Yemekhaneye giren Jisung iki farklı köşede elinde buz poşetleri olan gençlere baktı. Felix yüzüne değdirdiği buz poşetini masaya bıraktığında başına dikilen beden yüzünden ayaga kalkıp selam verdi.
"Otur, ne bu haliniz?"
"Şey biraz Bomini dövmüş olabilirim."
Jisung kaşlarını kaldırdı. "Sebep?" Felix nasıl açıklayacağını bilemiyordu. "Özür dilerim komutanım." Ne desin sizin sevgili olduğunuzu biliyorum ve sizi savundum mu diyecek. Yani istese derdi ama karşısındaki komutanıydı.
Jisung oturduğunda Felix'e anlatması için baskı kuruyordu. "Anlatacak mısın yoksa ben başka şekilde öğrenince sonucuna katlanmak ister misin?"
Felix kafa salladı. "Anlatacağım komutanım ama kızmayın."
Jisung kafa salladığında Felix konuşmaya başladı.
"Şimdi şöyle ki, ben Minho komutanın sizden hoşlandığını düşünüyordum ve siz de içeride kavga edince bunu biraz daha kesinleştirdim. Sonra ben sizin aranızda bir şey olduğu hakkında bir şey diyince lafa Bomin atladı. Ben de ona çıkıştım çünkü Mimho komutanın götünden ayrılmıyordu."
Jisung'un çatık kaşları ile dinliyor olmasi Felix'i geriyordu. Her an kızacak gibi duruyordu. "Ee." Dedi Jisung.
"İşte Minho komutanın götünde sürekli gezdiğini ve Minho komutanın onunla ilgilenmediğini aksine sizinle ilgilendiği anlatmaya çalıştım ama arkadaki sik yarması anlamadı. En sonunda o kadar sinirlendim ki sopa ile vurdum."
Jisung son cümleyi duyduğu gibi kahkahayı basmıştı. "Oğlum bu ne böyle." Felix derin nefes verip garip ve olumsuz bir tepki almadığına seviniyordu. Jisung Felixin omzunu patpatladı. "Aferin iyi yapmışsın. Ayrıca bayağı da akıllısın. Düşündüğün şeyler tam anlamı ile öyle."
Felix kaşlarını kaldırdı. "Hepsi yani?" Jisung duyduğu şey ile kaşlarını çattı. "Hepsini bilemem ama az önce dediklerin doğru yani."
"Yani şimdi siz."
"Yav he uzatma yarram. Sevgiliyiz işte."
Felix duyduğu şey ile Changbine döndüğünde Changbin de Felix kadar şaşkındı. "Ne? Çok mu sıradışı bir şey?"
"HAYIR KOMUTANIM ÖYLE DEĞİL."
"NİYE BAĞIRIYORSUN LAN?"
Felix ellerini çırparak gülümsedi. "Ay çok özür dilerimm çok heyecanlandım."
"Sana noluyor aq?"
"Şey ben sizi şey ediyordum da."
"Ney ediyordun?"
"Sey işte. Komutanım utandırmayın."
"Bizi mi yakıştırıyordun?"
Felix hızlıca kafasını salladı. "Evet! Askeriyeye geldiğiniz ilk haftadan beri." Jisung şaşkınlıkla güldü. "Vay amına koyayım. O huysuzla beni yakıştıran mı varmış o zamanlar."
Felix kafa salladı. "Evett." Yemekhaneye giren beden de aynı Jisung gibi kaşlarını çatmıştı. Felix'in yanındaki Jisung'u görüp karşı taraftaki Bomin'e baktı. Bomin ise sessizce duvara yaslanmış burnuna ve morluklarına buz tutuyordu. Ne olduğunu sormak ve artık adam akıllı konuşmak için Bomin'in yanına geçti. Bomin Minhoyu görünce asker selamına geçecekken Minho onu oturttu.
"Ne oldu böyle?" Bomin derin bir nefes verdi. "Felix ile kavga ettik. Mağara kaçkını, sopa ile vurunca ben de dayanamadım." Minho arkaya dönüp Felixe baktığında Jisungla heyecanlı heyecanlı konuşuyor olduğunu gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1987 -Minsung
Humor"Yüzbaşı, sen ağlıyon." Birbirleri ile iyi anlaşamayan iki yeni yüzbaşı ve onların arasını yapmaya çalışan iki asker. Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(