20: flört alışverişi

355 59 3
                                    


"Tanrı'm, demek bu yüzden alışveriş yapmak çok hoşuna gidiyor."

"Ne oldu?"

Changbin Rosie'nin de içinde oturduğu alışveriş arabasını sürerken yanından yürüyen Felix'in imalı cümleleri karşısında sırıtmadan edememişti. Onun gibi kendisi de farkındaydı etraftaki kadınların hatta birkaç erkeğin de alıcı gözle bakıp ona gülümsediğini.

"Milleti burada tavlıyorsun. Sevişmek için Rosie'yi kullanıyorsun."

"Yaptığımız şeyin karşılığını ödemek zorunda, değil mi? Bedavaya ekmek yok, değil mi Rosie Posie?"

Changbin arabanın içinde oturan kızla beşlik çaktığında gülerek yanlarından ayrılan Felix, geldikleri reyondan kahvaltılık sos seçmeye koyulmuştu. Aynı zamanda merakını da gizlememişti tabii.

"Görmek istiyorum."

"Neyi?"

"Changbin büyüsünü nasıl kullandığını."

Felix fazlasıyla iddialı göründüğü için şaşırmadan edememişti Changbin. Böyle bir anın yaşanacağını sahiden de beklemiyordu.

"Seni tavlamamı mı istiyorsun? Burada mı?"

"Evet. Şöyle bir tur at ve bana tavladıklarından biriymişim gibi davran."

"Hayır, kes şunu. Seni tavlamaya çalışmayacağım. Eve gitmek istiyorum."

"Tam bir mızıkçısın."

Changbin gülerek raflardaki ürünleri incelemeye başladığında Felix de gülüyordu. Böyle bir şeyi istemesi ne kadar saçmaysa Changbin'in de böyle bir şey yapması saçma olurdu.

"Bunlar hakkında bir şey okumuştum, çocuklar için çok yararlıymış ama ben.. bu nasıl okunuyor? Akai?"

Rafların birinden aldığı sosun üzerinde yazanı Felix'e gösterdiğinde merakla ona bakan Felix doğru okunuşunu bildiği için rahatlıkla yanıtlamıştı onu.

"Asai."

"Asai? Kulağın dillere karşı çok yatkın olmalı."

"Hayır, pek sayılmaz." Aldığı sosları arabaya koyup tamamen Changbin'e döndüğünde sorduğu soruya cevap verirken oldukça ilgiliydi. "Lisede İspanyolca dersi almıştım. Bütün notlarım çok iyiydi aslında."

Cümlelerine devam edecekken bir anda durmuş ve dikkatlice onu dinleyen Changbin'e doğru sırıtmaya başlamıştı. "İyisin. Bunda gerçekten iyisin."

"Gördün mü?"

"Şimdi nasıl tavladığını anladım."

"Felix?"

Changbin yerine bir başkasının sesi duyulduğunda ikisi de o tarafa dönmüş ve seslenenin Hyunjin olduğunu görmüşlerdi. Felix önüne dönüp Changbin'e onu göstererek kısa bir açıklama yaptığında yüz ifadesinin anlamsızca değişmesine engel olamamıştı tabii.

"Bu Hyunjin. Rosie'nin doktoru olan Hyunjin."

"Hyunjin mi? Ona Hyunjin mi diyorsun?"

"Yani, Doktor Hwang, evet."

Felix pot kırışının üstüne utançla kendini düzelttiğinde yanlarına gelen Hyunjin sayesinde o garip atmosferden kurtulmuştu.

"Merhaba Ros!" Önce arabadaki kıza selam veren Hyunjin hemen ardından sıkması için Changbin'e uzatmıştı elini. "Hyunjin."

Changbin uzatılan eli sıkarken kendini gülmeye zorluyordu. "Changbin. Memnun oldum."

"Ben de memnun oldum." Changbin'den sonra Felix'e dönen bakışları sorgulayıcı bir ifade büründüğünde kaşları havalanmıştı Hyunjin'in.

"Bu senin..?"

"Hayır, hayır, hayır!"

"Hayır, biz sadece.."

Felix gibi Changbin de adam akıllı bir cümle kuramadığında Hyunjin gülerek zorlamalarının gereği olmadığını belirtmişti ikisine. "Karmaşık gibi duruyor."

"Rosie'yi birlikte büyütüyoruz."

"Evet!" Sonunda asıl açıklama Changbin'den geldiğinde rahatlamış bir iç çekmişti Felix.

"Felix bana Rosie'nin doktorundan ne kadar hoşlandığını anlatmıştı. Hatta birkaç defa aslında. Ben de çocuklarla aranız iyi diye düşünmüştüm ama şimdi.." Changbin cümlesine işaret parmağıyla ikisini işaret ederek devam ederken Felix'in ölümcül bakışlarıyla karşılaşmıştı.

"Gidebilir misin lütfen?"

"Burada keyfim iyi."

"Bir dakika ver bana. Teşekkürler."

Changbin yapmacık bir şekilde gülümsediğinde içinde Rosie'nin de olduğu arabayı sürüp bir sonraki reyona kadar uzaklaşmıştı. Onları duyabilmeyi umuyordu fakat bu o kadar da mümkün değildi şu an. Yine de gözlerini üzerlerinde gezdirmekten geri durmadı.

"Bazen Rosie bile ondan yetişkin davranıyor."

Felix bir açıklama yapma gereği duyarak Hyunjin'e döndüğünde karşısındakinin gülerek onları izlediğini görmüştü.

"Peki bu iş ikiniz arasında nasıl işliyor? İşleri paylaşıyor musunuz?"

"Evet. Bir takvimimiz var, büyük bir takvim."

"Takvim mi? Peki bu takvimde hiç boş vaktin var mı?"

Changbin Hyunjin'in flörtöz ifadelerini yakaladığında biraz daha yaklaşmak istemişti ama fark edilmemek için yapamamıştı bunu. İzlemeye kaldığı yerden devam edecekti bunun yerine.

"Evet. Pazartesi, çarşamba ve sırayla cuma günleri."

"Peki bu cuma Rosie sende mi?"

"Hayır."

"O hâlde cuma günü saat sekiz nasıl?"

"Harika!"

"Ofis kayıtlarıma numaranı vermiştin, değil mi? Seni ararım."

"Anlaştık."

Saniyeler içinde oluşturduğu randevu Felix'in yüzüne öyle güzel yansımıştı ki, Changbin güller açan yüzüyle ona doğru gelen Felix'e şaşırmadan edememişti.

"Haklıymışsın, burası insanlarla tanışmak için harika bir yer."

1.14

Küçük bir aradan sonra görüşelim. 🤞🏻

somehow│changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin