Yine başımda bir ağrı ve yine çığlıklarla bir uyanış. Bu sefer babam gelmişti yanıma. Bana bir hikâye anlatmak istediğini söyledi, bende kabul ettim.
Operasyondayken emrindeki bir askerin her gece çığlıklarla uyandığını ve gece nöbetlerine donup kaldığıyla alakalı bir hikâyeydi. Aslında bu hikâye değil gerçek bir olaydı. Olayın sonucunda asker, cesaretini toplayıp ona musallat olan cinle yüzleşip onu yeniyordu.
Bu hikâyeden çıkarmam gereken sonuç, güçlü olup, bana musallat olan cin ile yüzleşmemdi. Annem hocayı arayıp durumu anlattı ve hocada, yüzleşmemin tehlikeli fakat etkili olabileceğini söyledi.
Yine aynı ayini yapacaktım, ama bu sefer ek olarak yanıma kurandan birkaç belirli ayet yazılı kâğıt almıştım. Türkçe okunuşlarında yazdığım kâğıdı ve ayini yapmak için gerekli malzemeleri hazırlayıp geceyi bekledim.
Gece vakti oldu ve ayini yapmam gereken saat geldi. Malzemeler hazırdı zaten, hemen gerekli şeyleri yapıp cini çağırdım. Biraz bekledim ve nihayet geldi.
Geldiğinde bana, ben daha konuşmadan al'algham dedi ve ben ona hayır deyip hocanın yazdırdığı şeyleri söylemeye başladım.
Ben okudukça bana bağırıyor ve sanki okumamamı söylüyor gibiydi. Okumaya devam ettim ve git gide hızlı okumaya başladım. Ben hızlandıkça bana yaklaştı ve sonra bir anda kayboldu. Bayılmışım.
Sabah uyandığımda muskalarım yoktu. Anneme sordum muskalarım nerde diye oda hoca aradı ve ayin yapıldıysa muskaları çıkartın dedi bende yaptığını düşündüğüm için çıkardım. (diyeceksiniz ayinin yapıldığını duymuyorlar mı diye). O zaman dublex bir evde oturuyorduk. Üst katta ablam ve ben, alt katta da annem babam ve kardeşim kalıyordu. Hocanın söylediklerine göre, cini ablamdan başkası duyamazmış. Doğruluğunu araştırmadım, bilen varsa bana söylesin.
Anneme, hocayla yüz yüze konuşmak istiyorum dedim. Oda babama söyleyip kahvaltıdan sonra işin yoksa beraber gidelim demiş.
Güzelce bir kahvaltı edip hocaya gitmek için arabaya bindik. Fakat diğer zamanlardan farklı olarak bir huzursuzluk hissetmiyordum. İstemsizce sevindim ve galiba artık cin peşimde değil dedim. Ama ben ne yapmıştım? Ayin sırasında söylemem istenen o cümlelerin anlamları neydi? Bunları bana sadece hoca açıklayabilirdi.
Hocanın evine gittik, kapıyı çaldık. Hoca bizi içeri buyur etti ve yine arkamızdan baktı. Ben tedirgin oldum. Gitmemişiydi yani. Ama gitmediyse neden huzursuz değildim?
Beni yanına çağırdı ve dışarı bakmamı söyledi. Ne görüyorsun dedi.
Görmem gereken şeyleri görüyorum, anormal bir şey yok dedim.
Evet. Anormal hiçbir şey yok. Cin yok ve benim cinim da yok dedi.
Evet, onun cini da yoktu. Nedenini sordum içeri geçmemi söyledi.
Kendisi mutfağa geçip bize birer bardak su getirdi. Hepimiz meraklıydık, neden benden o cümleleri söylememi istemişti ve neden cinim ve cini yoktu. Onlara ne olmuştu. Meraktan kendimi yiyordum.
Hoca merakınızı gidermenin vakti geldi deyip anlatmaya başladı.
Ayin sırasında benden okumamı istediği şeyler, cinler için bir çeşit tasma gibi bir şeymiş. Cümleleri mealleriyle tekrar söylediğinde fark ettim, cinin ve hocanın cininin isimleri geçiyordu.
Hocaya anlamını sordum ve oda bana cinimin bir erkek ve onun bir dişi cinni olduklarını ve artık (beşik kertmesi diye saçma bir inanış var ya onun gibi düşünün, sadece beşik yerine bir takım sözcükler sizi bağlıyor) birbirlerine bağlı olduklarını ve bu inanış cinlerin kabileleri arasında değiştiğini söyledi.
Ben başta pek bir şey anlamamıştım ama aldırış etmedim. Hocaya, hocam peki şimdi cin bana tekrar gelemeyecek mi dedim.
Gelecek, fakat sen anlamayacaksın dedi.
Hocam son olarak artık normal insanlar gibi âşık olabilecek miyim veya insanlar benden hoşlanabilecek mi diye sordum. Evet, saçma bir soru sormuştum.
Bu sorunun cevabını bize zaman gösterecek kızım dedi ve ekledi. Sana şimdi bir muska yazacağım bunu yine hiçbir zaman çıkarmayacaksın. Bu seni olabilecek her türlü cinni şerrinden koruyacaktır dedi ve yazmaya başladı.
Bir süre sonra bitirdi, deri bir kılıfın içine koyup bana verdi. Boynuma taktım ve eve doğru yolu çıktık.
Meraktan kendimi yiyordum. Acaba gece uyurken yine kâbus görecek miydim? Bunu düşünürken koltukta uyuya kalmışım. Eve varınca anne beni uyandırdı. Eve girince yine ve uyumaya çekildim. Cinin gelip gelmeyeceğini düşünerek uykuya daldım. Belki de aylar sonra ilk defa deliksiz bir uyku çekmiştim. Kâbus görmemiş, tam aksine güzel bir rüya görmüştüm.
Cinden o gün yaptığım ayin ile kurtulmuştum, fakat hocanın cininin bu işte çok büyük bir katkısı vardı.
Hocanın evinde kaldığım hafta camdan bakarken cin ona doğru Arapça bir şekilde bağırdığında, ben o gece ayinde kullandığım sözleri söylemiş ve kendisini cinniye ruhen bağlamıştım. Ama iş bitmemiş cin ile cinninin fiilen de bağlanması gerekiyordu. Benim söylediği sözler cin ile cinniyi fiilen de bağlamıştı ve ikisinin de artık normal insanlarla bağlantı kurması yasaklanmıştı.
***
Sonunda normal insanlar gibi âşık oldum evlendim ve iki çocuk dünyaya getirdim. Ama o muskayı hiçbir zaman çıkarmadım ve çıkarmayacağım da.
Allaha şükürler olsun çocuklarım sapa sağlam, kocamın işleri tıkır tıkır işliyor ve bende sağlıklıyım.
Hikâyenin başındaki hakan ise, yıllar sonra tekrar benim karşıma ben İstanbul'a kocamın yanına taşındığı zaman çıkmıştı. Ayaküstü sohbet ettik. Hakan kâbuslardan hiç bahsetmedi, fakat çok iyi görünüyordu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Paranormal Olaylar
HorrorTürkiye'de yaşanmış, paranolmal olaylar, gizemli öyküler ve korku hikayeleri