Önceki bölümü okumayı unutmayın. <3
Hotelin girişinde bir sarhoş komutan, iki asker ve sarhoş komutanı zaptetmeye çalışan bir komutan daha.
"Merhaba nasıl yardımcı olabilirim?"
"İki oda alacağız."
"Bir saniye."
Masanın arkasındaki kız bir şeyler yapıp mırıldandı. "3 odamız kalmış ve hepsi de çift kişilik yatağa sahip sıkıntı olur mu?"
Jisung'un planladığı şey iki farklı oda ya da iki ayrı yataktı. Ama pek istediği gibi gitmiyordu. Jisung konuşacağı sırada arkasındaki beden adeta masaya yapıştı. "Yok yok sorun olmaz. Alabiliriz."
Kız kafa salladığında Jisung Felix'e doğru döndü. "Seni var ya..." Felix sırnaşık şekilde konuştu. "Ben de sizi seviyorum komutanım."
Kız iki anahtar vermişti. Bir anahtarı Felix ve Changbine vermiş diğerini Jisung'a uzatmıştı. Felix ve Changbin farklı yöne doğru giderlerken Jisung ve Minho hâlâ merdiven çıkıyordu. Doğrusu çıkmaya çalışıyorlardı. Jisung için Minhoyu zaptetmek çok zordu.
"Hadi Minho ya!"
"Bağırma bana."
"Tamam Minhocum hadi hızlı çık."
Jisung'un şanssızlığı üstünde değilmiş gibi 6 katlı hotelin en son katına çıkıyorlardı. Jisung dayanamayıp arkasından gelen bedene doğru döndü. "Gel lan ben yürüteceğim seni."
"Oo bak yürütmek falan ayıp oluyor ha."
"Olmuyor olmuyor, sen bilmiyorsun."
Minho'nun kolu altına girip belinden kavradı sakince. İçi içini yiyordu ama şimdi çıkamazlarsa bir daha hiç çıkamazlardı. Çünkü Minho her an bayılacak gibi duruyordu. Merdivende yatarlardı artık.
Son iki kat kaldığında Minho yorulduğunu söylemişti. "Ben gelmiyorum ya, çok yoruldum." Jisung derin bir nefes verdi. Sabır taşı olsa çatlar denecek şekildeydi. Minho anlık olarak durduğunda Jisung biraz dengesini kaybedecek gibi olmuştu.
"Ya aniden durmasana!"
"Niye?"
"Düşüyordum. Merdivenlerden mi yuvarlanalım?"
Minho durduğu basamak üzerinde Jisung'a doğru döndü. Jisung'un belini iki eli ile kavramış yavaşça kendine çekmişti. "Ben seni tutarım."
Jisung anlık şok yaşamıştı tekrar. Sakince mırıldandı. "Tamam düşmeyiz beni bırak hadi." Olumsuz anlamda kafa sallamış daha çok belini kavramıştı. Hatta gözleri ile arkayı kontrol etmiş Jisung'u yavaşça duvara yaslamıştı.
"Artık düşmeyeceğiz."
"Ama odaya da çıkamayacağız."
"Niye çıkalım ki?"
"Uyumamız gerek."
Minho, Jisung'un belindeki bir elini çekip Jisung'un yüzüne koydu. "Illaha uyuyacaksam," kafasını Jisung'un omuz ve boyun girintisine soktu. Yüzündeki el ise Jisung'un sağ omzuna doğru kaymıştı. Sakince fısıldadı. "Burada uyuyabilir miyim?" Biraz bekleyip tekrar mırıldandı. "Yüzbaşım."
Jisung'un ikinci şok dalgası uzun sürmemişti yine. Felaket şekilde geriliyordu. Elini Minho'nun beline yerleştirip konuştu. "Yatakta da uyuyabilirsin ama?"
Minho gözleri kapalı şekilde Jisung'un boynuna yaslı duruyordu. Sakince minik bir öpücük verdi boynuna."Hayır lütfen burda uyumama izin ver." Jisung boşta kalan elini Minho'nun saçlarının arasına soktu yavaşça. "Tamam ama sadece 10 dakika." Minho kafa salladı hafifçe. "Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1987 -Minsung
Mizah"Yüzbaşı, sen ağlıyon." Birbirleri ile iyi anlaşamayan iki yeni yüzbaşı ve onların arasını yapmaya çalışan iki asker. Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(