11| H-hyung...

5.4K 436 508
                                    

"Herkes odasına yerleşsin hadi. İşiniz bitince de aşağı yemeğe gelin."

Felix hyung hepimize ithafen konuştuğunda yanımda getirdiğim çantayla yukarı kata doğru adımlamıştım. Buraya daha önceden geldiğim için nerede ne var hala hatırlıyordum, ki bunda hiçbir eşyanın yerinin değişmemesi de pek tabii etkiliydi. Cidden, tek bir parçanın yerini bile kımıldatmamışlardı, her şey aynıydı.

Ahşap döşemelerden oluşan dağ evinin oldukça sıcak bir havası vardı. İşte buna bayılıyordum. Sizi sıcacık, huzurlu ve güvende hissettiriyordu. Özellikle buraya arkadaş grubunuzla geldiyseniz sizden alası yoktu. Tüm şeyler olabildiğince keyifli bir hal alır, en güzel tatili yaşamanızı sağlardı. Yani Felix hyungun ailesinin böyle bir eve sahip olması her türlü işimize geliyordu.

Jisung ile birlikte daha önce kaldığımız odamıza girer girmez eşyalarımızı yerleştirmeye başlamıştık. Buranın çok büyük bir ev olmasından dolayı bize yetecek kadar oda vardı. Çok kalabalık bir grup oluşumuz bize genelde gittiğimiz yerlerde yer sıkıntısı açtığı için bu konularda genelde zorluk çekerdik. Neyseki içimizde zenginler vardı. Teşekkürler Tanrım... İnsanın zengin kankasının olması gibisi yok!..

Jisung ile ben aynı odada kalırken Felix ile Changbin hyung, Seungmin ile Chan hyung, Minho ile Hyunjin hyung da birlikte kalacaklardı. İkişer ikişer gruplar oluşturmamız, evin temizliği açısından daha kolay olacağını düşündüğümüz için böyle bir şey yapmıştık. Sonuçta Felix hyungun ailesine zorluk çıkarmak istemezdik, öyle değil mi?

Eşyalarımı yerleştirdikten sonra aşağı yemek yemeye inmek için kapıyı açtığımda tam karşımdaki odanın kapısı açılarak içerden bir anda Hyunjin hyung çıkıvermiş ve anında göz göze gelmiştik. Siktir ya! Arabadan indiğimizden beri yüzüne bile bakmayıp anında kaçarak eve girmiştim. Şimdi tam sırasıydı onu görmenin! 

Şu anda yüzümün deli gibi kızardığına adım gibi emindim zira bedenim utançtan ateşler içinde yanıyor ve her yerimden stresten ter çıkıyordu. Herhangi bir şey demeyip ilerlemeye çalışsam da, "Jeongin..." diye seslenmesi buna ne yazık ki engel olmuştu. Harika! Şimdi sıçmıştım işte!

"Bir dakika konuşabilir miyiz, lütfen." diye seslense de onunla konuşmak istemiyordum. "Karnım çok aç hyung. Sonra konuşalım." diyerek anlık bir bahane ürettim. Aklıma başka bir bahane gelmemişti maalesef. "Beş dakikanı alsam ölmezsin değil mi ekmekçik?" dediğinde ise ne yazık ki bu kez bir bahane aklıma gelmemişti. "Pekala..." dedim mecburen. Bir an evvel konuşalım olsun bitsin istiyordum.

Elimden tutarak beni boş bir odaya götürdü. Bir süre bekleyip sözlerini toparlamak amacıyla düşündükten sonra, "Arabada olanlar için üzgünüm." diye başladı sözlerine. Ona mümkün olduğunca bu konuşmada cevap vermemek istiyordum, ağzımdan saçma sapan şeyler kaçırmak şu anda isteyeceğim en son şey olurdu. "Öyle olmasını istemezdim, seni çok utandırdığımın farkındayım." diye devam ettiğinde biraz daha yanıma yaklaşarak tek eliyle belimden kavradı. "Ama Jeongin..." derken ise öteki eli ensemi bulmuş ve ordaki kısa saçlarla oynamaya başladı. "Sen de benden pek farksız değildin hm?"

Son dediği bende ani bir panik etkisi oluştururken, "B-ben..." diye kekelemiştim ne diyeceğimi bilemeden. Dediği doğruydu çünkü! O anda tek etkilenen o değildi, ben de dahildim buna. Ama siktir, bilerek olmamıştı işte! "Bak işte," dedi dudaklarında gülüş yer edinirken. "Sende de oluyor. Çünkü biz erkeğiz ekmekçik. Üstelik ben bir alfayken sen ise bir omegasın. Ne kadar arkadaş olsak da bu doğamızda var güzelim. Yani utanıp benden kaçmana gerek yok. Bunlar normal şeyler."

Doğru diyordu ama yine de utanmaktan vazgeçemiyordum ki. Tekrar ne diyeceğimi bilemeden, "Ben..." diye söylendiğimde, "Bir şey demene gerek yok, sadece benden kaçma yeter." dedi gülümsemesi büyürken. Dememiştim ben de bir şey. O da, "Aferin uslu ekmekçik." diyerek birden bendeki tüm dokunuşlarını kestiği gibi geri çekilmiş ve, "O zaman yemekte görüşürüz." diye söylenerek odada yalnız başıma kalmamı sağlamıştı.

No507 | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin