Suçsuz İmam

436 10 0
                                    

İsmim Halil, 35 yaşındayım. Çınarlı köyünde imamlık yapıyorum. Bulunduğum köy dinine düşkün bir köy değil, camiye gelen kişi sayısı 10'u geçmiyor.

Köyde, son zamanları garip olaylar yaşanmaya başladı. Belki de, sadece benim dikkatimi çektiğinden, kimse tarafından dillendirilmiyordu.

Bir sabah, Sabah namazını kıldırmak için uyandım, abdest alacağım sırada bahçeden bir ses duydum. Bu ses; ''hoca efendi hoca efendi'' diyordu. Dışarı çıkıp, sesin geldiği yöne doğru baktım. 50'li yaşlarda bir kadın; oğlumu kurtar diye, yalvarır bir şekilde sızlanıyordu. Kadını ilk defa görüyorum, bizim köyden değildi.

''Teyze, hayırdır ne oldu, oğlun kim'' diye sordum. Ama cevap vermeden ağlamaya başladı.

Hanımı uyandırmaya yukarıya çıktım, kadınla ilgilensin, teselli versin diye. Tekrar hanımla beraber bahçeye indiğimizde kadın yoktu. Şaşırmıştım. Son yaşadığım ilginç olaylara bir yenisi eklenmişti. Sitem ede ede abdestimi aldım. Bahçedeki çeşmeden abdest alırken bir yandan gözüm, önümde duran ağaca takılıyordu, ben eğildikçe bir şeyler hareket ediyordu sağa sola.

Abdesti alıp, camiye doğru yol aldım. Bizim Yavuzların evinin önünde bir sürü köpeğin dolandığını gördüm. -Yavuz köyümüzün gençlerinden efendi, dinine bağlı, temiz bir delikanlı. Yeni evlendi sayılır, daha bir yıl bile olmadı- Bizim köyde bu kadar köpek yoktu. Nereden gelmişti bu kadar köpek. Üstelik değişik sesler çıkarıp, birbirlerine hırlamaktaydılar.

Biraz korksam da, yolumdan sapmadan direk camiye girdim.

Camiye geldiğimde Yavuz içerideydi. Gözleri kızarmış, hiç uyumadığı belliydi.

''Hocam bana yardım. Kafayı yiyecek duruma geldim'' dedi. Son zamanlarda hanımı değişmişti. Gece dışarı çıkmaya, ara sıra öfke nöbeti geçirmeye, kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı.

''Hele bir namazımızı kılalım kardeşim. Allah yardım eder, çözülür inşallah'' dedim. Namazımızı kıldıktan sonra kahvehaneye çay içmek için gittik, yolda köyün delisi ile karşılaştık, tuhaf bir şekilde Yavuz'a bakıp sen öleceksin diyordu. Canı burnunda olan Yavuz, deliyi dövmeye kalktı, araya girdim ayırdım.

Kahveye geçtik. ''Hoca, eşim bu gece bana bıçakla saldırdı, canımı zor kurtardım'' dedi Yavuz.

Bu sabah gördüğüm o kadından ve evlerinin önündeki köpeklerden sonra; büyü yapılmış olabilme olasılığı aklıma geldi. Çünkü gittiği doktorlar ve içtiği ilcalar pek bir tesir etmemişti, Yavuzun hanımı için.

Kardeşim, büyü yapılmış olabilir dedim. Yeni evlisiniz. Evlenmenizi istemeyenler vardı. Çekemeyenler olmuştu dedim.

Yavuzun evliliği çok sorunlu geçmişti. 1 yıl önce, neredeyse iki aile birbirine girecekti. Yavuz eşini kaçırdı, ama ailelerinin arası daha fazla açılmasına neden oldu. Ne kadar barıştırmak isteseler de fayda vermedi.

Beni tuttu eve getirdi Yavuz. Eşi yine evde yoktu.

Olabilecek her yere baktım, büyüyü yorganın içinde buldum. Ayırma büyüsüydü bu, muskadan leş gibi bir koku yayıldı, çürük balık kokusu gibiydi, tamda cinlerin sevdiği tarzdan.

Yavuz'a ''ben sana geri dönüş yapacağım kardeşim, araştırmam lazım'' dedim. Bütün ileri yaşlı, bilgili hoca arkadaşlarımı aradım, üç gün içinde olayı anca çözebildik. Alaşahır büyüsü yapılmıştı Yavuzun hanımına. Ama sadece yastıkta bulduğumuz büyü ile sınırlı değildi metaryeller. Başka büyü parçaları da olmalıydı.

Bu üç boyunca Yavuzda çok dalgın görünüyordu. Camiye gelmedi. Ben akşamları ziyaretine gittim. Hanımı başka odada, kendisi başka odadaydı.

Sabaha karşı büyünün sırrını çözdüğümüzde, alelacele evden çıktım. Acele etmem gerekiyordu. Çünkü bu büyü sadece ayırma büyüsü değildi. İmsak vaktine neredeyse bir saatten fazla vardı.

Dışarı çıktığımda, kapının önünde köyümüzün delisini gördüm. Sürekli gülüyordu, sonra kendi kendine konuşuyor tekrar gülüyordu.

Yavuzların eve vardım, ışıkları yanıyordu. İyi uyanıklar diyerek kapıyı tıklattım. Açan olmadı, ama kilitlide değildi. Az bir itmemle kapı açıldı. Yavuz diye seslenip içeriye girdim.

İçerisi dağınıktı. Duvardaki resim portreler hepsi ters çevrilmişti. Eşyalar sağa sola dağılmıştı.

Yerde kanlar gördüm, üst kattan yürüme sesi duydum, sonra bir şey tık etti, yere bir şey düştü. Yukarı çıktım, büyüyü bulduğum oda kilitliydi, ışıkları açmak istedim, yanmıyordu. Kırarak kapıyı açtım, Yavuz ölü bir şekilde yatıyordu yatağın üstünde, yatak kan içinde kalmıştı. Başı, muskayı bulduğun yastığın üstündeydi.

Korktum, ama dışarı çakamadım. Diğer odaları dolaştım ancak karısını göremedim. Yerde bıçağı buldum ancak dokunmadım, hemen ambulansı ve polisi aradım.

Olay yerine geldiler ve beni sorguya götürdüler. Ne büyüden, ne eşiyle arasının kötü olduğundan kimsenin haberi yoktu. Derdimi anlatamadım kimseye. Suçüstüme yıkıldı.

Çünkü, Yavuz sadece bana derdini anlatıyordu. Sadece benimle konuşuyordu. Evine girip çıkar sadece ben oluyordum. Yaşanılan garip olayları da, sadece ben fark ediyordum anlaşılan.

Nice dedikodular yürüyüp gitmiş köyde. Eşim benden ayrıldı bir ay sonra. Ben ceza evindeyken.

Altı ay sonra, köye uzak bir yerde, bir dere kenarında bayan cesedi bulunmuş. Teşhis etmek uzun surmuş biraz, sonunda, Yavuzun eşi olduğu anlaşılmış.

Suçsuz olduğum 5 yıl sonra anlaşıldı. Nasıl anlaşıldı bilmiyorum. İşime geri döndüm. Yine imamlık yapıyorum. Fakat farklı bir ilde. Ama kimseyle görüşmeden tek başıma yaşıyorum.

Büyünün üstüne gitmeye yeltendim, ama vazgeçtim. Kızın yakınlarından biri yapmıştı büyüyü biliyorum. Ama söylemeye dilim varmıyor.

Allah, Şeytandan, Cinden ve büyüden herkesi korusun.



Türkiye'de Yaşanmış Paranormal OlaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin