Araştırmaları için görevlilere bilgileri verdikten sonra Karan'ı gönderdim. Bir süre gözüm üzerinde olacaktı.
Çok geçmeden evde yalnız olan Kayra'yı görmek istediğime karar verdim. Not bırakmıştım ama görmemiş olabilirdi sonuçta.
Yarım saatlik bir araba yolculuğundan sonra eve gelip kapıyı açtım. Evdeki tek ses mutfaktan geliyordu. Yavaşça oraya yaklaştım.
Ocağın üzerinde pişen yemekler adımlarımı duraksattı. Kendim yemek yapmazdım. Her gün beslenme programına göre yemekler gelirdi eve.
Kayra mutfakta değildi ama. Yemekler pişerken bir şeylerle oyalanmak istemişti sanırım. Evin içinde çok dolaşmadan kütüphaneye girdiğimde Kayra'yı orada buldum.
Elinde bir kitap, okuma köşesine kurulmuş gelen beni bile duymamıştı.
Kapı pervazında durup onu izlemeye başladım.
Evde olduğundan düzeltmediğini düşündüğüm hafif uzun kumral saçları alnına dökülüyordu.
Dağınık saçlarıyla bile nasıl bu kadar güzel göründüğünü çok sorgulamadan gözlerine indirdim gözlerimi.
Kitaba baktığında hafif aralık gözüken gözlerini göremesem de göz kapakları bile o kadar güzeldi ki...
Sarıya kaçan kirpikleri yanaklarının doğrultusunda duruyor, güzelliğine güzellik katıyordu.
Evin sıcaklığından olduğunu düşündüğüm kızaran pembe yanakları, dudağı ve burnu arasındaki minicik göçüğe kadar çok güzeldi.
Kayra kusursuz bir güzelliğe sahipti.
Onun rahatını bozmadan sessiz adımlarla odama ilerleyip kendi tişörtlerimden birini aldım. Ardından ona hazırlattığım odadan bir eşofman ve kremleri alıp kütüphaneye adımladım yeniden.
Usulca kitabını okumaya devam eden Kayra'ya seslendim.
"Ne okuyorsun?"
İrkilip kitabı elinden düşürdü. Yerden alıp kaldığı sayfayı buldu, ayracını yerleştirip bana döndü.
"İntibah. Namık Kemal'in bir eseri."
Onu başımla onaylayıp "Kremlerini kendin sürebilir misin? Rahatsız olmazsan ben de yardımcı olurum." dedim.
Beni "Sırtıma sen sürsen yeter. Kalan kısımları ben hallederim." şeklinde yanıtladı.
Yanına ulaşıp elimdekileri koltuğa bıraktım. Kayra'nın tişörtünü dikkat ederek çıkarttım ve sırtını bana dönmesini bekledim.
Koltukta yan döndü. Ben de oturup kremi sürmeye başladım.
Soğuk krem tenine ilk değdiğinde bedeninden ufak bir titreme geçti.
Ona dokunuyor olmasaydım bunu algıyamazdım bile.
Parmaklarım kesiklerin üzerinde dolaşırken bir yandan da küfür saydırıyordum.
Dokunmaya korkuyordum ben oysa onlar bedenine ve bunun yanında ruhuna çok ağır hasarlar vermişlerdi.
Kremi sürmem bittikten sonra Kayra ufak bir teşekkür edip tahminimce kütüphaneden çıkmamı bekledi.
Bunu anladığımda "Ben mutfağa geçiyorum, rahat edebilirsin." diyerek
kütüphaneden çıkıp mutfağa geçtim.Güzel kokular burnumu doldururken Kayra'yı beklemeye başladım.
Tahminimce bir on dakika sonra Kayra geldi. Önce yemekleri kontrol edip altlarını kapattı sonra tezgaha yaslanarak bana bakmaya başladı.
"Kendime kalacak yer bulmam için yardım isteyebilir miyim senden?" diye sordu.
Bu soruyla kaşlarım benden bağımsız olarak çatıldı.
"Burada kalabilirsin eğer istemezsen de buraya yakın bir yer ayarlayabilirim." dedim.
"Benim çalıştığım bir kafe var hala atılmadıysam orada çalışmaya devam eder sana kira öderim olur mu?" diye sordu ve ekledi.
"Yani burada kalsam sorun olmaz değil mi?"
Onu onaylayıp "Olmaz hem bence kiraya falan da gerek yok ama için rahat edecekse ona da tamam. Ayrıca kafenin sahibiyle de konuşabilirim istersen?" dedim.
"Hayır ben konuşabilirim yine de teşekkür ederim."
Kafe sahibiyle yine de konuşacaktım.
"Adı ne çalıştığın yerin?"
"Ay ışığı. Beşiktaş'ta bir yer."
"Güzel o zaman işine devam ediyorsun."
"Nasıl yani?"
"Kafe benim."
Şaşkınca baksa da toparlayıp bir şey demeden kafasını salladı.
Eğitiminin ne düzeyde olduğunu bilmediğimden "Kaçıncı sınıfa gidiyorsun veya mezun oldun mu?" diye sordum.
Utançla kafasını eğip "Ortaokuldan sonra o kadın okula göndermedi beni." dedi.
Sinirlendim de belli etmeden "Evden eğitim alman da bir sakınca var mı?" diye sorduğumda kafasını sağa sola salladı.
"İşten vakit kaldıkça çalışırsın o zaman."
"Kütüphaneyi hep kullanabilir miyim acaba?"
"Burası senin de evin. İstediğin gibi kullanabilirsin."
Burası ikimizin evliydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayra
Action~Kayra gibi bir güzelliğe nasıl kıyabilirlerdi ki? Daha doğrusu bir insan bir diğer insana bunu nasıl yapabilirdi? Onun bedenindeki yaraların yanısıra ruhundaki parçalanışı anlayabilmek beni bile mahvetmişti. Kayra bunca şeye nasıl dayanıyordu?