Hayat, bazen hiç beklenmedik bir yerden darbe vurup sizi dehşete düşürebiliyordu.
O andan öncesinde, böyle bir şeyin olacağını asla tahmin etmezken, ne olduğunu anlamadan gerçekleştiğinde ne yapacağınızı şaşırır ve sadece olduğunuz yerde donup kalakalırdınız. Ne diyeceğinizi, ne yapacağınızı bilemiyorsunuzdur bile çünkü hiç yaşamamışsınızdır böyle bir şey. Birisinin sizi dalga konusu edeceğini asla tecrübelememişsinizdir. Çünkü yanınızda sizi her daim koruyan birileri olmuştur.
Hayatın bazı bu şekil acımasız yönleri vardır elbette. Fakat gençliğinizden, yaşınızın küçüklüğünden olsa gerek, pek fazla tatmadığınız bu yöne, beklenmedik bir anda maruz kaldığınızda eliniz kolunuz bağlanır, sadece susmakla yetinirsiniz o an, daha sonra pişman olacağınızı bile bile.
Kısaca, şerefsizdir hayat. Ve bu mutlak şerefsizliği yerine getiren ise, hiç şaşmaz ki insanlardır tabii ki.
Woojin'in dediği söz, kantinin içinde yankılanarak mideme bir ok gibi saplanırken tek yaptığım şey öylece bakakalmaktı suratındaki adi gülüşe. Onun ne kadar pislik birisi olduğunu herkes bilirdi, buna ben de dahildim. Ancak bana daha önce pek bulaştığını görmemiştim. Aslında sadece bana da değil, bizim gruptaki kimseye bulaştığını görmemiştim hiç. Sanırım bunun sebebi, oldukça büyük ve kalabalık bir grup oluşumuzdan kaynaklanıyordu. Bizim dışımızdaki kişilere ise elinden geldiğince şerefsizlikler yapar, herkesi sinir küpünden deli etmeyi başarırdı. Açıkçası şimdi niçin bana saldırdığını anlayamıyordum.
Dediği şey, yani bir omeganın bir alfa tarafından mühürlenmeden işaretlenmesi ise büyük bir olaydı. Bunu şimdiye dek akıl edemesem de, çok geçmişten gelen bilgi kırıntılarım, Woojin'in bağırışlarından sonra açığa çıktığında ancak şimdi fark eder olmuştum. İşaretlenen omega, toplum tarafından hor görülür, aşağılanır ve ayıplanırdı. Mühürlenmek güzel bir şeydi, ancak mühürlenmek ne kadar güzelse, mührün tamamlanmaması bir o kadar felaketti. Bunu daha önceden duymuştum fakat bir alfa olacağıma öyle çok inanmıştım ki, diğer türler hakkında olan bu bilgileri pek önemsememiştim.
Woojin dediğini tekrar edip, "Duydunuz mu beni?! Jeongin'i bir alfa mühürlemeden işaretlemiş!" diye gözümün içine baka baka bağırdığında kantinin içinde an be an yükselen gürültü sesleri kulağıma ilişirken ona korkulu gözlerle bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. "Bunun ne olduğunu biliyor musunuz millet?!" Tekrar bağırdığında bu sefer gözleri kantindekilerin gözlerini bulmuştu. "Jeongin'in gerçekten bu kadar aşağılık olabileceğini kim tahmin edebilirdi ha!"
Dudaklarından çıkan saf kötülük barındıran gülüşler beni daha fazla çıldırtmaktan ve karnımın korku ile kasılmasından başka bir şey yapmazken, tek yaptığım gözlerimi karşımda oturan Chan hyungun gözlerine çıkartmak olmuştu. Bunu güçlükle başarabildiğim için Tanrı'ya binlerce kez şükredeceğimi aklımın bir köşesine koyup yalvaran bakışlar atmıştım karşımdaki çocuğa. "Lütfen..." diyordu bu bakışlar. "Lütfen hyung, ne olursun yardım et..."
Dediğimi anlamış olacak ki kaşları çatılırken hızla dönmüştü kafası Woojin'e doğru. Ne olduğunu anlamadan yerinden hızla kalktığı gibi koşar adımlarla Woojin'e doğru gittiğinde ise göğsüne her iki eliyle vurup ittirdiği gibi arkaya doğru yalpalamasına sebep olurken, "Sen ne dediğinin farkında mısın ha! Asıl aşağılık köpek sensin!" diye bağırmaktan da geri durmuyordu asla. Kantindeki tüm gözlerin bu anlara odaklı olması bile onun asla umrunda olmamıştı. Hızla saldırdığı gibi bir yandan da dilinden düşmeyen küfürlerle arkaya ittirirken Woojin hâlâ salak gibi sırıtıyordu.
Neye sırıtıyordu bu mal?
"Gerçekten çok komiksin Chan..." dedi Woojin gülmeye devam ederken sırtı duvara çarptığında. "Boynundaki izi görmemek için kör olmak gerek. Şimdi kim baksa o izi görür ve onun nasıl biri olduğunu herkes saniyesinde anlar. Bunun çok mu zor olacağını sanıyorsun gerçekten? Hah! Komik çocuk..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No507 | hyunin
FanfictionYang Jeongin, bir alfa olacağından oldukça eminken kendisini çocukluk arkadaşı Alfa Hyunjin'in kucağında sürtünürken bulur. [omegaverse] 040921 & 260722