Birkaç saniye duraksayıp halâ sırtı dönükken konuştu: "Telefonlarımı mı dinliyorsun?" birkaç adım atıp yaklaştım arkasından, askıda dizilmiş gömleklerini karıştırıyordu. Müthiş bir şekilde dağınık olan evine rağmen yatak odasının düzenli olmasından sonra dolabınında oldukça düzenli görünmesi ikinci defa şaşırttı beni. Gömlekleri bile ütülü görünüyordu.
"Dikkatimi çekemez mi konuşman?" çekinmeden yanıtladım. "Çekebilir." birkaç askıyı sol tarafa doğru çekti. "İyi, şimdi soruma cevap ver." tamamen tercih ederek kullandığım kelimelerdi, keskin sesimle de karışınca beklemiyor olacakki bana döndü. "Ne dedin, ne dedin?" üzerime doğru adımlarken sert bir ifadesi olmadığını anlayabildim, birbirimize karşı sert değildik, şu an için.
"Cevap ver," duraksadım, özellikle vurgulamıştım. "Dedim." aramızda neredeyse hiç mesafe kalmadığında son adımı ben attım ve bedenlerimiz çarpıştı. Gözleri birbirine değen göğsümüze kaydı, benimki daha aşağıdaydı. "Ateşli hatun severim." dudakları arsız bir ifadeyle kıvrıldı erkeksi sesiyle konuşurken.
"Ama yanlış zamanlama." ne dediğini anlamazken dudaklarımın üzerini anlık sertçe öptü ve geri çekilip dolabına yöneldi. "Birkaç kadeh alkol istedim başka bir şey değil." koyu yeşil bir gömleği askıdan çıkartıp omuzuna doğru atarken konuştu. "İnanmamı bekliyor musun?" diye misilleme yaptım. Kim öyle konuştuğu bir adamdan içki isterdiki. Ya da basitçe marketten ya da tekelden alabileceği bir şeyi neden isterdi?
"Satışı yasak olan türlerden." diye konuştu mavi bir kotuda omzuna gömleğinin üzerine koyarken. "Yasak olan bir şeyi neden içiyorsun?" siyah bir boxer alıp omuzundaki kıyafetleri de eline aldı ve bana döndü. "Kafası fena oluyor biliyor musun?" dudaklarındaki gülümsemeyle yarı alaylı bir biçimde konuştu.
"Tuvan! Ciddi bir şey sordum." odasındaki banyoya yönelirken arkasından hareketlendim. "Ben de cevap verdim." banyosunun kapısını açıp içeriye girdiğinde kapıya kadar gittim. "Benimle banyoya mı gireceksin kızım?" konu değişsede ona karşı olan keskin tavrım devam ediyordu. "Girerim." diye konuştum doğaçlama bir şekilde.
"Niyetini baştan söylesene, gir." kapıyı iyice açarken yüzündeki keyifli ifadeyi net bir biçimde gördüm. Anlık bir duraksama yaşadım. "Sadece, bilmiyorum, başına bir şey gelmesin tamam mı?" bir adım geriledim uysal bir şekilde. "Vay amına koyayım," konuşması ufak gülümsemesiyle kesildi. "Minik ev kedisi ormanın kralını korumaya çalışıyormuş." sesinde kesinlikle bir küçümse yoktu. Aksine hoşuna gidiyormuş gibi bir hali vardı.
"Korurum." dedim meydan okurcasına, beni küçümseyerek konuşsa ancak bu kadar büyük bir şekilde karşılık verirdim. Kimin ne olduğu umurumda değildi sevdiklerim söz konusu olduğunda her şeyi yapardım.
♪♪♪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocukların Yara İzleri +18 | Yarı Texting
Teen FictionTuvan: Eğer deliğinde dudakların kadar tatlıysa seninle nasıl başa çıkabileceğimi. Tuvan: Haddiden fazla hoşuma gitmeye başlıyorsun çünkü. Gökyüzü: bunu beklemiyordum Tuvan: Bana gelsene. Gökyüzü: hayır Tuvan: Halâ aynı. Tuvan: Bu defa bahanen ne? G...