6| Jeongin'i bir alfa mühürlemeden işaretlemiş.

5.6K 485 417
                                    

Sabahın keskin ışıkları göz kapaklarımdan içeri sızıp derin uykumun bölünmesine sebep olurken yavaçşa gerinmiştim yattığım yerde. Geniş bir şekilde yayıla yayıla esneyerek yanda hissettiğim varlığa kollarımı sıkıca dolayıp tek bacağımı da üstüne attığımda ne olduğunu bilmediğim bu şeyi sıkıca sarmış ve bunun getirdiği rahatlıkla gözlerimi bir müddet daha kapalı tutmuştum. Rahattı ve huzur doluydu. 

Gözlerimi yavaşça araladığımda ise sıkıca sardığım bu şeyin Hyunjin hyung olduğunu görmemle dudaklarımda istemsizce bir tebessüm oluşmuştu. Yanımda, kollarımın ve bacaklarımın arasında mışıl mışıl uyurken o kadar masum ve tatlı duruyordu ki, şu anda odaklanabildiğim tek şey sadece bu olmuştu. Yüzümle yüzü arasında yalnızca birkaç santim olduğundan, sakin nefesleri suratıma vuruyor ve beni tatlı bir şekilde gıdıklandırıyordu. Yüzüne düşen uzun sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken hafifçe kıkırdamıştım. Güne böyle başlamak, kesinlikle her şeyden güzeldi.

Ancak dün gecenin kareleri zihnimde canlandığında yüzümdeki tebessüm hızla silinirken vücudundaki tutuşum gevşemiş ve kendimi biraz geri çekmiştim. Hyunjin hyungun üstünde sürtünmem yetmezmiş gibi bir de boşalmıştım ve Tanrım... O kadar utanıyordum ki yerin on kat dibine girsem yetmezdi.

Yattığım yerde doğrulduğumda üstümde giydirilmiş kıyafetlerin olduğunu fark etmiştim. Dün gece buraya çıplak geldiğimden dolayı bunu giydirdiğini anlamak zor değildi, Hyunjin hyung da böyle düşünceli bir insandı işte. Şimdilik bu üstümdekileri çıkartmadan ayaklandığımda sessiz adımlarla çıkmıştım odadan. Mümkün olduğunca onu uyandırmamak, hatta gözüne bile gözükmemek istiyordum. 

Hızla evden çıkıp kendi evime geldiğim gibi kapıyı çaldığımda, çok fazla bekletmeden açılmıştı kapı. İçerden çatılı kaşlarıyla Jisung'un çıkması ise beni ürkütürken yine de hızla içeri girmiştim eve. "Hyunjin'in yanına gittin değil mi seni ahmak?!" Salona doğru giderken peşimden sinirli sinirli söylenerek geliyordu ve onu bu kadar kızdırdığım için kendimden nefret ediyordum. "Sana gitme demiştim, uzak durman gerekiyordu. Ama sen beni hiçbir şekilde dinlemeyip gitmişsin. Seni mühürledi mi ha?!"

"Saçlamalama! Hyunjin hyungun böyle bir şey yapmayacağını biliyorsun!" Koltuklardan birine oturduğumda o da tam karşımda, kollarını göğüs hizasında birbirine dolamış bir vaziyette ayakta dikilerek bir sağa, bir sola gidiyor ve sinirli nefesler alıp veriyordu. 

"Ama o gece seni az daha mühürleyecekti aptal! Bunu nasıl unutabilirsin?!" diye çıkıştığında ise, "O anlık gelişen bir durum olduğu için öyleydi." demiştim ben de bir iç çekerken. Onun aksine biraz daha sakin davranıyordum. "Hyunjin hyungun ne kadar kontrollü bir alfa olduğunu biliyorsun Jisung. Yanınına bilerek gitmediğimi de biliyorsun. Beni mühürlemedi ya da kötü bir şey yapmadı. Sadece biraz masaj ve hepsi bu kadar. Bak şimdi daha iyiyim, görüyor musun?"

Evet, sadece masaj ve hepsi bu kadardı değil mi Jeongin? Pekâlâ, burada belki bir miktar yalan söylemiş olabilirdim ama bence bundan zarar gelmezdi, öyle değil mi? "Emin misin?" diye gözlerimin içine bakarak sorduğunda tekrar, "Eminim Jisung, niye yalan söyleyeyim?" diyerek bıkkınca konuşmuştum. Ne yani, gerçekten o kadar ileri gidebileceğimizi düşünmüyordu değil mi?

Oflayarak yanımdaki boş yere oturdu ve, "Aklım çıkacaktı salak..." diye söylendi kendi kendine. Bütün endişelerini anlasam da bu kadar korkmasını gereksiz bulmuştum. Hayır, en fazla ne olabilirdi ki? Hyunjin hyung ile aramızdaki bağın arkadaşlıktan öteye geçemeyeceğini herkes biliyordu.

"Şimdi nasıl hissediyorsun peki?" Sorduğu soru ile birkaç saniye nasıl olduğuma baktığımda şaşırtıcı bir şekilde çok iyi hissetmem, bu durumu garipsememe neden olmuştu. "Değişik bir şekilde... İyi hissediyorum? Bilmiyorum, galiba kızgınlığım bitti. Bu kadar çabuk olması normal mi?"

No507 | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin