F/ Altmış Dört

973 284 2
                                    

Eveeet, bugün de bölümü unuttuk çok şükür... Neyse, uzatmayayım sizi böşüme uğurlayayım.

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / varaicin / faithhofficial

°Vara

---

Gelen epeden hızlıca kurtuldum ve karşılık verdim. Bard bunu kolayca sıvıştırdı ve benden oldukça hızlı uzaklaştı. Üç buçuk saattir antrenman yaptığımızdan fazlasıyla terlemiş ve saçları önüne gelmemesi için bandanayla arkaya yatırmıştı. Ama yine de onu rahatsız ediyor gibiydi. Hoş, benim saçım da enseme yapıştıkça beni iyice deli ediyordu. Uzun, kontrolden çıkmış kıvırcık saçlarımı örüp topuz yaparak kontrol altına alsam da minik tutamlar asla hizaya gelmiyordu.

"Saçlarını kısaltmalısın." Şeklinde bir yorum yaptım ve saldırdım. Güldü ve karşılık verirken, "Ben mi?" dedi. Gülümsedim ve onun saldırısından kıl payı kurtulup geriye kaçtım. Nefes nefese kalmıştım ve yorulmuştum. Tabii üç buçuk saatlik antrenmanı dinlenmelerle yapmıştık ama artık kaslarım durmam için yalvarıyordu. Terden de artık iğrenmeye başlamıştım. Bir duş için her şeyi yapardım. Ah, bir de iyi uyku...

Bard benim yorgunluğumdan fırsat bilerek saldırdı ve beni yere düşürüp epenin ucunu karnıma bastırdı. Epe dışa doğru kıvrıldı. Evet, karnım epenin ucu yüzünden biraz olsun acımıştı ama gerçek bir kılıç gibi değildi elbette. Hoş, o bunu yapınca ben de dalga olsun diye Orta Çağ filmlerinde ölen biri gibi taklit yaptım. O kahkahalarla gülerken ben de ona katıldım. Uzun süredir gülerek bir antrenman yapmamıştık. Her antrenmanda savaştan başka bir düşünceye ulaşamazdık. Yapılan antrenman da eziyetten farksız olurdu. İnkâr edemeyeceğim, melekler gittiğinden beri üste karmaşa yaşanmıyordu.

Bard kalkmam için elini uzattı ve beni kaldırıp su içmeye gitti. Ben de metal mataramı elime alırken antrenman odasına çalışan onca elfe baktım. Zack bir arkadaşıyla antrenman yapıyordu. Onlar bizden önce gelmişti ve hâlâ antrenman yapıyorlardı. Onları böyle görmek bende bir vicdan hissi uyandırıyordu ve kalkıp devam edesim geliyordu. Ancak kaslarım bunu yapmamam için yalvarıyordu. Dışarıdan nasıl görünüyordum, bilmiyorum ama korkunç göründüğüme emindim.

Bard koluyla bana vurdu ve omuz silkti. "Bence daha fazla zorlamaya gerek yok." Başıyla bir yeri gösterir gibi salladı. "Git dinlen. Yemekte görüşürüz." deyip kalktı. Başımla onayladım. Birinin bana bunu söylemesi içimi rahatlatmıştı. Ancak bir yanda, yüreğimdeki vicdan azabı yaşamaya devam ediyordu. Ben liderdim... Diğerlerinden iyi olup onlara yol göstermeliydim ama... Ah! Vücudum şuan bunun ağırlığını kaldıramıyordu. Bu yüzden mataramı ve havlumu antrenman salonundaki dolabıma bırakıp çıktım.

Üste artık melek görmüyorduk. Bir anda havalanıp çatılara çıkan yoktu. Yanımızdan son hız geçen melek yoktu. Sayıları çok değildi ama farklı olduklarından varlıkları çok kolay hissediliyordu. Artık herkesin kulakları hafif sivri ve eskisi gibiydi. Melek trajedileri ya da Cennet Cehennem savaşı saçmalıkları yoktu. Görüşler ya da seçilmiş melek olayları da... Evet, bir yandan onları özlüyordum ama hayatımızdaki aksiyonu biraz azaltmış olmamız iyiydi. Savaşçı herkes kendisine gelmiş ve son hız çalışmalara devam ediyordu. Bir saldırı falan da olmamıştı. Hatta ben, birkaç kez Daly ile merkeze alışverişe gitmiştim. Bard ile ormana koşuya çıkmıştım ve bu beni oldukça rahatlatmıştı. Eski günlerdeki gibiydi. Sevdiğim şeylerden bir anlık kopmak bile çok kötü etkilemişti. Vücudum fiilen yorulsa da kafam daha rahat olduğundan artık iyiydim. Bunu her açıdan görebiliyordum.

Tek sorun; ne kadar her şey bitmiş gibi görünse de aslında her şeyin devam ediyor olmasıydı. Yaşanan onca şey bir kenara; bildiklerimizi atamıyorduk. Kayıplarımız olmuştu, hâlâ yas tutan onca elf vardı. Bunu yakınlarımda hissedebiliyordum. Daha da kötüsü herkesin kafasında dolanıyordu; Perses diye bir Cehennem meleği vardı ve bir gün saldıracaktı. Bizse melekler uzak, oldukça az kişiydik.

faith -düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin