22

1.7K 276 120
                                    

"KAR YAĞIYOR!"

Yemekhanenin kapısını hızlıca açan ve bağırarak giren Hyunjin 3 komutanı da görünce asker selamına durdu. "KUSURA BAKMAYIN KOMUTANIM!"

"Neye bağırıyorsun lan sen?"

"KAR YAĞIYOR KOMUTANIM!"

"Bir daha buraya dingonun ahırıymış gibi girersen bozuşuruz seninle."

"Özür dilerim bir daha olmaz komutanım."

Felix ellerini hızla çırptığında Jisung güldü ve ayağa kalktı. "Keşke başka bir şey dileseydin. Gerçek olurmuş."

"Of, evet komutanım."

Jisung masadan kalktığında peşinden Minho da kalktı. Haechan ise arkalarından bakıyordu. Yemekhaneden çıkana kadar izlemişti. Çıkmalarıyla askerlere dönmesi bir oldu. "Ne anlattı lan size?"

Felix kaşlarını kaldırdı. "Bir şey mi anlatacaktı ki Jisung komutan?"

Haechan gözlerini kıstı. Adeta şüpheliyi ararmışcasına bakıyordu. "Yani bir şey anlatmadı öyle mi?" Felix kafa salladı. Yüzündeki şaşkın bakışlar ile Haechanı kandırmayı başarmıştı sanırım.

"Ee Bomin ile neden kavga ettin?"

"Şimdi şöyle ki."

Felix masanın altından eli ile oynuyor bir yandan da nasıl yalan söyleyeceğini düşünüyordu. "Ee?" Felix kafasını biraz eğdi. Haechanın garip bakışları altında kalmıştı. Söylemek istiyor ama Jisung komutan kimseye deme dediği için saklamak istiyordu. Haechan ile ne kadar yakın olsalar da belki Haechan'a söylememiştir diye düşünüyordu.

Felix açıklamak için ağzını açtığında arkadan gelen ses ile derin bir nefes verdi. "Haechan Yüzbaşım, Taeil komutanım sizi çağırıyor." Chenle biraz duraksadı ve konuştu. "Acil ve tek gitmeliymişsiniz."

Haechan masadan kalkarken bakışlarını Felix'in üzerinden hiç çekmedi. "Konuşacağız seninle bu konuyu." Tehdit edermişcesine işaret parmağını Felix'in yüzüne tutuyordu. "Duydun mu lan?"

"Duydum komutanım."

Haechan yemekhaneden çıkana kadar hepsi selam verip yerine oturdu. "Az kalsın pot kıracaktım. Yarra yan bastık ya." Felix gerginliğini üstünden atmaya çalışıyorken Hyunjin masaya doğru eğildi. "Noldu niye böyle komutanlarla oturuyordunuz?"

"Kavga ettik ya Bomin ile."

"Ya ben o esnada sağdaki odadaydım. Sesinizi duyunca geldim. Konuya hakim değilim."

Felix olduğu yerde esneme hareketleri yaparak gerginliğini atmaya çalışıyordu. "Ya bu lavuk, Minho komutanın onunla ilgilenmediğini idrak edemiyor sanırım. Geldi abuk subuk konuştu. Neymiş efendim-"

Son cümleyi söyleyeceği sırada masaya Wooyoung ve Jeongin ikilisi oturdu. Cümleyi Wooyoung tamamlamıştı. "Neymiş efendim yarram gözüküyormuş."

Jeongin ufak bir gülümseme ile Hyunjin'e doğru döndü. "Naber?" Hyunjin kafa salladı. Heyecanlanmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Çünkü ne kadar Jeongin'i umursadığını belli ederse o kadar Jeongin kaçıyordu. Klasik erko işte. Zoru seven tipten. Sürünmek isteyenlerden.

"İyi, sen?" Jeongin kafa salladı. "İyi." Hyunjin 'iyiymiş' tarzı bir mırıldanmadan sonra Felix'e geri döndü. Konuyu dinlemek için. Ama Changbin ve Felix ikilisi ona kaşları çatık bakıyordu. Hyunjin, Jeongin'i tavlamaya çalıştığı için böyle sade ve soğuk cevaplar beklemiyorlardı.

"Anlat sen."

"Yok konu bu kadar, abuk subuk konuştu. Ben de sinirlenip sopa ile dövdüm."

Hyunjin ve Changbin ise konu hakkında espri yapıp gülmüş güzel bir muhabbet tutturmuşlardı. Masaya yavaş yavaş diğerleri de geliyordu.

1987 -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin