Lamia

400 34 0
                                    

Eve geldiğimde henüz dönüşmemişti. Elinde bir şarap bardağıyla, şarap olmadığına emin olduğum şeyi içiyordu. 

"Nasıldı?"

"İyi." Dedim ruhsuz bir halde. Canım sıkkındı. Neyin nasıl olduğunu sorduğunu bile bilmiyordum. Gitmeden rahibeyle görüşeceğimi söylemiştim. Rahibeyi soruyor olmalıydı.

 "Şarap ister misin?" Diye sordu. Gözümü elindeki kadehe diktim.

"O içtiğin şarap mı?"

Gülerek içtiği şeye baktı. "Şarap mahzeninde kaliteli şaraplar olduğuna eminim."

Mutfağın içinde dolap gibi açılan tek başına kocaman bir oda boyutunda olan kilere girip bir şişe şarap kaptım. Kendime bir bardak şarap doldurup yanına oturdum.

"Çok fazla stokum olduğunu söyleyemem. Ama icabına bakarım." Dedi kadehe bakarak. Bense günlerdir aklımda takılı kalan sorulara artık dayanamayacaktım.

"Senin hakkında bilmediğim çok şey var. Anneni öldürdüğün doğru mu?"

"Benim annem yoktu. Yetimhanede büyüdüm. O dönemler çok farklıydı. İnsan hakları diye bir şey yoktu. Vicky ile karşılaştığım dönem yetimhanede işim bitmişti. Ve o yaştaki her fakir erkek gibi asker olacak ve bir savaşta ölümü bekleyecektim. Vicky zengin bir kadın olarak çıktı karşıma. Sıcak evine davet etti beni. Hayatımda yemediğim şeyler ikram etti. Sonra beni bırakan annemi bulmuş yetimhane kayıtlarından. Onu öldürürsen hayatını kurtarırım dedi. Ben de öldürdüm."

 "İnanamıyorum." Diye tepki verdim.

"O dönem çok farklıydı Doğay. İnsanlar daha vahşiydi. Kimsesizlerin yaşamaya hakkı yoktu. Ben de yaşamak için çok düşünmedim. Olacaklardan haberim yoktu. Bir kere dibi görecek sonra da hayatım çok güzel olacak sanıyordum. Karşımdaki kadın benim o zamana kadar acı çekmemin sebebiydi. Ama Vicky ondan da kötüydü. Bana daha fazla acıya sebep oldu." Gözlerinde acı yoktu ama uzaklara dalmıştı. Konuşmaya devam etti:

“Dönüşüm çok korkunç bir şeydi. Sanırım öldürse daha iyiydi. Annemi öldürmem de bir sınavdı kendince. Ve ben o sınavı geçmiştim. Fakat yanılmıştı. Onun gibi soğukkanlılıkla cinayet işlemeye devam edemedim. Yıllar içinde alışırım sandı. Ama olmadı. Uzun bir süreyi beni aşağılamak ve zayıflıkla suçlamakla geçirdi. Sonuçta bir yere varamadı.

“Tek eksiğim sevgiydi. Bunu Lale’yi ilk gördüğüm zaman anladım. O kadar neşeli ve sevgi dolu bir kızdı ki. Bana çok şefkatli davranıyordu. Bir canavar olduğumu kabul etmemişti. Vicky anlamasın diye çabaladım ancak duygu durumum değişince fark etti. Sanırım onda ne bulduğumu merak etti. Bir süre beraber olmamıza izin vermesi beni umutlandırmıştı. Ancak bir gece bana tuzak kurdu. Heyetten getirecekler diye birkaç gün avlanmama izin vermedi. Açtım. Öyle bir düzenek hazırladı ki. Öldürdüğüm kişinin Lale olduğunu anlamadım bile.

“Sonra ondan ölesiye nefret ederek devam ettim. O da farklı bir yol izledi ve anne gibi davranmaya başladı.”

“Peki onu öldürünce gerçek bir vampire mi dönüştün?”

“Evet.”

“Peki ne farkı var?” diye sordum. Aklımda Barlas' ın dedikleri vardı.

“Gece yarısı yaklaşıyor. Odana git. Yarın sabah görüşürüz.” dedi soruma cevap vermeden.

Odama gittiğimde bir süre pencereden karanlık bahçeyi izledim. Avlanmasını dahi merak ediyordum. Bir süre sonra yorgun bedenim merakımı mağlup etti ve uyudum.

Sabah uyandığımda gördüğüm garip rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Deran aynı odada dinleniyordu. Ama kapısının önüne gelip bakmam bile onu uyandırmıştı.

Kara AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin