"GÜNAYDIN ASKER!"
"Sağ ol!"
"SESİNİZ NEDEN ENİK GİBİ ÇIKIYOR? GÜNAYDIN ASKER!"
"SAĞ OL!"
Felix ağzı içinde mırıldandı. "Sikecem eniğini de gününü de orospu evladı Jisung." Changbin duymuş olmalı ki pıskırdı. Bir yandan da susması için dirseği ile sevgilisini dürtüyordu.
1987 yılı sonbahar ayıydı. Hava sıcak ama sabah olduğundan dolayı nemliydi. Askerlere karşı katı bir askeriyeydi. Askerlerin gönüllü olarak geldiği ve rütbe sahibi olmak istediği bir askeriyeydi. Zorunlu askerlik olan bir yer değildi.
Gaylere kötü bakılıyor muydu? Açıkçası bilmiyorum. Kimileri iyi bakıyor, kimileri umursamıyor, kimileri ise kindardı. Orgeneral ise Gaydi. Bu askeriyede gay olmak başkalarının dediği gibi 'hastalık' değildi.
Olması gerektiği gibiydi.Askerler izin için dışarı çıkarlar ama geldikleri saatleri yazmak zorunda kalırlardı. Rapor vermelilerdi. Bir izin sonrası Jisung onları sıraya dizmişti.
"Bir asker raporunu düzgün girmemiş ya da eksik! Kim o?" Herkes birbirine bakarken kim olduğunu kimse kavrayamamıştı. "Yüzbaşım, Ten yok hâlâ."
Jisung kaşlarını kaldırdı. "Nerde?" Minho hafifçe öksürdü. "O Taeyong ile beraber dışarıda görevde." Jisung kaşını şekillendirmiş kafa sallamıştı. "Tamam."
"Sağını solunu bilmeyen yok değil mi? Kazık kadar herifsiniz bir de."
Özellikle bunu Hyunjine bakarak söylemişti. Hyunjin ise cevap verme gereksinimi duyarak konuştu.
"Siyaset takip etmiyorum komutanım. Bilmiyorum Sağ veya solu."
Askerlerin yarısı gülmeye başladığında Hyunjin arkasına dönerek mırıldandı. "Yanlış bir şey mi dedim lan yoksa?" Felix omzunu patpatladı. "Bir şey yok bir şey yok, iyi dedin aferin."
Gülen askerlere sinir olan Jisung bağırdı. "SUSUN LAN İT HERİFLER!" Hyunjin'e kısa bir bakış atmış konuşmaya devam etmişti.
"Bombalama ve atış öğreneceksiniz tekrar. Bombayı lütfen HYUNJİN gibi elinizde tutmayın." Hyunjin yüzünü buruşturdu çünkü üstüne basa basa söylemişti ismini. "Yüzbaşım gerçekten bilerek olmadı. Panikledim." Jisung onun yüzüne küçümseyici bir bakış attı.
"Bir daha paniklersen kendini patlatabilirsin Hyunjin. Arkadaşlarının senin mezarını kazması düşüncesi pek de hoş değil gibi."
Askeriyenin arka tarafı önceden harabe olmuş bir yerdi ve kullanılmadığı için askerlere eğitim yeri olarak vermişlerdi. Askeriye oldukça büyüktü. Uçakların ve arabaların kalktığı bir alanları, askerlerin vakit geçirmesi için orta büyüklükte bir alanları, 3 binadan oluşan yatakhaneleri, minik revirleri ve ayrıyeten albay, orgeneral vs. yüksek rütbeliler için farklı bir binaları vardı.
Oldukça büyük ormanlığa yakın bir askeriyeydi. Bazen askerlere ceza için ormana mezar kazmaya veya tuzak kurmaya gönderirlerdi. Askeriye yeni yapılmıştı. Başka bir askeriye bir soruna maruz kaldığından dolayı rütbelileri buraya transfer etmişlerdi. Jisung ve Minho ilk defa burada karşılaşmışlardı.
Askerler ekipmanlarını almış sıraya girmişlerdi. Kimileri atış yapıyor, kimileri bombalama ögreniyordu. Minho, Jisung ve Haechan, koskoca askeriyedeki tek yüzbaşıydılar. Jisung ile Haechan konuşurken Hyunjin bağırmaya başladı.
"Yüzbaşım elimde patlarsa ne olacak?"
"Tahtalı köye gideceksin Hyunjin."
"Al şu bombayı bugün eve erken git kardeşim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1987 -Minsung
Humor"Yüzbaşı, sen ağlıyon." Birbirleri ile iyi anlaşamayan iki yeni yüzbaşı ve onların arasını yapmaya çalışan iki asker. Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(