3. Bölüm

24 5 0
                                    

Olaydan bir hafta sonra ilk kez açıklama yapıldı fakat garip olan bir hafta içinde hiçbir yerde bu olay konuşulmadı ve hiçbir belge gösterilmedi. Sezgin ve Haydar hariç hiç kimse bu olayı bilmedi. Ne zaman Haydar bu olay hakkında konuşacak olsa Amir tarafından susturuldu. Olay gizliliğini koruyordu fakat ilk kez o gün bir şeyler ortaya çıkmaya başlamıştı.

Mavi önlüklü bir polis Haydar ve Sezginin oturduğu masaya yöneldi. Haydar'ın yanına yaklaştıkça alnından boncuk boncuk terler iniyordu. Haydar karakolun neredeyse en tanınmış kişisiydi. Bozuk ağzı ve güçlü yapısıyla çok sıra dışı tavırları vardı ve oldukça güçlüydü. Bu zamana kadar yakalamadığı suçlu, çökertmediği küçük örgüt kalmamıştı. Yeraltı dünyasına bile nam salmış korkutucu birisiydi.

Polis titreyen adımlarla Haydar ve Sezginin yanına yaklaştı. Sıkıntıdan yakasındaki kravat nefesini kesiyordu. Haydar'la konuşmak işkence gibiydi. Çabuk sinirlenen bir yapısı vardı. Bu yüzden sözlerine çok dikkat etmeliydi. Aksi taktirde böyle bir yerde bile ne yapacağı belli olmazdı.

" Komiserim... Amirim sizi ve Sezgin Beyi yanına çağırmamı emretti. " Polis birkaç kez yutkundu. Yüzü kireç gibi olmuştu. Haydar o kadar sert bakıyordu ki ruhu bedeninden çıkacak gibiydi. Haydar ağzını açmasıyla polisin ayakları titremeye başladı. "Sen... iyi misin?" Haydar gözlerini kısıp polise baktı. Polis yalandan bir tebessümle konuştu. "İyim Komiserim... Teşekkür ederim." Haydar, telefonla uğraşan Sezgine dönüp haykırdı. "Hadi kaldır şu koca kıçını Amir bizi bekliyor duymadın mı?" Sezgin telefonu kapatıp ayağa kalktı. "Tamam ağabey niye kızıyorsun kalktım işte." Haydar bu sefer iyice sinirlendi. Ağzından köpükler saçıyordu. "Sana karakolda bana ağabey deme demedim mi?" Sezgin gülümseyerek mahcup bir durumda görünmeye çalıştı. "Affedersin ağabey unutmuşum... ah! affedersin!" Haydar dişlerini sıkıp burnundan hızlı hızlı nefes almaya başladı. "YÜRÜ!! YOKSA ELİMDE KALACAKSIN!" Sezgin beklemeden hızlı adımlarla Amirin odasına yöneldi. Haydar da Sezginin arkasından yürüyordu.

Haydar'ın da Amirin odasına varmasıyla Sezgin yavaşça kapıyı çaldı. Kısa bir süre sonra güçlü bir ses haykırdı. "GİR!" Haydar Amirin sözünü tamamlamasını bekledikten hemen sonra kapıyı açıp içeri girdi. Hemen arkasında da Sezgin vardı. Haydar'a göre Sezgin daha endişeli görünüyordu. Amir herkesi odasına çağırmazdı. Bir şey söyleyecekse toplantı odasında söylerdi. Çoğunlukla azarlamak için odasına çağırırdı. Sezgin için bu ilk olsa da Haydar buna alışıktı.

Amir gözlüğünü takmış önündeki dosyaları inceliyor bazen kağıtlara bir şeyler yazıp başka kâğıda geçiyordu. Uzun bir süre ne Haydar'a ne de Sezgine baktı. Sadece önündeki kağıtlarla ilgilendi fakat ara sıra ayakta bekleyen Haydar ve Sezgin'i gözlüğün ucundan kesip tekrar kağıtları yazmaya devam ediyordu. Sezgin bekledikçe daha tedirgin oluyordu. Şimdiden yüzü terlemeye başlamıştı. Haydar ise sakin bir şekilde ne zaman oturacaklarını bekliyordu.

Sonunda Amir elindeki dosyayı kapatıp Haydar ve Sezgine döndü. Yüzündeki ifade hiçte hayra alâmet değildi. Kızgın görünmüyordu fakat endişeli gibiydi. Amir sakince masasının önündeki iki suni deriden yapılmış demir ayaklı sandalyeyi işaret etti. "Oturun !" Amirin sesi kapıyı çaldıkları zamankinden daha kısık ve güçsüz çıkmıştı. Haydar'ın yüz şekli değişmese de Sezginin yüz şekli inanılmaz derecede şaşkın ve korkmuş görünüyordu. Amir uzatmadan konuya girdi.

"Savcının raporunun ardından laboratuvar sonuçları da bugün elime ulaştı. Bu konuyu sadece ikinize açıklayacağım. Devlet bu olayı çok az insanın bilmesini istiyor. Nedenini bende bilmiyorum lâkin bu konu beni alakadar etmez. Otuz sekiz senelik iş hayatımda ilk kez siyah alarm verildiğini gördüm. Böyle bir şeyin olduğundan bile haberim yoktu. Sorun şu ki siyah alarm sadece siz ve benim için geçerli. Bu yüzden bu gizli bir görev olacak."

𝘼Ç𝙇𝙄𝙆 Ç𝙀𝙆𝙀𝙉𝙇𝙀𝙍 (ᖽᐸᗅᖻᓿᕿ ᑤᙍᘉᘉᙍᖶ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin