Bedenimi sıkıca saran kollara götürdüm güçsüz hissettiğim parmaklarımı. Beni sıkı sıkıya saran o kütleden kurtarmak istedim bedenimi fakat rahatsızca uğraştım sadece. Kurtarmaya çalıştığım bedenim sadece kendine gelmeye başladı yavaşça. Kirpiklerim aralandı usulca ve nerede olduğumu anlamlandırmaya çalıştım.
Kalbimden ılık ılık akan bir duygu seli hissettim gördüğüm manzara karşısında. Tuvan'ın sağ pazusunun üzerine başımı koymuş bir pozisyondaydım diğer kolunu belime sımsıkı sarmış sırtüstü yattığım için eli kalçamın altında kalmıştı. Bu durum sadece gülümsememe sebep olurken göğsüme koyduğu başını hafifçe kıpırdattı.
"Rahat dur." Tuvan'ın belirli belirsiz uykulu sesini işittiğimde derince birkaç soluk aldım. Her şeyin bir tarifi olabirdi fakat içimdeki huzurun yoktu, bu denli basit bir şeyin haddinden fazla huzur verebilmesini sorguluyordum. Bu anın bu kadar tanıdık olması nedendi mesela? Ya da ben üzerime başını koymuş uyuyan adamı neden hiç yadırgamıyordum ve sonsuz bir güven duyuyordum?
Parmaklarımın ucu şakaklarına gitti usulca, uzamış saçları dökülmüştü anlına doğru. Usulca geriye doğru ittim yumuşak tutamları. Beni yoğun bir baskı uygulayacak kadar sımsıkı sardığı kolunu bile hissedemiyordum artık, göğsüme başını koyuşu o kadar hoşuma gitmişti ki. Orası onu taşıyabilecek kadar güçlüydü, sevebilecek kadar cesur, sığdırabilecek kadar büyük ve sonsuz fedakar.
Parmaklarım yüzünün her yanını okşadı usulca, dudaklarına kaydırdım parmaklarımı. "Keşke gözümden kendini görebilseydin." diye konuştum şefkat akan sesimle. "O kadar mükemmel görünüyorsun ki." mükemmel değildi, kimse değildi, Tuvan hiç değildi zaten mükemmel neydi ki? Fakat tüm kusurlarından arınmıştı gözümde.
Baş parmağımı usulca dudaklarında gezdirdim. "Genelde öyle görünürüm." Tuvan'ın uykulu sesi ikinci defa kulaklarıma çarparken durumu anlamaya çalıştım. "Uykunda mı sayıklıyorsun sen?" parmaklarımın değdiği dudaklarının kıvrıldığını hissettim. "Aynen amına koyayım, uyurken kendimi övmeye bayılırım."
"Uyumuyor musun?" bedenimi gereğinden fazla sıkmasını uyuyor olmasına bağlamıştım. "Bu saatte uyunur mu?" sesi halâ uykulu geliyordu. "Saat kaç?" birden sormuştum çünkü dersim vardı sabah erkenden. "Yediye geliyor." tam da uyunacak saatti. "Neden uyuyor gibi davranıyorsun?" parmaklarım yeniden koluna gitti. "Ve neden beni bu kadar sıkıyorsun?" kolunu gevşetmeye çalışırken konuşmakta zorlanmıştım.
"Keyfim." tek kelimelik cevabına derince bir soluk aldım. "Çok sıkıyorsun ama, rahatsız edecek derecede." diye konuştum. "Sıkmayınca da ben rahatsız oluyordum." başını iyice göğsüme yerleştirdi. "Amına koyduğum destekli sütyenini sikeceğim, rahatsız ediyor." uykulu sesi açılmaya başladığında rahat bir pozisyon bulmak için yeniden kıpırdandı göğsümde.
"Beni kollarının arasına hapseden adam ona da bir çare bulurdu herhalde." ironik sesimle konuştuğumda en azından kolunu gevşetmesini bekliyordum. "Uyuyor olmasaydın parçalardım." basit bir şeymiş gibi konuştu. "Çekinmeseydin, sonuçta senin rahatın her şeyden önemli." yeniden ironiyle konuştuğumda kalçamdaki eli tişörtümün eteklerine gitti. "Doğru."
Eli tişörtümün altına girdiğinde ve anında iç çamaşırımı bulduğunda yattığım yerden doğruldum hızla. "Tuvan." ciddi durmaya çalışırken kahkahalarıma engel olamadım. "Ne var?" beni taklit etti sesini incelterek. "Ne yapıyorsun?" hiç ciddi kalamamıştım. "Sakin ol amına koyayım memelerine bir şey yapacağım yok." yattığı yerden gözleriyle kollarımı işaret etti. O anda fark ettim ki göğsüme kollarımı siper etmiştim.
"Neden sıkıştırıyorsun beni?" kollarımı indirirken konuştum. "Sürtünüyorsun." rahatça kullandığı kelimeyle gözlerim hayretle açıldı. Hayatımda bir defa bile yapmadığım bir şeyi nasıl yapacaktım ki? "Normal sürtünmek mi?" gözlerini sanki bir aptal olup olmadığımı anlamak için üzerimde gezdirdi. "Anormalide mi var?"
"Sürtünmek?" avuçlarından destek alıp doğruldu. "Bildiğin sürtünmek amına koyayım." dedi. "Kendini bana sürtüyorsun, nasıl olduğunuda mı anlatayım?" duraksadı. "Onunla da kalsan iyi." dışından etmese bile içinden ettiği küfürleri hissettim çünkü kullandığı kelimeler bile küfür etkisi yaratmıştı. "Özür dilerim." yüzüne bakamamıştım hatta şu an görmek istediğim en son kişiyle aynı yataktaydım.
Usulca geriye doğru gidip yataktan inmeye çalışırken Tuvan bileğimi kavrayıp çektiği için yatağın üzerinde yüzüstü düşmeme sebep oldu. "Neden utanıyorsun?" sesindeki keyifli tını bir parça olsun cesaret veriyordu. "Utanmamalı mıyım?" halâ yüzüne bakamamıştım. "Bedeninin her noktasını ezbere bilecek her hareketini öğrenecek bir adamdan utanmamalısın." oldukça ciddiyetle konuştuğunda gözlerimi yüzüne kaldırdım. Bedenimin her noktası mı?
"Yine de utandım, neden yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok." gözlerimi üzerinden çekip başımı yatağa gömmüştüm. "Kadınlık içgüdüsünden kaynaklanıyor. Arkana yattığımı hisseder hissetmez kendini bana bastırdın." sanki yeterince utanmıyormuşum gibi bir de konuşuyordu. "Bir kadınlık içgüdüm olduğunun farkındayım." konuyu kapatmak ister gibi sertçe konuştum.
"Erkeklik içgüdümü görmezden geldiğim için şanslısın o halde." anında yanıtladığında refleksif olarak mırıldandım. "Erkeklik içgüdün mü?" sesli bir kahkaha işittim. "Şortunu indirip," duraksadı. "Ya da indirmeyi siktir et kenara çekilir." devam etti. "Şortunu kenara çekip kendimi tek seferde sonuna kadar içine gömmemi söyleyen erkeklik içgüdüm." Tek seferde.
Birkaç dakika boyunca konuşmadan öylece durdum, yataktan kalkmasını beklerken o da öylece oturuyordu en azından yatakta bir hareketlilik hissetmediğim için bu sonuca varmıştım. "Siktir." sesi sertçe çıktı. "İddiayı bana kazandırma yoksa kafanı çıkartamayacaksın gömdüğün yerden."
"Üzerime gelme." sızlanarak, sitemle konuştum. Olduğum pozisyonu ve geçen konuşmalardan hem hoşlanmıştım hem de utanmıştım. Aslında Tuvan'dan hoşlanmıştım, Tuvan'la bu halde olmaktan da hoşlanmıştım. "Regl olduğun için mi böyle davranıyorsun?"
"Nasıl?" anında sormuştum çünkü regl olmamıştım sadece olmak üzereydim ve davranışlarıma bir etkisi falan da yoktu. "Tutarsız." gözlerimi anında kaldırdım. "Öyle mi davranıyorum gerçekten?" dudaklarındaki tebessümü yakaladım. "Beden dilinle tutarsız davranıyorsun." anlamsızca baktım söylediklerinden sonra.
"Eğer kadınları biraz tanıyorsam," duraksadı, kesinlikle iyi tanıyordu yoksa sanmıyordum ki onu isteyen bu kadar kız olsun. "Fazla ateşli bir hatunsun. Erkeklerin doyuramamaktan çekineceği türden. Böyle utanacak bir şey değil." ciddiyetle konuştuğunda göz bebeklerimin irileştiğine emindim çünkü öyle olduğumu düşünmüyordum.
Yüzümde gezindirdiği bakışlarla gülümsemesi genişledi. "Benim doyuramayacağımı düşünmüyorsun değil mi?" sanki bir sır verir gibi fısıldadığında kasıklarıma saplanan sızıyı hissettim. Sahiden de iyi olmayacaktı sonrası.
Kısacık sessizlikten sonra odanın içini dolduran tanıdık ritimle ikimizde birbirimize baktık, 'Bella Ciao' çalıyordu. Tuvan uzanıp çalan telefonunu alırken ben de ondan uzaklaşmıştım. "Ne var?" telefonu açar açmaz sert sesiyle konuşmasını garipsemiştim. Yataktan inerken derince birkaç soluk alıp kendime gelmeye çalıştım. "Berat abiyle halledeceğiz." ne ile ilgili konuştuğunu merak etmiştim. "Direkt Berat abiyle." ne var dercesine gözlerime baktığında omuz silkip kapıya yöneldim.
"Amına koduğumun yavşağı evin önünden geçersen polise ihbar ederim." kapıyı yavaşça açtım, bilerek ağırdan alıyordum. "O kadar para sayıyorum lan bir zahmet kafası kıyak olsun." öylece duruyordum kapının önünde. "Esrarkeşliğim eksik olsun." birkaç saniye sonra daha sert bir şekilde konuştu. "İstemiyorum amına koyayım, kafası güzelse götüne sok."
"Kapat lan bozma asabımı." telefonu kapattığında göz göze geldik. İçimi tanıdık bir his kapladı, tanıdık ve sevmediğim bir his. Bakışlarını birkaç saniye sonra çekip o da yataktan indi. Kıyafet dolabına yönelirken anında içimi kemiren soru döküldü dudaklarımdan. "Telefon ne içindi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocukların Yara İzleri +18 | Yarı Texting
Teen FictionTuvan: Eğer deliğinde dudakların kadar tatlıysa seninle nasıl başa çıkabileceğimi. Tuvan: Haddiden fazla hoşuma gitmeye başlıyorsun çünkü. Gökyüzü: bunu beklemiyordum Tuvan: Bana gelsene. Gökyüzü: hayır Tuvan: Halâ aynı. Tuvan: Bu defa bahanen ne? G...