Genellikle onun yerinde ben olurdum. Onu ilk kez bu halde görmek benim için çok farklıydı. Halbuki şu ana kadar onu hiç bu kadar üzgün görmemiştim. Ayrıca son günlerde de üzgün olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Aşık gibiydi ama üzgün değildi. Aşkın sonunun hep acı bittiğini son günlerde unutmuştum galiba.
Gittim ve ona sarıldım. Endişeliydim elbette. Ancak durumu öğrenmek için önce hıçkırıklarının dinmesini bekleyecektim.
"Beni aldattı." hıçkırıklarının arasından bir tek bunu duyabilmiştim.
"Kim?" Diye sordum istemsizce. İçimden bir ses garip davrandığı süre boyunca biriyle ilişkisi olduğunu söylüyordu.
Ama cevap bile veremedi. Aklımda biri vardı. Mantığıma çok ters geliyordu ama...
"Başak, Selim Hoca'yla çıkmıyordun değil mi?"
Hıçkırıkları arasında kafasını salladı.
"Ama Başak ne yaptın? Hem aranızdaki yaş farkı çok. Hem de o öğretmen."
"Biliyorum. Yasak. Ama bilirsin çok yaşanan bir durum üniversitelerde. Ama o kimseye söyleme demişti. O yüzden sakladım senden. Ve sonra beni aldattı o kadınla."
"Hangi kadınla?”
“Deran'ın annesiyle. O kadın çok güzel." Dedi ve tekrar hıçkırıklara boğuldu.
Gerçekten bu doğruydu. Korkutucu ve güzeldi. Her erkek onunla olmak isterdi.
Ona sarıldım. Çok düşüncesiz davranmıştı anlaşılan. Belli ki bir anda gönlünü kaptırmış yaşadığı aşkı gerçek sanmıştı. Acısı uzun süre geçmeyecekti. Yaralarını sarmaya yardım edecektim.O günden sonra Başak iki gün okulu astı. Okula geldiği gün ise o kadar hasta bir görünüşü vardı ki Deran'a rica edip bir gün takılamayacağımızı söyledim ve Başak’ın yanından ayrılmadım.
Bir taraftan Barlas'ın söyledikleri içimi kemiriyordu. Şimdiye kimle olsam benimle daha çok yakınlaşmıştı. Deran’la sevgili olarak çok yakınlaşamıyorduk. Sanki bilerek çok yaklaşmıyordu bana. 'Normal görünmek için seni kullanıyor' sözü kafamı çok kurcalıyordu. Okulda cici görünüp, dışarıda alemlerden aleme mi koşuyordu? Öte yandan arada bir kafamı kurcalayan bu düşüncelerin kuruntudan ibaret olduğunun farkındaydım. Barlas kıskançlığından kafama özellikle şüphe sokmuştu. Aslında fazlaca kibar biri olduğu için bana çok yaklaşmıyordu. Belki de benden yakınlaşmak için adım atmamı bekliyordu.
Kafam Barlas ve Başak'la o kadar meşguldü ki derste yapmam gereken araştırmayı son geceye bırakmıştım. İnsanlara zararlı olabilecek mitik yaratıklarla ilgili araştırma yapacaktım. Aklıma ilk gelen şey olan kurt adamlarla ilgili araştırma yapmaya karar vermiştim. Sinema endüstrisinde çok yaygın olmasına karşılık, hakkında çok fazla bilgi yoktu. Bütün yaratıklarda olduğu gibi orta çağda ortaya çıkmıştı. Bir sürü kadın ve çocuk korkunç bir şekilde öldürülmüştü. Sonunda biri kilise tarafından yaptırılan gümüş bir kurşunla onu öldürmüştü. Yakın zamanda bu olay tekrar araştırılmaya başlanmış ve hikayede boşluklar olduğu düşünülmüştü. Çünkü gümüş bir kurşunun normal bir kurşunun yerini tutmadığı bilinmekteydi. Öldüren kişinin kurt adam ölüsünü teslim ettiği yere gidip incelendiğinde kurt adamın aslında bir sırtlan olduğu ortaya çıkmıştı. O dönemde Avrupa'da sırtlan yaşamadığı için bölge halkı ne olduğunu anlayamamış ve hikayeler uydurmuştu. Aslında olay, o dönemki zenginlerin zevk için egzotik yerlerden hayvan getirmiş olmasıydı. Bütün bunları araştırmam tahminimden daha uzun sürmüştü ve bu yüzden gece geç yattım.
Ertesi gün yine toplanma yerimize geldim. Bu sefer kovan yoktu. Rahibeyle birebir ders yapacaktık. Araştırmalarımdan tatmin olmuştu.
"Uygulamalara başlamadan önce sana efsanelerden yola çıkarak belirlediğimiz bir takım yaratıklardan bahsedeceğim. Böylelikle en azından aradığımız şeyi imgelemen daha rahat olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Ay
FantasíaKaranlık... Tek duyumsadığım şeydi. Artık ne yaram acıyordu ne de kalbim. Duygularım alınmış gibiydi. Artık ne sevgi kalmıştı, ne de umut. Karanlığın bana getirdiği tek bir şey var. O da ölüm. Gözyaşlarımın sebebi donmakta olan bedenim miydi, yoksa...