"Siktir Jisung, yine geç kaldık!"
Yan tarafımda, gözüne yaptığı dağınık makyajı ile uğraşan canım arkadaşımı beklemekten gideceğimiz yere geç kalmıştık, her zamanki gibi... Günlerden pazardı ve bugün kampüsün basketbol sahasında biricik eşimin maçı vardı. Ve ben, uslanmaz bir insan olarak bu maça geç kalmıştım.
"Tamam be, azıcık geç kalıversen öleceksin sanki Jeongin." Göz devirirken bir yandan da far paletinin kapağını dikkatle kapatmış, yerine koymuştu. Sabah benim evime baskın yaptığı yetmezmiş gibi benim makyaj malzemelerime dadanması ona bir tane tokadı geçirme isteğimi körüklüyordu ancak maalesef ki kendimi tutmaktan başka bir şey yapamıyordum.
"Şikayet edeceğim seni Minho hyunga, gözü hep başka alfalarda diye yalanlar atacağım." Kollarımı göğüs hizamda birbirine dolamış, sinirle kaşlarımı çatmıştım. Sabrımı sınıyordu resmen. Hala uslanmaz bakışlarla bana bakıyor, "Gözümün ondan başkasını görmeyeceğini iyi bilir o." şeklinde konuşuyordu. "Çok mu salak sandın sen benim alfamı?"
"Uza hadi uza." Kolundan çekiştirerek zar zor evden çıkarabildiğimde sıkkın bir tonla nefes vermiştim. "Senin eşinin de maçı var ama hiç umursuyor gibi görünmüyorsun valla." Söylenmelerim yol boyunca devam ederken dediğime karşılık kıkırdamıştı. "Maçı siktir et, önemli olan maçtan sonrası güzelim." demiş, koluma girdiği gibi poposunu popoma çarpıtmıştı kıvrak bir edayla.
Ona yalnızca göz devirmekle yetinmiştim. Geçtiğimiz sene, yani liseden mezun olduğumuz o yıldan bahsediyorum, Jisung ile Minho hyung mühürlenmişti. Ve işler işte tam da bu noktada değişmişti çünkü o eski soğuk Jisung koşar adımlarla uzaklaşmış, tamamen yerine arsız birisi gelmişti. Şu anda benim yanımda olduğuna bakmayın, normalde her dakika sevgilisinin dibinden bir saniye olsun ayrılmazdı ve ben tabii haliyle buna deli olurdum. En yakın arkadaşımı burnumun dibinde olmasına rağmen özlüyordum işte.
"Seungmin mesaj atmış, maçın bitmesine yirmi dakika var." Jisung'un kıkırdayarak söylediği cümleyle, "Hepsi senin yüzünden işte gerizekalı." diye çıkışmam bir olurken koluna daha hızlı asılmamla, "Koş koş, Hyunjin hyung beni öldürecek." diye bağırdım. Bu maçta yanında olacağına söz vermiştim ve şimdi bunu tutamazsam işte o zaman boku yerdim.
Uyguladığım baskı sayesinde koşa koşa kampüse varabildiğimizde Tanrı'ya sonunda gelebildiğimiz için şükür cümlelerimi içimden sıralıyordum. Gözüm etrafta gezinirken bana tam karşıdan el sallayan Seungmin hyung ile rahat bir nefes vererek hızla onun yanına doğru adımlamıştım. "Nerede kaldınız siz ya, maç bitti resmen."
Söylenmelerine karşın iç çekerek, "Jisung hanımın süslenmesini bekliyordum." demiştim. Bu kez gözleri hızla Jisung'a kaydığında ona keskin bakışlar atmıştı Seungmin hyung. "Neyse," diyerek geçiştirmeye çalıştığında ise derin bir iç çekmişti. "Chan patlamış mısır almıştı ama siz gelene kadar soğudu tabii."
Elindeki patlamış mısır kutusuna uzanırken gözlerim bir yandan da sahada geziniyordu. Alfamın geniş ve iri bedenini tanımaya çalışırken sonunda onu bulmamın rahatlığıyla derin bir nefes vermiştim. Uzun siyah saçlarını tepeden dağınık bir topuz yapmış, çıkardığı tişörtüyle nefes kesici görünüyordu. Oturduğum yerden dahi terden parlayan vücudunu görebiliyordum.
Ona kendimi hatırlatmak ister gibi kurduma işaret verdiğimde sahada gezinen gözleri nerede olduğumu çoktan bilirmişçesine direkt bana dönmüştü. Nefes nefeseydi ve elinde tuttuğu su şişesinin kapağını açarak bana bakıyordu. Sanırım geç kalmış olduğumdan dolayı sinirlenmişti, bunu hissedebiliyordum. Suyunu içtikten sonra şişeyi kapatarak yerine koyarken kaşları çatık bir vaziyette bana kaş göz işareti yaparak ağzını bir şeyler söylemek istercesine oynatmıştı. Ne dediğini duyamasam da onun bu sinirli halinden dolayı alt dudağımı ısırmadan edememiştim. İtiraf etmeliydim, terliyken ve özellikle çıplakken sinirli olmak ona çok yakışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No507 | hyunin
Hayran KurguYang Jeongin, bir alfa olacağından oldukça eminken kendisini çocukluk arkadaşı Alfa Hyunjin'in kucağında sürtünürken bulur. [omegaverse] 040921 & 260722