Medya aklıma bu fici getiriyor. 2.dakika 24.saniye 😩 Önceki ve sonraki bölümleri okumayı unutmayın <3
⍟
Ben naptım agaa. Sıçtım her şeye değil mi? Minho ile sevişip her şeyi değiştirdim. Artık bana daha farklı bir gözle bakacak. Mahvettim. İstediğim buydu ama değil mi?
Minho yaklaşık yarım saat önce odasına gitmişti. Azıcık da konuşmuştuk. Mesela bana sevdiğim çiçeği sormuştu.
“Jisung, en sevdiğin çiçek hangisi?”
“Düşüneyim.”
Biraz kıpırdandı ve biraz dik bir pozisyona geldi. Ben ise göğüslerinde ve boyun girintisinde yatıyordum. Tıpkı otelde onun yattığı gibi. “Sümbülleri severdim önceden. Şuan eskisi kadar sevemiyorum. Nefret ediyorum. Şuan yok sanırım.” Mırıldandı hafifçe. “Güzel seçim.” Böbürlendim biraz. "Biliyorum. Senin var mı sevdiğin çiçek?" Biraz düşünür gibi ses çıkarttı. "Bilmiyorum ki. Sen olmak ister misin?"
"Ne olmak ister miyim?"
"Sevdiğim çiçek?"
Utanma Jisung, sakin sakin. "Ne diyorsun ya." Kafamı iyice omzu ve boynu arasına soktuğumda kıkırdadığını anladım. "Gülme." Kafa salladığını hissettim. "Olur gülmem."
Kafamı sakladığım yerden çıkartıp hafifçe kaldırdım. Artık yüz yüzeydik. "Güzelsin." İltifatıma karşı sadece gülümsedi. Fısıltı ile konuştu. "Ben aynayım." Gözlerimin altı elmacık kemiğimin biraz yanına bir öpücük verdi. O kadar hafifti ki. O kadar narin öpmüştü ki...
"Saat çoktan 4 oldu."
"Odana gitmek zorunda mısın?"
"Yani, evet. Başımıza dert almamak için."
"Haklısın."
Üstünden hafifçe kalkıp kendimi yatağın diğer tarafına bıraktım. Yan yana yatıyorduk. "Emekli olunca Seoul'a gidelim." Kıkırdadım sessizce. "Daha dur çok vaktimiz var." Yanıt olarak gelen cümle bütün moralimi söküp götürdü.
"Ya yoksa?"
Ona doğru döndüğümde o da bana döndü. Dirseğini yastığa doğru sabitleyip elini yüzünde birleştirip beni izlemeye başladı.
"Neden böyle dedin ki?"
Yüzünü ekşitti. Neydi bu içimdeki his böyle? "Her an her şey olabilir. Askeriz biz görevlere gid-" Elimle ağzını kapattım daha fazla duymak istemiyordum. "Boş yapma yarramın başı, daha çok vaktimiz var." Gülümsediğini kısılan gözlerinden anladım.
"Daha iki hafta öncesine kadar kavga ediyorduk."
"Sende şeytan tüyü var ondan."
"Oha tüylerin mi var?"
"YA SİKTİR GİT YANIMDAN."
"HAHAHAHAHA TAMAM ŞAKA!"
"HAHA, çok komik yarram."
Gözlerinin içi gülüyordu. Acaba sarhoşken onunla seviştiğimi söylemeli miydim?
"Minho."
"Efendim."
"Bu bizim ilk sevişmemiz değildi."
Yüzünde o kadar garip bir ifade vardı ki. Gülmek istiyor gibiydi ama ciddi durması gerekiyormuş gibiydi. "Nasıl yani?" Of çok ciddileşti ortam. "Göreve gitmiştik ya Felix ve Changbin ile. Otelde uyanmıştın hani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1987 -Minsung
Comédie"Yüzbaşı, sen ağlıyon." Birbirleri ile iyi anlaşamayan iki yeni yüzbaşı ve onların arasını yapmaya çalışan iki asker. Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(