Musallat

120 3 0
                                    

O zamanlar 17 yaşında, aklı havada genç bir kızdım. Adana *** lisesinde herkes gibi bir öğrenci olduğumu, fakat nedense diğerlerinden tek farkım olarak hiçbir sevgilimin olmadığını, nedendir bilmem kimsenin benimle ilgilenmediğini düşünürdüm.

Elbet herkesin lise çağlarında canı ciğeri bir takım arkadaşları olmuştur. Benimde vardı, Mısra ve İlayda.

Mısra ve İlayda'yla üçüz gibiydik. Aramızda hiçbir fark yok diyorduk. Boy, pos, kilo, karakter, yüz siması, saç rengi ve stili herkes bizleri birbirimize çok benzetiyordu. Fakat onların sevgilisi vardı. Aramızdaki tek fark buydu.

Onlar her genç kız gibi erkeklerden hoşlanıyor, âşık oluyor, birlikte oluyor ve gençliklerinin en güzel zamanlarını çok iyi değerlendiriyorlardı. Ama benim için aynı şey söz konusu değildi. Ben kimseden hoşlanmıyor, kimseye karşı bir ilgi duymuyordum. Acaba lezbiyen miyim diye düşündüm, fakat kızlara karşı da bir ilgim yoktu.

Kelimenin tam anlamıyla sap gibi yaşıyordum.

Kendi kendime düşünüp bu iş böyle devam etmez, en azından kendime birini bulup onunla, onu sevmesem bile vakit öldürmem lazım diye düşündüm. Bu durumu kızlara anlattığımda onayladılar.

İşte bu kim olmalıydı.

Biraz düşündükten sonra okulumuzda başarılı, fakat biraz asosyal bir tip olan Hakan'ı bulduk. Hakanın aman aman bir yakışıklılığı yoktu, fakat kimse ona çirkin diyemezdi. En ideal kişi Hakan'dı bence.

Kızlarla bir plan kurduk. Hakanın dikkatini ve ilgisini üstüme çekmem gerekiyordu. Başarmıştım da. Sonunda bir sevgilim olacaktı. Fazla uzun sürmeyen uğraşlar
sonucunda Hakan bana buluşma teklifi etti ve cumartesi günü x kafede buluşacaktık.

Cumartesi günü olmuştu, hazırlanmaya başlamış vaktin gelmesini bekliyordum. Kızlar bana saati saatine gitme, biraz beklet, erkek kızı beklemek zorundadır gibi bazı tavsiyeler verdiler, ama ben bunlara uymayı planlamıyordum. Çıktım evden ve x kafenin yolunu tutmaya başladım.

X kafeye vardığımda Hakanın henüz gelmediğini fark ettim. Oturdum bir masaya ve beklemeye başladım. Bir müddet bekledikten sonra ekildiğimi anladım ve sinirle eve doğru yürüdüm.

Pazartesi günü kızlara durumu anlattım. Sınıfına gidip ona kızmam gerektiğini söylediler. Öyle de yapacaktım. Sınıfına gittiğimde Hakan'ın gelmediğini gördüm. Sınıfındakilere sordum, kimsenin bir haberi yoktu.

Kızlara bunu anlattığımda hasta falan olmuştur gelir dediler. Birkaç gün bekledim fakat Hakan gelmemişti. Merak ettim ve müdür yardımcısına sordum. Hakandan bir süredir o
da haber almamış. Evinin adresini öğrendim ve okul çıkışı evine gitmeye karar verdim. Evine gittiğimde kapıyı, annesi olduğunu tahmin ettiğim bir kadın açıp, buyur kızım dedi.

Kendimi tanıtıp hakanın bir süredir okula gelmediğini ve ne olduğunu sordum. Annesi bana son zamanlarda gördüğü kâbuslardan dolayı psikolojisinin bozuk olduğunu ve kâbusların da beni gördüğünü anlattığını söyledi. Bu bilgi karşısında çok şaşırmış fakat kimseye anlatamamıştım.

Üniversiteyi bitirene kadar kimseyle bir ilişki yaşamamaya ve hayatımı sap gibi yaşamaya karar vermiştim. Lise bitene, hatta üniversiteden mezun olana kadar, hayatıma kimse girmemeliydi.

Hakanın başına gelenler beni çok etkilemişti, neden böyle bir şey olduğuna bir anlam veremiyor, kimseye de anlatamıyordum.

Lise sonun son haftalarıydı, gece uyurken bir kâbus görmüş ve çığlıklar içerisinde uyanmıştım. Babam askerde görevde olduğu için hemen annem koştu. Kâbus gördüğümü fakat iyi olduğumu anlattım. Yine de yanımda yattı.

Gördüğüm kâbusta odamın kapısı açıktı ve kapıda bir siluet bana, anlamadığım dilde bir şeyler fısıldıyordu. Kafası eğikti, tam kafasını kaldırdığında, başımda bir acı hissettim ve acıyla çığlık atarak uyandım.

Gün sıradan monotonlukla bitti. Eve döndüm yemeğimi falan yedim biraz kardeşime sataştım falan derken uykum geldi ve uyumaya gittim. Ama içimde belirleyemediğim bir rahatsızlık vardı. Sanki uyumak istemiyormuşum gibiydim. Sonra annemin yanına yattım ve bir süre sonra uyuya kalmışım.

Gece yine aynı kâbusu gördüm, kendi odamda kendi yatağımda yatıyordum. kapı açık ve yine aynı siluet. Aynı kelimeler ve aynı acı. Yine çığlıklar içinde uyandım ve annem yine geldi. Sanki dejavu yaşıyordum, fakat bu dejavu değildi.

Yaklaşık 2-3 hafta her gece ayni kâbusu gördüm ve annem en sonunda bir hocaya gitmeyi önerdi.

Kabul ettim ve tanıdık bir hocanın yanına gittik. Hocaya anlattım bütün kâbuslarımı.

Hoca; anladım kızım deyip bir şeyler yapmaya başladı. (yapılanları ve söylenenleri yazmayacağım).

Bana bir muska hazırladı ve ''ne olursa olsun sakın bu muskayı çıkarma'' dedi. Duş alırken, uyurken, yemek yerken, gezerken ne yapıyorsan yap, fakat sakın bu muskayı çıkarma. Bir hafta sonra yine gel diye ekledi.

Bana bir Cin musallat olmuş ve hocanın söylediklerine bakılırsa, hem de âşık olmuştu.

Hakanın başına gelenleri, lise hayatım boyunca kimseye karşı bir şey hissetmememi veya kimsenin bana karşı ilgi duymamasını hocaya henüz anlatmamıştım.

Bir hafta boyunca muskayı boynumdan hiç çıkarmadım. Nedendir bilmem çok çıkarmak istiyordum fakat nefsime hâkim olup çıkarmamayı başardım. O muskayı taktığım bir hafta boyunca hiç kâbus görmemiştim. Ama yine de içimde bir huzursuzluk vardı nedense.

Türkiye'de Yaşanmış Paranormal OlaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin