"Askerlere çok yükleniyorsun Jisung. Biraz rahat bırak."
"Hadi ya?"
Askerlerine döndü Jisung. Gür bir ses ile bağırdı. "SİZE ÇOK MU YÜKLENİYORUM ASKER?" Askerlerden ses çıkmıyordu. Felix deli gibi kafasını aşağı yukarı sallıyordu ama nafile...
"Hayır komutanım!"
Jisung çok bilmiş bir tavır ile Minhoya döndü. "Gördün mü?" Piç bir sırıtma koymuş kolunu göğsünde birleştirmişti. "İddiayı pek seviyor gibisiniz Jisung komutan."
Jisung'un yüzündeki alaylı tavır iyice büyüdü. "Sanırım siz de bana bulaşmayı pek seviyorsunuz?" Fısıldayıp önündeki bedene biraz yaklaştı ve dudaklarını araladı. "Minho yüzbaşı." Minhonun yüzündeki ifade sinirlendiğini açıkça belirtir şekildeydi. Aşk ferman dinlemiyor bla bla
Felix sinirle kafasını sallıyordu hâlâ. "Bu iki orospu çocuğu her iddiaya girdiğinde olan bize oluyor sikecem bu amına koyduklarımı yeter artık."
Bir sonbahar sabahı koşu yapan 30 küsür asker ve bakışları ile birbirlerine nefretlerini kusan iki bölük komutanı. Yeşil kamuflaj kıyafetleri içindeki askerler durmaksızın koşu yapıyor küfürlerini sıralıyorlardı. Ama içlerinden za.
"Yüzbaşım, şınava geçiyoruz." Jisung kafa salladı ama bir an duraksadı. "Durun geçmeyin." Askerler en garip bakışlarını sıralarken Jisung alaylı sesi ile dudaklarını araladı. "Minho yüzbaşı da size eşlik etsin." Kafasını Minhoya çevirdi. "Değil mi yüzbaşım?" Minho gülümsedi ve dişlerini gıcırdattı. "Neden olmasın." Jisung'un yüzündeki gülümseme hiç silinmedi. Ne gülümsemesi silindi ne de attığı alaylı bakışlar.
Minho üniformasının fermuarını aşağı çekiştirmiş yavaşça çıkartmıştı. Elleri ile düzeltmiş Jisung'un göğsüne doğru sertçe bastırıp yaklaşmıştı. Fısıldadı ve yüzüne yakın olan yüze baktı. "İddiayı pek seviyorsun Han Jisung."
Jisung gülümsedi. "İltifat mıydı bu, ah teşekkürler yüzbaşım." Minho askerlerin önüne geçmiş şınav pozisyonu almıştı.
"Kaç demiştim 70 mi?"
"60"
"70 anladım."
Minho derin bir nefes aldı ve dibinde elindeki üniforma ile ona üstten bakan yüzbaşına döndü.
"Adamlar gözleri ile sikişiyor amk." Jeongin Changbin'in bu lafına kıkırdadı sadece. Hepsi bir düdük ile şınava başlamıştı. Minho ile Jisung asla göz temasını ayırmıyordu. Hayır yani boynun da mı ağrımıyor Minho
"Minho yüzbaşım ağırlık kaldırıyordunuz değil mi?"
Şimdiden ısınmış vücudu ile zar zor konuştu. "Evet?" Jisung kafa salladı. Minho üstüne oturan beden ile yeri boylayacakken son anda direnmişti. "Beni de taşıyabilirsiniz o halde değil mi? O kaldırdığınız ağırlıkların yanında ben neyim ki?"
Minho gülümsemişti ama sinirle mi bilemiyorum.
(Yeriz yeriz ficinde jisung bunu yapamadığı için bana çok koymuştu JDHEKSWLO)
"BAKIN ÖRNEK ALIN BİRİCİK YÜZBAŞINIZI."
Minho yavaşça Jisung'u kaldırıyor indiriyordu. Yabancı ses ile Jisung Minho'nun sırtından indi. "Ne yapıyorsunuz?"
Jisung seke seke Seungmin teğmenin yanına gitti. "Şınav." Gülümsedi. "Sen napıyorsun?" Y\N Seungmin
"Chan teğmeni bekliyorum. Göreve gidiyoruz." Jisung yüzünü buruşturdu. Biraz ayak üstü laflamışlardı. Jisung her an Seungmin'in içine düşebilirdi. Seungmin askerlere doğru döndüğünde ellerini çırparak yanına gelen yeşil t-shirtli beden çarptı gözüne.
"Nereye gidiyorsunuz göreve mi?"
"Evet, esrar baskını."
Minho kafa salladı. Tam konuşacağı sıra Chan gelmişti. Gözü Minhoya çarptı. Boydan boya süzmüş gülümsemişti. Cebinden mendil çıkartmış Minhoya uzatmıştı. "Terlemişsin." Noluyo aq?
Minho kafa salladığında garip yüz ifadesi ile bakan ikili gözler onlara çevrildiğinde bakışlarını kaçırdılar. "Neyse iyi görevler." Seungmin gülümsedi. "Sağol hayatım." Seungmin gideceği sıra Jisung Seungmin'in kırışmış üniformasını düzeltti ve kendine çekti. "Dikkatli ol."
Seungmin gülümsemiş göz kırpmıştı. "Olurum." Seungmin ve Chan giderken Jisung gülümseyerek bakıyordu. Bu gülümseme Minhonun dikkatini çekmişti. Hem de fazlasıyla.
"Yorulmuş gibisin. Nefes sesin baya hızlı." Jisung ona bakmadan konuştuğunda Minho dudakları arasından bir pıskırık çıkarttı. "Ne zamandan beri beni umursuyorsunuz Jisung yüzbaşım?"
Askerler gitmişti çoktan, koca bahçede tek kalan ikili hâlâ atışıyordu. "Hiç, tamamlarsın sandım." Minho'nun Jisung'un üstüne yürümesi ile Jisung geri çekildi. "Tamamladık zaten Jisung." Jisung arkasına döndüğünde kimse olmayan bahçeye baktı.
"Seungmin'in ağzına düşmeseydin fark edebilirdin."
"Chan ile pek samimisin."
Birbirini kıskanan ama bunun farkında olmayan iki avanak. Minho, Jisung'un üstüne bir adım daha attı. Jisung geri gittikçe Minho ilerliyordu. Köşedeki ağaca yaslandığında karşısında iddialı bakışlara sahip komutana baktı Jisung.
"Neden gittikçe üstüme yürüyorsun?"
Minho, Jisung'un yüzüne 4 parmak boşluk kadar yaklaşmış fısıldamıştı.
"Üniformamı çok beğendiysen senin olsun." Sıkıca üniformayı tutan Jisung elini gevşetti. Sıkıca tuttuğu için kırıştırmıştı biraz. "Ah," Gözlerini kaçırmaya başladığında hiçbir şekilde Minho ile göz teması kurmamaya çalışıyordu.
Minho bir adım daha attı ve Jisung'un tuttuğu üniformayı eline aldı. Ona böylesine yakın olan beden onu bir hayli geriyordu. Parmağının ucu ile itti Minhoyu.
"Bu kadar yaklaşmaya gerek yok."
Askeriyeye doğru adımlamış yemekhaneye girmişti. Minho ise boş bakışlar ile ceketini giyiyordu tekrardan.
"Aptal. Seni niye öpeyim ki?"
༒
Ay simdi kisa kısa yazıyorum sonra uzar pes pese salicam zaten bölümleri relax
Okulunuz başlayana kadar ben çıkartırim bu fici aradan. Size sözüm vardi askeriyeli fic
Boyle de kral adamimdir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1987 -Minsung
Humor"Yüzbaşı, sen ağlıyon." Birbirleri ile iyi anlaşamayan iki yeni yüzbaşı ve onların arasını yapmaya çalışan iki asker. Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(