2006 yılının temmuz aylarıydı. Şirnak Çakırsöğüt komando taburunda görev yapıyorum, operasyona çıktık, dört günlük yaya intikal, yürüyoruz. Tam konalga sırtına geldik istirahat verdi tim komutanı, sırayla yatıyoruz, bir kişi nöbet tutuyor mevzide.
Neyse ben yattım, iki saat yatıp, kalkıp nöbet tutacağım. Uyudum, 10 dakika geçti, geçmedi beni hiç tanımadığım bir asker uyandırdı "git nöbetin geldi" diye. Kalktım, bir de uyku sersemiyim 3 gündür uyumuyorum. O sersemlikle kalktım gidiyorum bayağı bir gittim. Nereye gittiğimin de farkında değilim. Uyandım, ama rüyada gibiyim.
Yolda aklım başıma geldi, kendi kendime dedim ki "o kimdi acaba, yoksa ben hayal mi gördüm?"
Arkamı bir döndüm hiç kimse yok, koskocaman arazide tek başımayım. Sağa gidiyor yok, sola gidiyorum, yok. Kafayı yiyeceğim. Seste çıkaramıyorum, bağıramam da, terör bölgesi sonuçta.
Neyse yürüdüm biraz, bir tane ağaç var, ama sanki lamba ile aydınlatılmış. Korkarakta olsa ağacın dibine gittim, oturdum. Ağacın arkasından garip bir takım sesler geliyor. Kafayı çevirip baktığımda bir tane garip atlı adam, yavaş yavaş gidiyor.
Takıldım peşine sırtımda silahla, yaklaşık on dakika takip ettikten sonra bir tepeyi aştı. Tepenin ardında düğün kurulmuş oynuyorlar, kimse beni görmüyor. Kafayı yiyeceğim, bir de et kesmişler, nasılda acım!
Canim çekti, gittim yanlarına, oradan bir tanesi gördü; "ooo asker ağa gel sende oyna" dedi. Aldı beni halayın ortasına götürdü.
Bir yandan tüm bunlar gerçek olamaz diyorum. Bir yandan da kendimi kaptırmış oynuyorum.
Oyundan sonra yemek ikram ettiler. Tadı çok güzeldi, doyasıya yedim. Başka bir şey hatırlamıyorum.
Sabah beni us bölgesinin 150 metre kuzeyinde baygın bulmuşlar. Kime anlattıysam inanmadı; uyuz gezersin diye yaftaladılar.
Günlerce kustum. Ağzımdan simsiyah et parçaları çıkmıştı. Midem, yediğim etleri sindirmek istememişti sanki.
Sonra o bölgedeki yaşlı bir teyzeye götürdüler beni. Ucuz kurtulduğumu, cinlerin beni kurban olarak seçtiklerini söyledi.
Birde ''alkarası'' demişti hatırlıyorum, ama fazla konuyu açmadı. Bilmememin daha hayırlı olacağını söylemişti. Zaten bir haftaya kadar hava değişimine gönderildim ve bir daha o tarafa hiç gitmedim.
Alkarası'nın da ne olduğunu hiç merak etmedim. Hiç araştırmadım da. Araştırmakta istemiyorum. Sizde merak edip, araştırmayın.
Çünkü, bilmemeniz daha hayırlı olacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Paranormal Olaylar
HorrorTürkiye'de yaşanmış, paranolmal olaylar, gizemli öyküler ve korku hikayeleri