F/ On Dört

1.2K 408 174
                                    

Bölüm düzenlemek için çok fazla vakit ayıramıyorum. Temmuzda tekrar düzenlemelere dönmeyi planlıyorum ama elimde stok bölümler olduğundan yayımlamalar devam edecek :)

Görsel, ilk yayımladığım dönemden kalma kapağı ekledim. Hangisi daha iyi, güncel kapağımız mı bir önceki mi? Serimizin kapaklarının birer anlamı var. Finalde bunu daha net anlayacaksınız :) Tabii diğer kitaplarda da... Neyse, sizi çok tutmayayım. Umarım keyifleriniz yerindedir, güzel bir bölüme uğurluyorum sizi.

İyi bölümler :)

🎶Hidden Citizens - Moonlight Sonata

°Vara

°Vara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---


Toplantı ardından daha detaylı düşünmek için kendi köşeme çekilmiştim. Gün ortasında olmamıza rağmen fazlasıyla sakin ve boş bir gün geçiriyorduk. Antrenman yapanlar, araştırma ve yemekhaneyi yeniden kurma halinde olanlar her yerdeydi. Herkesin bir telaşı vardı. Bir koşuşturma bütün bedenleri sarmıştı. Ben ise ağacın altında oturmuş onları izliyordum. Sırtım ağacın kalın gövdesine yaslanmıştı ve kanatlarımı iki kenara genişçe açmıştım. Hava ise hafif rüzgârlı ve ılıktı.

Oturduğum yerden üsse baktığımda beton, teras çatılı bina görüyor; bir kenarda bana antrenman alanından daha yakın olan yemekhane tamir ediliyor, diğer kenarda ise hareketsiz ve sessiz görünen antrenman binası duruyordu. Yeşil çimenlik alanda ve havada öyle bir ton vardı ki sanki baharın müjdesini veriyordu. Lakin soğukluk beni tekrar kasıma çekiyordu.

Tamir, insan ve hafif rüzgâr sesleri arasında tanıdık bir ses yakaladım. "Fazla sakinsin." Dikkatimi başımda dikilmeye başlayan Bard'a çevirdim. Güneşi kapatıyordu ki bu yüzden yüzü net görünmüyordu. Ancak bir elini beline koymuş, bir ayağına yaslanmış oluşu siluetinden anlaşılıyordu.

Başımı da ağacın kalın ve yaşlı gövdesine yasladım. "Gergin olacak bir durum yok, en azından şu an." dedim. Başıyla onaylayıp bakışlarını etraftaki hareketliliğe çevirdi. Gözleri direkt olarak tamir halindeki yemekhaneye dönse de ilgisi başka yerde olduğu belliydi.

Bana döndü ve bir adım daha yaklaştı. "Biraz konuşabilir miyiz? Bu..." O söyleyecek bir şey bulamıyordu, ben de uzamasın diye başımla onayladım ve kenara kayıp ona yer açtım. O ise yanıma değil, üsse bakan görüş alanımı kapatmayacak şekilde çaprazıma geçti.

Bağdaş kurdu ve yanında taşıdığı, fark etmediğim, dosyayı önüme koydu. Yarım kapaklı, saman kâğıtlı bir dosyaydı. Dışında okuyamadığım bir el yazısıyla isim yazılıydı. Fio... Fiona?

Soyadı uzun ve karmaşık yazılmıştı. Ben okumaya çalışırken o bunu engelledi ve dosyayı açtı. İçinde bir kızın resmi fotoğrafı bulunuyordu. Uzun kahverengi saçları ve güzel gözleri vardı. Kâğıt tomarını bana uzattı. Ön sayfada bilgiler yazıyordu. Arkaya geçtiğimde ise; Kan, vahşet, ölüm.

faith -düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin