F/ Bir

1.5K 477 436
                                    


°Vara

°Vara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---

"Savaşçı!"

Sıranın başındaydım ve Morris bana doğru bağırırken başım dik, katı ve hareketsizce hazır duruyordum. Ellerim iki yanımda dümdüz dururken Morris önümde kolları birbirine bağlıydı. Bana bakarken gözleri kararlı, yüzü kaskatıydı. Bana bakmaya devam ederken ben öylece durdum. Başıyla onaylayıp sırada ilerledi ve diğerlerini kontrol etti.

Soğumaya başlayan havada, bahçede boy sırasındaydık ve üstümdekiler beni esen soğuk rüzgârdan koruyordu. Üs, şehir merkezine göre daha yüksek rakımda kaldığından daha soğuk ve havadar oluyordu. Ayrıca küçük bir sahil kasabasından farkı yoktu olduğumuz yerin. Rüzgârlar daha da özgürdü bu yüzden. Umursamazca örülen saçımdaki tutamlar rüzgâra yeniliyordu. Ama elimi de çekip saçımı kontrol altına alamıyordum.

Bütün sırayı uzun ve ağır adımlarıyla geçen Morris, kollarını birbirine dolayıp kendisini bizden biraz uzağa, ortaya aldı. Tam karşımda kalıyor diyebilirdim ve bu geriyordu beni. Ona bakmak için başımı çevirmem gerekmiyordu; tek çarem ona bakmaktı. Emirler yağdırırken de rüzgâr ne kadar onu engellemeye çalışsa da duyuluyordu. Kalın ve yüksek sesi her zaman duyulurdu.

"Koşuya geçin." dedi. Biz dönüp orta tempoda düzenli koşuya başladığımızda saçım daha da kontrol altına alınamaz olmuştu. Tekrar koşuya adapte olmam, saçımı sıktıktan sonra olmuştu ki bu Morris'in gözünden kaçmamıştı.

Koşmayı seviyordum aslında. Düşünmeyi, sonraki antrenmanları kolaylaştırıyordu. Biraz tuhaf bile gelebilirdi ama koşarken oluşan ağrıyı seviyordum hatta. Bazen şehre inerdim koşmak için, bazen ormanda koşardım. Yanımda Bard varken koşmak, çok daha keyifli bir hobiye dönüyordu.

Koşarken Morris'in bizi bırakıp üsse girdiğini gördüm yarım yamalak. Bu tuhaftı çünkü antrenman yaparken bizi hiç bırakmazdı. Hatta öyle katıydı ki az önce saçımı toplamış olmama bir şey dememesi olayı daha tuhaf kılıyordu.

Daha sonra beni mahvedeceği anlamına geliyor olabilir miydi? Belki.

Morris'e bakarken çıkıntı yapmış bir toprağa takıldım ve adeta havaya uçtum. Bir süre sonra uzunlamasına çimende kendimi bulduğumda yanımdan geçen elflerin güldüğünü duyabiliyordum. Elimle dizlerimi ovarken, tanıdığım bir sesin gülüşüyle el uzandı. Başımı kaldırdığımda Bard duruyordu ve yüzünde sırıtış vardı. "Bu kız iki ayak üstünde koşamıyor mu? Eyvah! Melekler gelse yandık!" deyip saçma bir ironi yaptı. Güldüm ve kalkarken koluna vurdum. Tekrar koşmaya başladığımızda onun arkasındaydım.

Bard koşarken "Morris sence nereye gitti?" dedi. Nefesini dengelemek istediğinden ara ara konuşmuştu. Omuz silktim ama koşmanın verdiği sarsılmada görüldüğünden emin değildim. Ancak Bard böylece anlamıştı; En azından sessizliğimden.

faith -düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin