Etrafıma göz gezdirdiğimde denk geldiğim her insanın farklı bir noktaya odaklandığını bir defa gördüm fakat bana bakıyorlarmış hissini aşamıyordum. "Çek bacağını, çek." Tuvan başımda tamda taviz vermeyecek bir ifadeyle konuştuğunda sağ dizimi iyice çektim. "Şimdi diğeri." sağ bacağımı serbest bıraktım ve diğer dizimi kendime doğru çektim.
"Tamam," bacağımı öne doğru uzatıp oturduğum yerde kalmaya devam ettim, yorulmuştum. "Bitti mi?" tam önümde dikilen adama bakmadan konuştum. "Ağlayacaksan oynamayalım." sesi keyifle çıktığında ters bir bakış attım. "Ne bileyim bugün kaza yaptım belki kısa keseriz." yüzüne baktım vereceği cevabı kestirebilmek için. "Bu sette arabama gelsin," yüzünde keyifli bir ifade belirirken eliyle kalk işareti yaptı. "Plank duruşu."
"Arabanın intikamını böyle mi alacaksın?" derince bir soluk alıp dirseklerimi yere koyarken alayla konuştum. Aslında bu konuyu benim açmam gerekiyordu. Arabayı ben çarpmıştım, tamir edilmesi gerekiyordu, Tuvan'ın yaptığı telefon görüşmelerinden anladığım kadarıyla yaptırmak yerine yeni araba alması daha mantıklıydı çünkü yedek parçasının yurt dışından geleceğinden, masrafından falan bol bol bahsetmişlerdi.
Kendimi Emir'in arabasını çarpan Feriha'nın abisi gibi hissediyordum, Tuvan için küçük ama benim için büyük miktar bir masraf çıkacaktı ve arabayı çarpan kişi olarak ben ödeyecektim. Arabanın sigortası var mı, kaskosu var mı, kasko ne gibi şeyleri araştırmam gerekiyordu ya da Tuvan'a sormam. En azından mahkemelik olmayacağımızı düşünüyordum.
Tuvan'ın kalçama değen eliyle irkilerek ona döndüm. "Vücudun tek çizgi olsun." dedi elini bastırırken. Pozisyonumu düzeltmeye çalışırken beni daha fazla taşıyamayan kollarımı hissederek kendimi bıraktım. Nefes nefeseydim, sahiden bir pozisyonda durmak nasıl bu kadar zor olabiliyordu. Aslında durabilmem için önce doğru pozisyonu alabilmem gerekiyordu.
"Bekleme, pozisyon al." Tuvan tek dizini yere koymuş keskince konuşurken ona döndüm. "Popoma bastırmadan önce gayet güzel duruyordum." dedim sinirli olduğumu belli ederek. Dirseklerimden destek alıp pozisyon almaya çalıştım yeniden. Eli yeniden kalçama gitti. "Domalmıyorsun amına koyayım indir şu götünü." baskı uyguladığında sinirle ona döndüm. "Bu kadar iniyor işte."
Yanlış durmuyordum aslında sadece Tuvan denen hastalıklı adam mükemmel bir şekilde yapmamı bekliyordu. "Bastırma." bütün gücümü toplamış pozisyonda durmaya çalışırken konuştum. "Götünü indirip vücudun tek çizgi olmadığı sürece saymıyorum." iyice bastırdı ve daha fazla dayanamayıp kendimi yeniden bıraktım.
"Bunu geçelim." sinirle konuştum doğrulmaya çalışırken. Daha fazla devam edersek kavga çıkartacaktım. "Hayır, yapacaksın." bu defa doğrulmamı engelledi. Yüzüstü yerde yatarken kollarımı birleştirdim ve başımı kollarımın arasına gömdüm. "Ağlayacağım artık, iki gün öncede böyle yapıyordum ve oluyordu." diye konuştum. "İki gün önce de böyle yanlış yapıyordun."
"Yanlış yapıyorsun dememiştin o zaman." sol tarafıma döndüm konuşurken. "Bugün en doğru şekilde yaptırasım geldi." benim aksime sinirden eser yoktu halinde. "Pozisyon al." derince bir soluk aldım. "Bilerek yapıyorsun." yeniden dirseklerimden güç alarak kalktım. "Bilerek yapıyorum." dudakları kıvrılırken kalçamın sağ tarafına doğru acısını hissedeceğim bir şekilde vurdu ve acıttığı etimi avuçladı sertçe.
"Ne yapıyorsun?" kısık çıkartmaya çalıştığım sesimle hızlaca yüzümü ona döndüm. "Doğru pozisyon aldırmaya uğraşıyorum." normal bir şekilde yanıtladı. Bedenim yeniden kendini yere bırakırken etim parmaklarının arasından kurtulmuştu fakat net bir biçimde sızlıyordu. "Ha, ben de elliyorsun falan sanmıştım." sabırsız sesimdeki ironik tını hissedilmeyecek gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocukların Yara İzleri +18 | Yarı Texting
Novela JuvenilTuvan: Eğer deliğinde dudakların kadar tatlıysa seninle nasıl başa çıkabileceğimi. Tuvan: Haddiden fazla hoşuma gitmeye başlıyorsun çünkü. Gökyüzü: bunu beklemiyordum Tuvan: Bana gelsene. Gökyüzü: hayır Tuvan: Halâ aynı. Tuvan: Bu defa bahanen ne? G...