Olay 1998 yılında, Ankara'nın B... Köyünde gerçekleşmiştir. Olayı yaşayan kişinin yazdığı mektubu paylaşacağız.
***
"B... Köyünde yaşıyorum, köyde parayı bulan büyük şehire göçüyor. Köyde eli topu 5-10 hane kaldı. Onlarda yaşlı, emekli insanlar. Ama ben 27 yaşındayım.
Arkadaşlarım da gitti, fakat ben gidemiyorum. Annem sakat, babam sizlere ömür. Kardeşim yok. Annemden başka kimsem yok.
Artık para nasıl kazanırım onu düşünmeye başladım. Gece hırsızlık yapmayı bile denedim ama yapamadan vazgeçtim.
Bizim köyde gece tek tük ışıklandırma vardır. Her yerde yok, bazı sokaklar zifiri karanlık bazı yerler ışıklandırmalı. Artık nasıl bunaldıysam, dere kenarına inmeye karar verdim. Hava alırım olmazsa düzelirim belki diye çıktım evden.
Akşamüstüydü. Benden 60-70 metre önde yürüyen Musa emmiyi gördüm. Bağırdım ama duymadı. O önde, ben arkada ilerlemeye devam ediyorduk. Aslında Musa emmi deli dolu adamdı karısını kaybedene dek. Yalnızlıktan olsa gerek hiç dışarı çıkmazdı. İlk defa onu süratli şekilde dere kenarına inerken gördüm.
Dere kenarına vardık. Ay ışığı dışında, herhangi bir ışıklandırma yoktu. Musa emmi, ters
yöne saptı, boğuk (terkedilmiş ev)'a doğru yöneldi. Ben dere kenarına çöktüm. Derenin sesi huzur veriyordu bana. Ta ki, Musa emminin çığlıkları duyana kadar, kalktım boğuk'a koşmaya başladım.Kafası kanlanmış şekilde, koş köyden Halil'in traktörü al gel hastaneye götür beni dedi.
Evden 10-20 metre uzaklaştım. Eve giren birini gördüm hayal meyal. Ama olayın sıcaklığıyla aldırmadım. Köye koşa koşa geri döndüm. Halil emmiden traktörü aldım, durumu anlattım. Bende geleceğim dedi.
Beraber boğuk'a geri döndük. Eve girdik ancak Musa emmi yoktu. Traktörün ışığıyla eve az da olsa ışık yaptık.
Yoktu, nereye gitmişti bilmiyorum ama Halil emmi küfür etmeye başladı bana. Dalga mı geçiyorsun diye serzenişte bulundu.
Geliyor musun dedi, yok dedim o köye geri döndü.
Velhasıl kelam hayretler içerisindeydim hala. Kalbim küt küt atıyordu. Dere kenarına yaklaşıp az soluklandım.
Bir yandan gözüm boğuktaydı. Evin önünde dolaşan birini gördüm. Ay ışığında net seçemedim ama köyün uyuz köpekleri havlamaya başladı. Korktum beni ısıracaklar diye. Köye geri döndüm, yattım.
O gecenin sabahı, sela verildi. Musa emmi ormanlık alanda ölü bulunmuş. Halil emmi kapıyı kıracak şekilde çalıyordu. Açtım, sen mi yaptın lan şerefsiz dedi. Benim öldürdüğümü sanmıştı.
Annem oturduğu yerde ağlamaya başladı. Olayı ne yapsam anlatamadım. Ertesi gece, banyo kapısının açıldığını duydum. Annem sakat olduğu için altını ben değiştiriyordum. Ayağa kalkması imkânsızdı.
Ayağa kalkınca gözüm karardı. Sonrasını hatırlamıyorum.
Sık sık kâbuslar görüyorum. Biri beni izliyor. Ben evde olmadığım halde, annem bana, erken uyandın, daha yeni yatmadın mı gibi cümleler kuruyordu.
Hocaya göründüm, bir şeyin yok dedi. Eve geliyorum gaipten olaylar yaşıyorum.
Yaşamak istemiyorum ancak annem mağdur kalmasın diye yaşıyorum.
''Benim bir suçum yok, Musa emmiye ben zarar vermedim."
Bu mektup, belki derdimi atlatmaya yeter.
***
Olayı anlatan kişi, ifadesinden sonra serbest kalmış, fakat köylülerin tepkisiyle karşılaşmıştım. Fakat 2 ay sonra silahla intihar etmiş, hayatına son vermiştir. Annesi de 1999 yılında devlete ait bir kuruluşta vefat etti.
Bu mektubu, yıllar sonra evini temizlemeye giden kadınlar bulmuştur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Paranormal Olaylar
HorrorTürkiye'de yaşanmış, paranolmal olaylar, gizemli öyküler ve korku hikayeleri