F/ Elli Altı

974 291 2
                                    

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

°Vara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---


Gün ışıkları halıda dans ediyordu ve hafif aralık pencereden Akdeniz kışının havası sızıyordu. Bense hava aydınlanmadan uyanmış ve güzel aydınlanışı görmüştüm. Kuş cıvıltıları vardı, hem de serin kışta. Perdeyi açtım ve ağaç dallarına konan kuşları izledim. Yüzümde hafif bir gülümsemeyle odaya döndüm. Güne erken başlamanın verdiği fazladan enerjiyle uyanan üste, yemek saatini beklemiştim. Bu haftanın bitirdiğim dördüncü kitabını aldım ve kütüphaneye götürmek için odadan çıktım. Koridorda ilerlerken herkesin enerjisi vardı ve mutluydu. Ya da yaklaşan savaşta ben herkesin korku dolu olduğunu görüyordum ve savaş geçince kazanmanın mutluluğuyla herkesin mutlu olduğunu hissetmiştim.

Yanımdan geçen Nazomi'ye selam verdim ve kütüphaneye ilerlemeye devam ettim. Japonya'dan gelen elfler geri dönmemişti. Morris biraz daha kalmalarını istemişti. Onları ağırlamaktan mutluyduk. Yaralıları iyileşmişti. Kayıplarımızın yasını tutmuştuk ve bu gerçekten çok zordu. Herkesin bir arkadaşı, bir dostu, bir kardeşi vardı. Ama herkesten kötü olan kişi Gytha idi. Gytha günün belli saatlerinde yaralıları iyileştirmeye gidiyor, ablasıyla ilgileniyor bir de üstüne üstlük meleklere geçici liderlik ediyordu. Yoruluyordu ama bundan zevk de alıyordu. Melekler de ayrılmamıştı. Zaten manastır ne durumdaydı bilmiyorlardı ve risk almayı kimse tercih etmiyordu. Hoş, Faith henüz bir haftadır ayağa kalkabiliyordu. Bu süreçte de kimseyle görüşmemişti. Arada bir onu çatıya çıkarken görüyordum ama yemekhaneye de gelmiyordu. Bazen beni görse de selamlamıyordu. Bariz kaçışının nedenini hiçbir şekilde anlayamamıştım. Gytha ile de konuşmadığımdan bunu sormadım. Meleklerin çoğuyla sohbet içerisinde değildik. Savaştan sonra aramıza bir set çekilmiş gibiydi.

Savaş bitmişti ve yollarımızı ayırmak üzereydik. Eh, sonuçta zorlu süreçte aramızda bir bağ oluşmuştu. Ben de meleklere alışmıştım ve arkadaşlıkları eğlenceli gelmişti. Kalmalarını tercih ederdim ama bu benim kararıma düşmezdi. Faith hangisini uygun görüyorsa o olurdu. Liderliği iyiydi. Ne kadar dağılmış ve yorulmuş olsa da orada, Amerika'daki manastırda harika iş çıkarmıştı.

Ağır kütüphane kapısını açtım ve içeri girdim. Sıralarda oturan elfler başlarını eğmiş azimle çalışıyor ya da sakince kitap okuyordu. Görevliye yöneldiğimde kimsenin bakışları bana çevrilmedi. Herkes işine öyle odaklanmıştı ki bu beni sevindirdi. Lakin kütüphaneye kitabı teslim ettiğim sırada görevli kadın bana parıltı dolu bir gülümseme yolladı. Gözlüğünü boynuna astı ve bana baktı. "Savaş sonrası rahatlama seanslarını kitapla gerçekleştirmen çok göz alıcı." Gülümsedim ve kitaba baktım. Eskimiş bir kapağı vardı ve özenli bir tasarımı yoktu. Lakin içindekiler harikaydı ve her kitaptan sonra notunu aldığım deftere yorumumu yazarken o anıları tekrar tekrar yaşamak efsaneydi. Burada büyüdüğüm için derslerimi özel almıştım. Daly ile beraber burada saatlerimizi geçirirdik. O anları hatırladığımda içime bir sıcaklık yayıldı. Geçmişin özlemi...

faith -düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin