Olayın yaşandığı tarih: 1998
Olayın Yaşandığı Yer: Muğla'nın S..... Köyü
Bismillahirahmannirahim..
"Kendimi kısaca tanıtayım; R.... Köyünde çiftçilik yaparak geçinen gariban birisiyim. 38 yaşındayım.
Olayın aslında anlatmak istemedim. Ama artık gerçeklerle yüzleşmenizi istiyorum.
***
18 Haziran gecesi Mustafa ve Vedat arkadaşımla S.... Köyüne gitmeye karar verdik. Köyde sadece üç kişi dışında diğer haneler boş. Köy gündüzleri efsane güzel, ancak geceleri zifiri karanlık oluyor ve ürpertici..
Biz fakir olduğumuz için, define işleriyle uğraşıyorduk, bu köyü gözümüze kestirdik. Ancak köy 1980 yılında bir cin vakası yüzünden terkedilmiş. Biz inanmıyorduk cine periye.
Öncelikle akşamüstü gidelim karanlığa kalmak istemedik. Köye vardık, ancak ölüm sessizliği var köyde, evlerin çoğu kırık dökük, sağlam olanlar da var ancak yine de görünüşü ürperticiydi.
Köyün ortasında büyük bir kavak ağacının altında yaşlı bir dayı gördük. Yanına gidip köy hakkında bilgi almak istedik, malum jandarmaya ihbar edecek birileri olur korkusuyla. Dayı özellikle bizi görünce mutlu oldu; oğullarım hoş geldiniz dedi.
Dayıya köy hakkında sorular sorduk, sustu dakikalarca. Sonra, karnınız aç mı dedi. Bizde acıkmıştık, bizi evine götürdü.
Evin bahçesinde mezarlar vardı. Çocukları ve karısıymış meğer o mezardakiler. Dayı içeri davet etti ama inanılmaz rutubet kokuyordu. Sonra dışarıda olan tuvalete gittim ihtiyaç gidermek için, tuvaletin duvarlarında, Arapça kelimeler yazıyordu.
Tuvaletimi yaparken bir titreme geldi, hemen attım kendimi dışarı. Bizimkiler sofraya oturdu dayıyla. Kuru fasulye yapmış, afiyetle yedik. Ancak dayı yemek sırasında gülüp duruyordu.
Şizofreni gibi hareketleri vardı. mesela, soğan kabuklarını cebine dolduruyordu. Siz soğan yemeyin diyordu. Duvarda nazar boncuklarını dizmiş, artık boya mı kan mı belli olmayan yazılar, zaten ev baya küçük olduğu için insan nefes almakta zorlanıyordu.
Artık kalkma vakti gelmişti. Az önce yemek veren dayı bize küfürler saydırmaya başladı. Niye etti anlayamadık. Koşa koşa köy meydanına geldik.
Defineyi köyde bir evin bahçesinde arayacaktık. Ev terkedilmiş olduğu için rahattık. El fenerleriyle aydınlattık kazdığımız yeri. Başladık kazmaya, o an evin kapısı açılıp kapandı, acaba evde yaşayan biri mi var korkusuyla el fenerini kapattık. Sonra bir müddet bekledikten sonra kazmaya devam ettik..
Evin kapısı tekrar açılıp kapandı. Arkadaşlarıma, siz kazın ben bir bakayım dedim. el fenerini alıp, eve yaklaştım. Üst katta birini gördüm, ya da o an psikolojik olarak gördüm ama net değil.
Camdan dışarı bakıyordu, içeri girdi. Bende içeri girecektim ancak kapı kilitliydi, evin her yeri pislik içindeydi. Hatta örümcek ağı doluydu.
Az önce nerden geldi o ses bilmiyordum tekrar döndüm kazmaya, baya kazdık. Neredeyse, 5-10 metre kazmıştık. Saat bayağı ilerledi ve yorulmuştuk.
Arkadaşlarım, karnımız acıktı dedi. bahçede duran erik ağacından erik yemeye başladık. Sadece 10 dakika geçtikten sonra, evin camları kırılmaya başladı ve ağaçlık alanda birinin koştuğunu gördük. Hemen alet edevatı toplayıp oradan uzaklaştık.
Köy meydanında o dayı bizi bekler gibi elinde tüfek vardı. Havaya ateş açtı. bizde ters yöne kaçmaya başladık. Eski bir eve sığındık Allah'tan kapısı açıktı. Üst kattan sesler geliyor hatta zincir sesleri duyuyorduk.
Bir tane kâğıt buldum yüklükte (eşyaların konulduğu yer). Kağıtta; vesr anke ve ala cinni el habbaşk yazılıydı.
Yere attım, sesler artmıştı camlara sanki biri taş atıyordu hepsi kırıldı. Kaçmaya başladık, köyden çıkana kadar bizi siyah bir köpek kovaladı. Allah'a şükür sağ salim eve vardık.
Sonra olayı araştırdık, o köyde aslında kimse yaşamıyordu. Bize yemek veren dayı kimdi öyleyse? Artık onlara inanıyorum. Onları rahatsız ettik.
Böyle şeylerden uzak durun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Paranormal Olaylar
KorkuTürkiye'de yaşanmış, paranolmal olaylar, gizemli öyküler ve korku hikayeleri