22: sen ve ben

338 54 3
                                    


"Ateşi düşüyor."

Changbin elindeki ateş ölçerle yerdeki Rosie'nin yanından kalkarken genişçe gülümsüyordu. Küçük kızın eline önündeki oyuncaklardan birini verip yanından ayrılmış, ilerideki yemek masasında birkaç kağıt ve fatura ile ilgilenen Felix'i bulmuştu bakışları. Masanın yanına varıp ellerinden birini ona doğru eğilmek için yasladığında Rosie'nin ateşinin düşüyor olmasına bile tepki vermeyen Felix'i süzdü bir süre. Pek keyfi yok gibi görünüyordu.

"Giyecekler, günlük bakım, aylık yemek faturası.. ve şimdiden 1200 küsürlük bir fatura oldu. Arabaya da bir şey olursa ikimizden birinin böğreğini satması gerekecek."

Felix elindekileri sıkıntılı bir nefesi vererek masaya bıraktığında tamamen aynı ifadeyle yerinden kalkıp mutfak tezgâhına doğru ilerledi. Changbin morali bozuk genci takip ederken aklında durumu düzeltebilecek birkaç cümleyi toparlamaya çalışıyordu.

"Çocuk bakmak pahalıdır Lix, bunu konuşmuştuk."

"Çocuk bakmak ve dükkân genişletmek daha pahalı."

Felix'in bir süredir planı üzerinde çalıştığı restoran fikri için dükkânını genişletmesi gerekiyordu. Bu yüzden tadilat için çeşitli şirketlerle görüşerek geçirdiği günler oldukça yoğun oluyordu normal olarak. Bir de Rosie gibi bir sorumluluğu varken hem stresten uzak durup hem de dinlenecek vakit bulmak imkânsıza epey yakındı onun için.

"Çiçekleri nereden aldın?"

Changbin konuyu değiştirmek için ada tezgâhın üzerindeki koca vazoyu işaret ederken Felix kendine bir bardak su doldurmuş, söz konusu çiçeklerden birinin yaprağını okşarken dalgınca cevaplamıştı Changbin'i.

"Sabah Hyunjin yolladı. Daha onu aramadım bile."

Changbin'in yüzündeki ifade şaşkınlık ve garip bir hayal kırıklığıyla değişirken Felix bardağından bir yudum alarak devam etti karşısından bir karşılık almadığı hâlde.

"Nasıl arayayım ki? Ben bir felaketim. İkinci randevuya bu şekilde gidemem."

Felix burukça gülümserken bu defa yüzü iyice düşen Changbin olmuştu. Yanından geçip pencerenin önündeki koltuklardan birine oturan bedeni takip etmeden önce gergince ensesini ovdu.

"Parayı dert etme, sorun yok."

"Johnny'i arayacağım ve duvarı geri örmelerini isteyeceğim. Belki birkaç yıl sonra bunu tekrar denerim."

"Yani tadilatı iptal mi ediyorsun?"

"İnşaat faturasını karşılayamam. Restoran yerine dükkânım olsun, sorun değil. Her şey yolunda."

Felix arkasını yaslanıp söylediklerine tamamen tezat bir ifadeyle dışarıyı izlemeye başladığında Changbin karşısına oturup incelemeye başladı yüzünü. Chan ve Seungmin'in gelirleri ve hayat standartları onlarınkinden çok daha yüksekti ve dolayısıyla şu an her şeyi karşılamakta oldukça zorlanıyorlardı. Zaman zaman kendilerini devreye soksalar bile yeterli gelmediği yerler olduğu gibi kendi rutinlerinden de tamamen ödün vermişlerdi artık.

"Sana para verebilirim."

Felix'in bakışları karşısına oturup ılımlı bir ifadeyle kendisine bakan Changbin'i bulduğunda buruk bir şekilde gülümsedi.

"Birikmiş param var."

"Hayır, bunu kabul edemem Bin. Senin paranı alamam."

"Ama almanı istiyorum. Rosie'yi birlikte büyütüyoruz, bu evle birlikte ilgileniyoruz. Bu da bunun bir parçası."

Changbin'i kendine karşı ilk kez bu kadar sıcak gören Felix dikkatle gözlerinin içine bakmaya devam ederken verecek bir cevap arayıp durdu kafasının içinde. Fakat Changbin ondan önce tekrar konuşmuştu.

"Birilerinin sana yardım etmesi başarısız olduğun anlamına gelmiyor Felix. Yalnız olmadığın anlamına geliyor."

Felix'in hafifçe kıvrılan dudaklarına içleri gülen gözleri eşlik ederken Changbin öne doğru eğilip dirseklerini dizlerine yasladı. Tüm içtenliğiyle kurduğu cümlelerin samimiyetini yansıtmak istiyordu karşısındakine. Ve başarılı da olmuştu ki, Felix'in bir anda az önceki durgun ifadesinden eser kalmamış gibi yaslandığı yerden kalkmasına şahitlik etti.

"Tamam ama hediye olarak olmaz. Bunu bir yatırım olarak alacağım."

"Tamam? Fraiche'e yatırımcı oluyorum!"

Felix'inki gibi bir heyecanla ellerini iki yana açan Changbin gülümsediğinde karşısında söylediğini aksan açısından gülerek düzelten bir Felix beklememişti açıkçası.

"Fraich'e yatırımcı oluyorsun."

"Fraich, evet, üzgünüm."

Changbin gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp başını sallarken Felix bunu görmezden gelip oturduğu yerde Changbin gibi öne eğildi.

"Gelirden %2 kâr alırsın."

"%3"

"Hayır, iki."

Changbin gözlerini kısarak itiraz etme sırasını beklerken Felix bu konunun üzerini farklı bir konuyla kapatmıştı anında.

"Ayrıca, yemek ve şarapta indirim!"

"İndirim mi?"

"%10"

"%15 istiyorum."

"%10" Felix hiçbir şey duymamış gibi kendi seçeneğini tekrarlarken Changbin'in kısılan gözlerine karşılık başını hafifçe yana eğdi.

"Bu harika bir indirim."

Felix'in kendi bildiğini okuma çabasını küçük bir iç çekişle boş veren Changbin aklındaki daha iyi bir seçeneği sundu karşısında gülümseyen bedene.

"Bir de akşam yemeği."

"Anlaştık!" Felix heyecanla yerinden zıplarken Changbin de zafer dolu bir gülümsemeyle kalktı yerinden. "Harika!"

Changbin Felix'in boynuna doladığı kollara beline sarılarak karşılık verdiğinde bir anlığına arkasında kalan çiçeklere kaymıştı gözleri. Bunu görmezden gelme kararı aldığında ise çaktırmadan kollarındaki gencin boynuna eğilip güzel kokuyu içine çekti.

"Tanrı'm, çok teşekkür ederim Changbin. Büyük bir iyilik yaptın."

Felix'in güzel gülümsemesi anında karşısındakine de bulaştığında kolları birbirinden ayrılmış, aynı heyecanlı ifadeyle birbirlerinin yüzünde de karşılaşmışlardı. Fakat Changbin Felix'in aksine, daha farklı hislerle takip ediyordu bu güzel heyecanı.

"O hâlde bu akşam yemek benden. Sen ve ben."

Felix Changbin'in yanından ayrılırken kurduğu cümleyle arkasındakini hoş bir gülümsemeyle ve söylediğini zihninde tekrarlamak zorunda bırakarak gitmişti.

"Sen ve ben."

5.45

somehow│changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin