|Plov- Çilek Aşkı|
Adımlarımı arka bahçeye doğru attığımda Tuvan'ı gördüm. Dolu olan havuzun önünde oturmuştu. Sol ayak bileği sağ dizinin üzerine atmış o pozisyonda duruyordu. Mavi kotu bacaklarını sarmış üzerindeki lacivert kalın çizgili gömleğin bütün düğmelerini açmış arkasına doğru yaslanmıştı.Sağ elinde telefonu diğer elinde ise işaret ve orta parmaklarının arasına sıkıştırdığı sigarası vardı.
Hava çok soğuk değildi fakat havuz başında oturacak ya da yarıçıplak gezecek kadar sıcak değildi. Dakikalardır çaldığım zili belki de burada oturduğu için duymamıştı ya da duymazdan gelmişti, vardı öyle huyları.
Daha fazla onu izlemek istemedim çünkü bırakırlarsa yıllarca izlerdim, her şeye rağmen artarak devam eden bir sevgim vardı ona. Yanına doğru adımladım aramızdaki mesafe azaldığında başını kaldırdı ve ondan ayırmadığım gözlerimi buldu. Bir tepki bekledim fakat hiçbir şey yapmadı hatta artık sıkıldığını hissettim.
Aramızdaki mesafeyi birkaç adıma indirdim birkaç saniyede. "Merhaba." sadece başını sallamakla yetindi, normal bir insana göre fazla sakindi, kendine göre ise sanki ölü gibiydi çünkü kendine has tepkilerini fazlasıyla gösterirdi. Gözleri baştan aşağı üzerimde gezindi.
"Beni görmekten sıkılmış gibi bakıyorsun ama merak etme uzatmayacağım." sanki ses yapsın diye açılmış televizyon gibiydim onun için, yarım kulak dinliyordu. Sigarasını dudaklarının arasına götürdü yeniden. "Bunu vermeye geldim." elimdeki karton poşeti uzattım fakat bırakın almayı gözleri değmemişti bile bende yanına indirdim.
"Ne olduğunu ikimizde biliyoruz, yapamadığımızı hatta hiç bir şey yapamadık." yemin ederimki kalbim sızlıyordu, dokunmaya bile kıyamazdım yüzüne o kadar çok seviyordum. "Eğer kalbini kırdıysam üzgünüm sen benimkini hiç kırmadın." paramparça etmişti artık kanayacak tarafı kalmamıştı. "Denk geldikçe konuşuruz belki arada." sesini duymazsam delirecek gibi oluyorum çünkü bazı zamanlar.
Bir karşılık bekledim ama benimle ilgilenmiyordu bile. Gerçekten de onun umurunda bile değildi, sadakatte sevgide aşkta benim tarafımda vardı sadece. Aslında ikimiz için de değişen bir şey olmayacaktı o hayatına devam edecekti, ben onu sevmeye, sadece ayrılmış olacaktık.
"Kendine iyi bak, her şeye rağmen güzel iki aydı." hayatımın hiçbir döneminde daha fazla yıkıldığımı hatırlamıyordum. Karşılığında bir tepki bile alamadığımda beni dinlemediğini düşünmüştüm fakat bu imkansız gibi bir şeydi.
Yanlış adam böyle bir şeydi demek ki. Ya da Tuvan böyleydi.
Tek kelime daha etmedim sadece yönümü çevirdim, gelmiştim ve gidecektim. "Bu kadardı." Tuvan'ın yüksek sesi ve ardından gelen gülüşü beni olduğum yerde tuttu. Fakat kesinlikle bu normal bir gülüş değildi. "Bizim her şeyimiz bu kadardı." yüksek sesiyle bağırdığında istemsizce ona döndüm.
"Şimdi sen bitirdin yani bu ilişkiyi," ona getirdiğim karton poşeti aldı sinirlice. "Aslında olmayan ilişkiyi." acı bir tebessüm belirdi yüzünde. Poşeti yırttı, içindeki saten kutuyu da aynı sinirle açtı. Ben ne yapacağını kestiremezken duraksamadan ya da tereddüt etmeden içindeki pırlanta kolyeyi çıkartıp iki parçaya ayırdı ve havuza doğru fırlattı. "Bir defa olsun taktın mı ki onu, şimdi geri veriyorsun?" bütün öfkesiyle bağırdığında bu halinden nefret ettim.
"Gir içeriye." evinin cam bahçe kapısını işaret etti. "Benim konuşacaklarım bitmedi." sertçe bir soluk aldı. "Bitene kadar dinleyeceksin, günlerce sürse bile dinleyeceksin." ben öylece donmuş bu gözü dönmüş halinden korkmamaya çalışırken aramızdaki mesafeyi kapattı. "İki ay boyunca işleri daha da kötü bir hale sokmak dışında hiçbir şey yapmadın." bu defa bağırmadı fakat o kadar içinden konuştu ki kalbim kaldıramadı bu defa o kelimeleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocukların Yara İzleri +18 | Yarı Texting
Teen FictionTuvan: Eğer deliğinde dudakların kadar tatlıysa seninle nasıl başa çıkabileceğimi. Tuvan: Haddiden fazla hoşuma gitmeye başlıyorsun çünkü. Gökyüzü: bunu beklemiyordum Tuvan: Bana gelsene. Gökyüzü: hayır Tuvan: Halâ aynı. Tuvan: Bu defa bahanen ne? G...