6.Bölüm

845 64 21
                                    

Erdem'in adını duyduktan sonra bedenime bir sıcaklık girmiş gibi hissettim. Vücudumdan ani bir titreme geçti.

Kendimi hiç olmadığım kadar aciz hissettim. Yardıma muhtaç, kendine bakamayacak biri gibi. Ben böyle biri miydim?

Bana yardım eden biri olmasa kendi ayaklarımın üzerinde duramayacak kadar mı güçsüzdüm?

Belki vücudumdaki yaralar, morluklar geçerdi ama zihnimin içindeki iğrenç anıları nasıl unutacaktım? Daha kaç kez hafızamı kaybetmek için dua edecektim?

Kendimden, bedenimden tiksinmek neden bu kadar ağır bir duyguydu?

İstemiyordum.

Ne biriyle iletişim kurmak ne de bu evde kalmak istemiyordum. Birilerinin yardımına muhtaç değildim ben.

Ayağa kalktım ve dış kapıya adımladım. Kapıyı açtığımda karşımda Erdem vardı.

Hayırdır anlamında kaş göz yaptı. Yanından geçip gitmek istedim ama ayaklarımda güç yok gibiydi. Öylece durdum. Ne adım atabildim ne de kımıldayabildim.

Derin arkamda belirdiğinde dönüp ona baktım. Erdem'i içeri alıp beni salona geçirdi. İtiraz edecek enerjiyi kendimde bulamadım.

Erdem, Derin'e benim için kıyafet getirmesini, ardından gidebileceğini söyledi. Kıyafetler geldikten bir dakika kadar sonra dış kapının kapanma sesi duyuldu.

Erdem ve ben dışında evde kimse yoktu.

Yanıma gelip üstümü değiştirmek için izin istedi. Usulca kafamı salladım. Tişörtümün eteklerinden tutup kaldırdı. Gözleri dehşet içinde üst vücudumda dolaşmaya başladı.

Karnımdaki ve göğsümdeki morluklarda, omzumdan başlayıp sırtıma ilerleyen kırbaç izlerinde, kollarımdaki yer yer kesik yer yer mor olan yaralarda...

Yanımdan kalkıp tahmin ettiğim üzere doktoru aradı. Bense hala konuşamıyordum. Dilim tutulmuş gibiydi. Boş boş Erdem'e bakıyordum.

İçimden ne ağlamak geliyordu ne başka bir şey.

Bir süre sonra kapı çaldı ve bulunduğum odaya beyaz önlüklü bir adam girdi.

Yanıma geldiğinde vücudumda gözlerini gezdirdi ve çantasından çeşitli kremler çıkarmaya başladı.

Pantalonumu çıkartmamı ve şort giymemi istedi. Dediğini yapıp rahat bir şort giydim.

Bacağımdaki derin kesiklere pansuman yaptı. "Bu seviyede bayılmaman çok garip bir doktora görünsen iyi olur." dedi.

"Gerek yok, alışkanlık." diye yanıtladığımda bana acır gibi baktı. Kendimi çok küçük hissettim. Ağlayacak seviyeye geldiğimi hissediyordum fakat gözlerim sadece önümdeki adama sert bir şekilde bakmakla yetiniyordu.

Doktor tüm pansumanları hallettikten sonra evden gitti. Erdem beni alıp kendi yatağına taşıyacağını söyledi. Elini belime attığında acıyla inledim. Birinin bana dokunması bile midemi bulandırıyordu doktor da böyle hissetmiştim fakat Erdem yanımdayken ya da bana dokunduğunda böyle bir şeye hiç rastlamadım.

Dikkatli bir şekilde bacaklarımdan ve belimden kavrayıp tüy taşıyormuş gibi odasına taşıdı beni. Yatağa bedenimi usulca bıraktı.

Ben uykuya dalmadan önce son söylediği cümle ise şuydu: "İyi geceler güzelim."

KayraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin