Karaltı

423 13 0
                                    

Olay Mardin'deki dedemin köyünde vuku bulmuştur. Olayı bizzat ben yaşadım ve paylaşmak istiyorum.

İsmim Onur, 22 yaşında üniversite 3. Sınıf öğrencisiyim.

***

Yaz tatili gelip çatmıştı, okul kapandıktan bir hafta sonra, dedemlerin yanına Mardin'e gitmeye karar verdim. Hem iki gün sonra Ramazan ayı başlıyordu. Hem rahatça ibadetimi yapar, hem de köyün temiz kokusunu içime çekerim diye düşündüm.

Köy dediğime bakmayın; normalden büyük bir köy, iki bakkalın bir fırının, berberin ve kahvenin bulunduğu bir yer.

Ramazanın ilk günlerinin feyizli bir şekilde geçirdim. Babaannem ve dedem bana çok iyi bakıyorlar, bende günlük işlerde onlara yardım ediyorum.

Bir akşam yorgun olduğum için erkenden yatmaya karar verdim. Teraviye bile gitmeye gözüm kesmedi. O gün üstümde bir kırgınlıkta vardı, güzelce dinlenirsem düzelir diye düşünüp yattım. Dedem ve babaannemde fazla geç olmadan yatarlardı.

Bir sarsıyla gözlerimi açtım, gözlerim önünde bir karaltı vardı. Sabah değildi, uyuyalı da fazla olmamıştı diye düşünüyor.

Biri beni boğuyordu sanki hareket edemiyor, sesimi çıkartamıyordum. Böyle 5-10 dakika sürdü, sonra kesildi. Ne sure okumayı, ne salavat getirmeyi akıl edebildim, ama kendiliğinde kaybolup gitti o karaltı.

Sabah Babaanneme olayı anlattım, fakat fazla üstünde durmayıp, yüz üstü yatmışsındır torunum dedi fazla konuşmak istemedi. Benim fazla korkmamı istemiyordu herhâlde, ama dün gördüğüm şeyin karabasan olduğuna emindim.

Bir gece sahura kaldırdı Babaannem beni, ama ekmeğin olmadığını söyledi. Köyün fırını sahurda açık oluyordu. ''Üç ekmek alıp geliver oğlum'' dedi.

Geçen gece gördüğüm karabasandan sonra geceleri dışarı çıkmaktan korkuyordum, ama erkekliğe leke sürmemek içinde; ''tamam babaanne hemen alır gelirim'' diye cevap verdim.

Dedemin bisikleti vardı ona atlayıp sürmeye başladım. Aksilik ya, dedemin evi köyün biraz yukarılarındaydı, köyün mezarlığı da büyükçe, ağaçlarla kaplı ve arkasında orman başlangıcı var. Fırına gitmek için mezarlığın yanından geçmek zorundaydım.

Zifiri karanlık, sadece bir sokak lambası yanıyordu. Mezarlığı hızlı hızlı geçtim, ekmeği aldım, tekrar dönüş yapıyordum. Mezarlığın dibindeki çalıların arasında gölgelerin, ormanın içine doğru gittiğini gördüm.

Korkudan 3,5 atıyordum. Pedalla yüklenip hızlıca mezarlık sınırını geçmek istedim. Tam mezarlığı geçecekken, tam yolun ortasında, küçük bir kuzu gördüm, çok tatlıydı tüm korkumu unutmuştum bana. Kuzuyu kucağıma alıp tek elimle bisikleti sürmeye başladım. Eve götürüp, ertesi gün sahibini bulun teslim etme niyetindeydim.

Kuzu git gide ağırlaşmaya başladı, taşıyamayacak duruma geldim. Boyutu aynıydı, ama ağırlığı en az on kat artmıştı. Daha fazla taşıyamayıp yere bıraktım. Yere bıraktığım anda, ışık hızıyla gölge olarak çalıların arasına girdi. Aynı biraz önce gördüklerim gibiydi.

Pedala abana abana hızlı şekilde eve geldim, ama anlatamadım ikisine de. İki lokma ile sahurumu yapıp yatağa girdim. Korkudan kafamı bile yorganın içine sokup uydum.

Aradan bir hafta geçti, tam korkum geçti derken, yine bir sahur gecesi babaannem; ''torunum ekmek alıp gelir misin'' diye ricada bulundu.

Kıramadım. Tekrar ekmek almaya gidecektim, ama aynı yoldan gitmedim yolu uzattım, yolu uzattım ama gittiğin yolda pek güvenli değildi.

Harabe bir ev gördüm yolun kenarında, nedense daha önce hiç rastlamamıştım bu evle.

Evin yanından geçerken, içeride gece lambasıyla birinin dolaştığını gördüm. Bisikleti durdurup camdan bakayım dedim, gece lambası söndü. Evin kiremitlerini biri üzerime atıyordu, biri kafama geldi ama pek bir zayiat yoktu. Hemen bisiklete atlayarak hızlı hızlı fırına gittim.

Ekmeği aldım mezar yolundan geldim, ormanın içinde bana doğru gelen bir kalabalık mı desem, ya da koyun sürüsü mü bilmiyorum o an korkuyla Pedala hızlı hızlı bastım.

Karşıma bir çoban çıktı, bana ''sen ne yapıyorsun bu saatte'' dedi. İyi birine benziyordu. ''Ekmek almaya geldim'' dedim.

''Bu saate dışarı çıkma, bu köy sahipli'' dedi, ardında oda karaltı olup ağaçların arasına karıştı.

Korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım. Dedemin evini bir türlü bulamıyordum. Bir mezarlık bir harabe ev arasında gittim geldim.

***

Sabah ezanıyla beraber anca bulabildim evi. İçeri girdiğimde bir yalan uydurdum ve onlarda kandılar, ya da bilerek inandılar.

Artık o köye gidemiyorum. Gitsem, tekrar aynı şeyleri yaşarım, biliyorum...

Türkiye'de Yaşanmış Paranormal OlaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin