F/ Kırk Yedi

1K 308 1
                                    

Yorumlarda buluşalım :) İyi Bölümler.

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

---

Laurita

Yere, Gytha'nın hizasına indim ve sadece bir dakika kadar ağlamış kızın omzunu tuttum. Bana baktı. Gözleri ıslaktı, üstünde iblisin kanı vardı. Sonsuzluk gibi görünen siyah kana istemeden bakmış olduğuma lanet ettim. Bakışlarımı gözlerine kaydırdığımda ise korkunun en derin halini gördüm. Üstündeki kandakinden daha derin... Ona bakmak içimi titretiyordu. Ona bakmak çaresiz hissetmeme neden oluyordu. Ablasının başına gelenlerde hiçbir şekilde yardım edemiyordu ve olduğu yerden olanları izlemenin o lanet duygunun nasıl bir his olduğunu biliyordum. İçinize bir solucan kaçmış gibi, küçük, yavaş yavaş kemiriyor ama acısı ve etkisi çok oluyordu.

Ona gülümsemedim. Bu sefer olmazdı. Ablası Perses tarafından kaçırılan bir kıza motive verici bir gülümseme yollamak... Saçmaydı. Lakin onu ayağa kaldırırken diğerlerini salona yolladım ve kızı odasına çıkardım. Yol boyunca, kıyafetlerini değiştirirken, odadan ayrılırken o kadar donuktu ki... Ayrıca titriyordu. O kadar çok titriyordu ki külüstür bir çamaşır makinesi gibiydi. Korkutucu ve endişe dolu gözlerle arkasından onu izlemek dışında bir eylemde bulunamadım. Bazen inceliyordum. Gözlerini yerden kaldırmadan yürürken benliğinde geçen endişe kurgularını görmek istedim. Kendisini yatıştırmak ve başaracağımızı söylemek istedim.

Sevmiyordum. Bu denli duyguların, dünyaya arı geldiğimiz benliğimizi kirletmesini sevmiyordum. Mutluluğun, sevginin, aşkın sürdüğü bir dünya... Korkunun, endişenin, kötülüğün olmadığı bir dünya...

Salona girmeden önce derin bir nefes aldım ve Gytha'dan önce kapıya ulaşıp açtım. İçeriye girdiğimizde Farly aniden bana döndü. Geldiğime heyecanlanmış bir şekilde döndü ve kolumu yakalayıp dışarı çıkardı. Gytha, ruhu sömürülmüş bir şekilde yürürken ona ulaşmak istedim ama başarılı olduğum söylenemezdi. Zaten dışarı çıktığımız anda şaşkınlıkla durmuş, üssün bahçesinde toplanan onca elf ve meleğe baktım. Tabii, minik bir grup olan melekler bir kenarda bekliyordu. Gytha'yı gören Una, direkt kızın yanına geldi ve kendi grubuna dâhil etti. Ben gidişini izlerken Una kolunu kızın omzuna koyup konuşmaya başlamıştı. O öyle giderken gözlerim elf topluluğuna kaydı. Farly, Morris'in de olduğu yükseltiye beni çıkardı ve güven verici bir şekilde elimi sıkıp yükseltiden uzaklaştı. Şaşkınlığımı anlayan Morris ise neler olduğunu söylercesine baktı.

Savaş hazırlığı...

Yüreğimi aniden kaplayan panik, elimin istemsizce titremesine sebep olmuştu. Bunu belli etmemek için de yumruğumu sıkıyor, derin nefesler soluyordum. Morris topluluğa seslenince mırıltılar son buldu. Herkes bize dönmüştü. Bakışlarda fazlasıyla ciddiyet, aralara serpiştirilmiş endişe, korku, merak, panik, heyecan... Her türlü duygu vardı. Onların her birine bakmak canımı yakıyordu.

Morris'in gür sesi bahçede yankılandı. "Son duruma göre Faith ve Bard," Durdu. Herkes nefesini tutmuştu. Kalbimin atışlarını Morris'in duyduğuna emindim. "Kaçırıldı." Herkes nefes verdiğinde ve mırıltılar tekrar yükseldiğinde Morris'in eli havaya kalktı. Tekrar bir sessizlik hâkim olurken bakışlarım yanımda duran eski savaşçıya baktım. "Yerleri bilinmiyor. Bu yüzden canımızı dişimize takıp yerlerini bulmamız gerekiyor."

Kalabalıktan bir el, sanki sorgular gibi avucunu açarak kalktı. "Ama nasıl?" Mırıltılar bu soru üstüne tekrar artarken bu sefer ben elimi kaldırdım. "Biz yerlerini ararken sizler çalışmaya, antrenmanları aksatmamaya devam edin. Bir fikri ya da bilgisi olan bize gelsin."

faith -düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin