Olayın yaşandığı tarih: 1998
Olayın Yaşandığı Yer: Muğla'nın S..... Köyü.
Bismillahirahmannirahim.
***
"Kendimi kısaca tanıtayım. R.... Köyünde çiftçilik yaparak geçinen, 38 yaşında bekar birisiyim.
Anne ve babamı küçük yaşta kaybettim. Dedemin himayesinde büyüdüm. O da, beş yıl önce vefat etti. Beş yıldır kimsesizim. Birkaç ineğim ve birkaç koyunumla geçinip gidiyorum.
Olayı aslında anlatmak istemedim, ancak ne zaman anlatmaya yeltensem, kâbuslar görüyorum. Uyanıkken bile, rüya âleminde oluyorum. Ama bu sefer anlatıp kurtulacağım. Olayı, sadeleştirerek anlatacağım. Fazla ayrıntıya girmeden. Ayrıntılar, yok olmama sebep olabilir...
***
İki yıl önce, Mustafa ve Vedat arkadaşımla, S.... Köyüne gitmeye karar verdik. Define buluruz ümidiyle.
Köy, başka bir ilçede, biraz uzak bize. Gündüz vakti birkaç kere yakınından traktörle geçtim. Güzel, yeşilliği bol olan bir köy.
Köy gündüzleri efsane güzel, ancak geceleri zifiri karanlık ve ürpertici olur diye düşünüyorum.
Köyde yaşayan yokmuş. Neden yok, niye terkedildi bilmiyorum. Aslında bazı şeyler duydum, ama umursamadım. Köy 1960 yılında bir cin vakası yüzünden terkedilmiş.
Kazma işlemini akşam olmadan halledelim dedik, karanlığa kalmak istemedik. Vedat bir şeyler duymuş birisinden. Güya bir evin bahçesinde gömü varmış.
Biz fakir olduğumuz için, define işleriyle uğraşıyorduk hep, belki bir şey bulur, köşeyi döneriz diye.
Bu köyü de, -Vedat'ın duyduğu şeyler yüzünden- gözümüze kestirdik.
***
Köye vardık öğlen gibi, ölüm sessizliği var köyde, evlerin çoğu kırık dökük, sağlam olanlar da var ancak yine de görünüşü ürperticiydi.
Köyün ortasında büyük bir kavak ağacının altında, yaşlı bir dayı gördük. Demek ki köy boş değilmiş diye düşünüp dayının yanına yürüdük. Hayallerimiz suyu düşmüştü. Kazı işlemi geceye kalmıştı. Belki bu dayıda geçe olmadan köyden gider diye düşündük.
Yanına gidip köy hakkında bilgi almak istediğimizi, merak ettiğimizi söyledik. Bizi meraklı kişiler zannetsin diye düşündük. Belki jandarmaya ihbar eder bizi diye korkmuştuk.
Dayı özellikle bizi görünce mutlu oldu, oğullarım hoş geldiniz falan dedi. Dayıya köy hakkında sorular sorduk, sustu dakikalarca. Sonra karnınız aç mı dedi. Bizde acıkmıştık, bizi evine götürdü.
Evin bahçesinde mezarlar vardı. Çocukları ve karısıymış meğer o mezardakiler. Dayı içeri davet etti, ama inanılmaz rutubet kokuyordu. Sonra dışarıda olan tuvalete gittim ihtiyaç gidermek için, tuvaletin duvarlarında, Arapça kelimeler yazıyordu. Tuvaletimi yaparken bir titreme geldi, hemen attım kendimi dışarı. Bizimkiler sofraya oturdu dayıyla. Kuru fasulye yapmış, afiyetle yedik. Ancak dayı yemek sırasında gülüp duruyordu. Şizofreni gibi hareketleri vardı. Mesela, soğan kabuklarını cebine dolduruyordu. Siz soğan yemeyin diyordu.
Duvarda nazar boncuklarını dizmiş, boydan boya. Artık boya mı, kan mı belli olmayan yazılarda vardı duvarın birinde. Zaten ev baya küçük olduğu için insan nefes almakta zorlanıyordu.
Kalkma vakti gelmişti, az önce yemek veren dayı bize küfürler yağdırmaya başladı. Ne oldu bilmiyorum. Bize sıcak davranan insan bir anda değişiverdi.
Koşa koşa köy meydanına geldik. Defineyi köyde bir evin bahçesinde arayacaktık. O evin bahçesine gidip, gece olana kadar bekledik. Dayıda köyü terk etmişti herhâlde, ses soluk yoktu.
Ev terkedilmiş olduğu için rahattık. El fenerleriyle aydınlattık kazdığımız yeri. Başladık kazmaya, o an evin kapısı açılıp kapandı, acaba evde yaşayan biri mi var korkusuyla el fenerini kapattık. Sonra bir müddet bekledikten sonra kazmaya devam ettik.
Evin kapısı tekrar açılıp kapandı. Arkadaşlarıma siz kazın ben bir bakayım dedim. El fenerini alıp, eve yaklaştım. Üst katta birini gördüm, ya da o an psikolojik olarak gördüm ama net değil, camdan dışarı bakıyordu, içeri girdi. Bende içeri girecektim ancak kapı kilitliydi, evin her yeri pislik içindeydi. Hatta örümcek ağı doluydu.
Az önce nerden geldi o ses bilmiyordum tekrar döndüm kazmaya, baya kazdık, 5-10 metre, arkadaşlarım karnımız acıktı dedi.
Bahçede duran erik ağacından erik yemeye başladık. Sadece 10 dakika geçtikten sonra, evin camları kırılmaya başladı ve ağaçlık alanda birinin koştuğunu gördük. Hemen alet edevatı toplayıp oradan uzaklaştık. Köy meydanında o dayı bizi bekler gibi elinde tüfek vardı. Havaya ateş açtı, bizde ters yöne kaçmaya başladık.
Eski bir eve sığındık, Allah'tan kapısı açıktı. Üst kattan sesler geliyor, hatta zincir sesleri duyuyorduk.
Bir tane kâğıt buldum yüklükte (eşyaların konulduğu yer) kâğıtta ''vesr anko ve ala cinni el habbaşk'' yazılıydı.
Yere attım, sesler artmıştı camlara sanki biri taş atıyordu, hepsi kırıldı. Kaçmaya başladık, köyden çıkana kadar bizi siyah bir köpek kovaladı. Allah'a şükür sağ salim eve vardık.
Sonra olayı araştırdık, o köyde aslında kimse yaşamıyordu. Bize yemek veren dayı kimdi öyleyse? Artık onlara inanıyorum. Onları rahatsız ettik.
Böyle şeylerden uzak durun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Paranormal Olaylar
TerrorTürkiye'de yaşanmış, paranolmal olaylar, gizemli öyküler ve korku hikayeleri