştıktan sonra Sezgin yavaş adımlarla kapıyı açmak için yerini aldı. Haydar kapıya silahını doğrultmuş bekliyordu. Sezgin acıklı bir bakış ile Haydar'a baktı. Gözleri dolmuş taşıyordu. Haydar'ın yüzünde acı bir tebessüm oluştu. "Yarın cenazemi bulamazlarsa buldukları her şeyi gömsünler." Sezgin ağlayan gözlerle yalancı bir tebessümle başını salladı. Haydar'ın gözleri bir an sertleşti. Tamamen kapıya odaklandı ve son kez bağırdı "ŞİMDİ!!" Sezgin bir anda kapıyı var gücüyle açmaya başladı. Canavar bekliyormuş gibi içeri tüm gücüyle girmeye uğraşıyordu. Ağzındaki kanlar hâlâ yere damlıyordu. Ağzını açtığında dişlerindeki kanlar tükürükle birleşip salya gibi attığı çığlıklarla etrafa dağılıyordu. Kapı tamamen açıldığında yeri yırtarcasına içeri girmek için uğraştı. İçeri girdiği anda Haydar tüm şarjörü üzerine boşaltmaya başladı. Yakın mesafeden saçma kurşunları Canavarın beynini parçalıyordu. Bütün dikkatini Haydar'a verdiği anda Sezgin bir hızla kapıdan çıktı. Kapı kısa süre içinde kapandı. Sezgin koşarken arkadan hâlâ silah sesleri geliyordu. Nefes nefese koşarken bir anda silah sesleri kesildi. Sezgin bir anda durup arkasına baktı. Gözünden birkaç yaş damlası toprağa yağmur misali indi. Yer birkaç damla yaş ile ıslanmıştı. Koca bir dünya için iki damla yaş sadece sudan ibaret olabilirdi fakat o an iki damla yaş ile bir insanın ruhu bedenini parçalayıp ayrılmıştı. Bu bir kişinin dramıydı fakat verdiği savaş kendisi hariç herkesindi.

Sezgin tekrar koşmaya başladı. Hiç durmadan koşuyordu. Belki buradan kurtulabilirdi. Belki yeni bir hayata başlayabilirdi. Tam yüzünde bir tebessüm oluşurken o sözler aklına geldi "Onu kurtar!" Belki de gerçekten ölmemişti fakat ne yapabilirdi ki, o canavarlar kendisinden yüz kat daha güçlüydü. Bunu başarması imkansızdı. Belki de o kadın çoktan ölmüştü. Sezginin aklına o sözler geldi. "Bodrumda eğleniyor olacağım." Belki de buradaydılar. Sezgin koşarak düşünürken uzun, ince koridorda bir ses duydu. Bu sesi unutmak için aklını kaybetmesi gerekiyordu. Böyle iğrenç bir ses asla unutulamazdı. "Uyandın mı küçük kız ?"

Sezgin bir an duraksadı. Etrafına koşarken hiç bakmamıştı. Etrafında bir sürü mahzene benzeyen odalar vardı. Çoğu boş olmasına rağmen şuan bir tanesinden ses gelmişti. Bahsettiği küçük kız çoğu ihtimalle Bayan C olmalıydı. Sezgin yavaş adımlarla kapıya doğru yaklaştı. Koca canavar şuan insan şeklindeydi. İnsan halindeyken bile iki metre boylarında bir caniye benziyordu. Sağ gözünün üzerinde kocaman bir yara vardı. Bu yüzden o gözünü hiç açmadan konuşuyordu.

Bayan C yavaşça gözlerini açtı. Ayakları ve elleri sandalyeye bağlanmış, ağzı kirli bir bezle kapatılmıştı. Çaresizce ipleri çözmek için uğraşmaktan başka bir şey yapamıyordu. Adam çürümüş dişleriyle yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. "Şimdi küçük kız seninle bir oyun oynayacağız. Oyunu oynamak için ağzındaki bezi çıkartacağım. Eğer oyun haricinde tek bir laf edersen kendini en ağır işkencede bulursun." Bayan C çaresizce başını salladı "Aferin sana küçük kız." Adam sevinçle kızın ağzını açtı. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. "Şimdi küçük kız, sana oynayacağımız oyunu anlatacağım... elimde gördüğün dokuz kart birden ona kadar olan sayılardan oluşuyor. Her kart bir sayıyı temsil etmekte... Oyun çok basit, iki kart seçeceğim ve seçtiğim iki sayının toplamının ondan büyük olup olmadığını tahmin edeceksin. Üç hakkın olacak, ilkini bilmediğinde parmaklarını koparacağım, ikinciyi bilmediğinde kolunu koparacağım, en son ise kafanı koparacağım. Eğer üç kez bilirsen sana en acısız ölümü tattıracağım. Hiçbir şey anlamadan ölmüş olacaksın. "Bayan C ağlayan gözlerle adama baktı. "Yani her türlü öleceğim." Adam dudağını yalayarak "Acısız öleceksin" dedi. Sezgin büyük bir dikkatle dinlerken Bayan C oyunu kabul etti ve oyuna başladılar. Adam iki kart seçip eliyle kapattı. "Evet küçük kız, ondan büyük mü? Küçük mü?" Bayan C biraz düşünüp "Küçük "dedi. Adam yavaşça elini açtı. " Yedi ve iki... Evet doğru. İlk el şanslı çıktın." Adam bir daha iki kart seçti. "Evet küçük kız ondan büyük mü? Küçük mü?" Bayan C terleyerek" Büyük " dedi. Adam gülümseyerek elini açtı "Altı ve beş, şanslı günündesin. Bu eli de kazanırsan acısız bir ölüm seni bekliyor." Adam tekrar iki kart seçti. İkisini de kapatıp Bayan C ye baktı. "Evet küçük kız, tahminleri alalım "Bayan C titreyen sesiyle "Büyük" dedi. Zaten ölecekti. Bu kadar işkence çekmenin bir anlamı yoktu. En kötü olansa acısız bir şekilde öleceği için sevinmesiydi. Hayatın en aşağılık dramına gözleriyle şahit oluyordu.

"Sekiz ve bir tatlım, üzgünüm bu el kaybettin... Neyse sağlık olsun." Adam yavaşça kadının bir elini çözdü. Yavaşça yukarı doğru kaldırdı. Bayan C gözlerini kapatmış olup bitmesini bekliyordu. Adam yavaşça dört parmağı ağzına doğru götürüp ısırdı. Acı çektirmek için yavaş yavaş basınç uyguluyordu. Kadının parmaklarından büyük bir çatırtı koptu. Bayan C bir an bütün gücüyle bağırmaya başladı. Adam parmakları ağzında ezerken dışarı kan fışkırıyordu. Yavaş yavaş bütün parmakları kopmaya başladı. Adamın yüzünde memnun bir ifade vardı. Bayan C bütün gücüyle bağırıyordu. Adam bütün parmakları ağzında parçalayıp mideye indirdi. Kadın acıdan bayılacak gibiydi. Adam sessizce eline iki kart aldı ve tekrar kanlı dişlerini göstererek aynı soruyu sordu. "Evet küçük kız, ondan büyük mü? küçük mü?" Bayan C terden sırılsıklam olmuş yüzüyle baygın bir sesle "Küçük" dedi. Adam iki kâğıda da baktı. "Ah söylemeyi unutmuşum on gelirse de ben kazanırım" Adam iki kağıdı çevirdi. Altı ve dört yazıyordu. Bayan C bir anda öfkeyle bağırmaya başladı. "ÖLDÜR ARTIK BENİ!! UZATMA HAD!! LANET OLASI CANAVAR!!" Adam gülümseyerek "Oyunu bozma küçük kız." dedi. Ardından bir elini bıçak gibi kadının omzuna sapladı. Dalı ağaçtan ayırır gibi kadının kolunu bedeninden yırtarak, parçalayarak çıkartıyordu. Kolunun eti, derisi uzayarak kopuyor, kırmızı et kanlar içinde ortaya çıkıyordu. Kadın bir kez daha var gücüyle çığlık attı ve bayıldı.

Sezgin ilk defa kendisiyle çelişkiye düşüyordu. Karşısında ölmek üzere olan bir kadın vardı ve kendisi ise kapının bir kenarında izlemekle yetiniyordu. Hareket etmek için yeterli cesareti toplayamıyordu. Eğer tek bir adım atarsa duyulup anında yok etmek için saldırmaları muhtemeldi fakat ne yapmalıydı. Sezginde kendisine durmadan bunu soruyordu "Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım?" Kafasını iki elinin ortasına alıp yere çöktü. Gözleri korku ve pişmanlıkla büyümüş, yüzü sinirden kırışmıştı.

𝘼Ç𝙇𝙄𝙆 Ç𝙀𝙆𝙀𝙉𝙇𝙀𝙍 (ᖽᐸᗅᖻᓿᕿ ᑤᙍᘉᘉᙍᖶ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin