Aynadan kendime bakarken gözlerim doldu. Aynıydı. Gözlerindeki o bakış, sakalları bile aynıydı, saçları da.
Makyajımı tazeletip çıktım. Çok kötü olmuştum. Onu burada görmeyi beklemiyordum.
Aynı masaya geçip içki aldım. Gerginlikle yudumladım. O sırada bana doğru yürüyen Eren'i gördüm. Vücudum kasılırken sakin olup içkiden bir yudum aldım.
"Merhaba Leyla." Yüzüne bakmadan baş selamı verdim.
"Konuşmayacak mısın?"
"Hayır. Ve yalnız kalmak istiyorum." Gülümsedi.
"Konuşmak istiyorum."
"Ne hakkında?"
"Geçmiş." Ona doğru baktım. Ciddi görünüyordu.
"Zaman geçti."
"Bade ile ayrıldık. Sen beni rezil ettikten sonra."
"Beni ilgilendirmez. Beni aldattın ve ben bunun altında kalamam." Garsondan içki alıp içti.
"Leyla, ben seni ha-" Diyeceği şeyleri dinlemeden hemen Güzin hanımın yanına geldim. Çünkü büyük ihtimal hala beni sevdiğini söyleyecekti.
"Güzin hanım ben gidiyorum."
"Canım biraz daha kalsaydın."
"Yok zaten yorgunum. Teşekkürler."
"Peki sen bilirsin." Deyip sarıldı. Sarılırsın karşılık verdim. Ardında iyi akşamlar deyip uzaklaştım.
Arabama bindiğimde gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Beni bir hiç gibi harcadıkları sonra hala benimle konuşabiliyordu. Peki ben neden sürekli aldatlıyordum? Bunun nedenini gerçekten merak ediyordum. Miraç beni büyük ihtimal aldatıyordu. Eren beni aldattı. Nerede hata yapıyordum?
Daha fazla araba süremiyeceğimi anladığımda kenara çekip kafamı direksiyona yasladım.
Yarım saat kadar yolun kenarında şekilde durup kafamı dinledim.
Daha sonra ise yoluma devam ettim.
Eve varınca arabadan indim. Topuklularımı elime alıp eve girdim. Ayaklarım şişmişti.
Kapıyı iteledim. Arkamdan örtüp iyice kitledim. Daha sonra yorgun adımlarla odama çıktım. Hiç bir şey düşünmek istemiyordum. O yüzden uyku hapı alıp yatağa girdim. Ben daha düşüncelere dalmadan uykuya daldım.
Gözüm açılırken, etrafa baktım. Güneş çoktan doğmuştu. Masanın üstündeki saate baktım. Saat 11 olmuştu. İşe çoktan geç kalmıştım. Uyuşuk adımlarla banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım. Ardından kahvaltı için aşağıya indim. Kendime bir nesfit hazırlayıp, masaya oturdum. Sessiz bir şekilde onu yedikten sonra makineye koyup banyoya girdim. Başım felaket derecede ağrıyordu.
Yüzüme gelen sular ile rahatlıyordum. Gözlerimi kapatıp yere çöktüm. Ayaklarımı kendime çekip kollarımı dizlerimin etrafına sardım. Sırtıma sert bir şekilde vuran sular, sanki onların bana sapladıkları bıçaklardı. Canım acıyordu. Kalbim sanıyordu ve ben artık dayanamıyordum.
1 saat kadar banyoda oyalandiktan sonra kalktım. Bana yılmak yakışmazdı. O aldatırken beni düşünmediyse ben de düşünmeyecektim.
Giyinme odasına girip kıyafetlerimi giyindim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
