Bir Şemsiye Vakası

928 93 4
                                    


Havalar gitgide soğuyordu. Kış aylarına çok az kalmıştı. Kışlık kabanımı bazamdan çıkarmış kendime yeni bir atkı almıştım. Bazen dolmuştan indiğim yerden eve giderken fazladan birkaç sokağa girer gezinirdim. Farklı ortamlar görmek ve biraz temiz hava almak iyi geliyordu. Ağaçlar yapraklarını dökmeye başlamıştı. Canlılığını yitiren yaprakların rengi sarıya dönmüştü. Ağacın gövdesini dantel gibi kaplayan oyuklara gözüm dalmıştı ki zayıf ince bir ses duydum. Bu bir yavru kedi sesiydi. Hemen ağacın dallarına baktım. Mahsur kalmış bir kediyse hayvan kurtarma ekiplerine haber vermem gerekiyordu. Bir miyavlama sesi daha geldi. Bu sefer daha yakından geldi. Ağacın arkasından ürkek sarı minik bir kedi kafasını uzattı.
Zavallı, boncuk gözleriyle masum masum bana bakıyordu. O kadar küçüktü ki, sakar sakar yürüyordu. Hareketsiz kalıp, yere oturduğundaysa titremeye başladı. Onu orada bırakamazdım. Bu kadar zayıf ve küçük bir kedi muhtemelen kışı sağ atlatamazdı.
Kediyi ensesinden tutup kolumun üstüne koydum. Biraz korkmuştu ama kolumun sıcaklığına sinmişti. Küçük tırnaklarını kabanıma geçirdiği için kolay kolay kolumdan düşecek gibi değildi. Ağacın çevresini boydan boya dolaştım. Kedinin annesinin ortalarda olmadığından emin olmak istedim. Yoksa bir anneden yavrusunu almak istemezdim. Ama anne kedi ortalarda değildi. Muhtemelen yavrunun artık annesinden ayrılma vakti geldiği için yalnız başına bırakılmıştı.
Nasılsa ev yakındı. Bu şirin hayvana sıcak bir yuva sunnak çok vicdanını rahatlatacaktı ancak Başak'ın tepkisini merak ediyordu. Eve geldiğimizde hemen kediciğe yiyecek bir şeyler vermek istedim. Dolapta dün yemediğim tavuk yemeği vardı. Şimdilik böyle idare edebilirdik ama kısa süre içinde kedi maması almam gerekiyordu.

Başak korktuğumun tersine kediyi gayet iyi karşıladı. Zaten o minik güzelliğe kötü tepki verseydi kızacaktım.
"Biliyor musun cadılar mutlaka evde kedi besler. Kediler öte alemi görebilirler. Kediler yüzyıllardır cadılara arkadaşlık etmiştir." dedi.
Böylece evde bir kedimiz oldu. Gece uyumadan önce kedinin üstüme çıkmasından çekinip kapıyı bana şefkat isteyen gözlerle bakan miniğin yüzüne kapattım. Fakat uyumak için gözlerimi kapattığımda kedinin kapıyı tırmaladığını duydum. Bir süre sonra bağırmaya başladı. O kadar acıklı bağırıyordu ki dayanamadım içeri aldım. Yatağa zıpladı. Boş boş kedinin işgal ettiği yatağa baktım. Bana eşlik ediyormuş gibiydi. Kedinin yanına uzandım. Yanımda top olup yattı. Bu şekilde daha sıcak ve konforlu olmuştu onun için belli ki. Hafif hafif mırıldanmaya başladı. Garip bir şekilde mutlu hissetmeye başlamıştım. Günlerdir ilk kez güzel bir uyku çektim.

Ertesi gün ders çıkışında yalnız kalmıştım. Başak seçmeli olarak aldığı sinema dersine gidecekti. Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Halbuki sabah hava gayet güzeldi. O yüzden yanıma şemsiye almamıştım.
Kötü olan şeyler biri de tek başıma kampüs boyu yağmurda yürüyecek olmamdı. Aslında o kadar kötü değildi. Yağmur hep romantik bulunur. Her ne kadar romantik havamda olmasam da içimdeki bunalıma çok iyi eşlik edeceğini düşünüyordum. Böylelikle yağmura aldırmadan yolda yürümeye başladım. Bir süre sonra bir ağacın altında durmaya karar verdim. Yağmur asfaltı döverken toprak kokusu burnuma geliyor, yapmurun sesi ruhuma huzur veriyordu. Gözlerimi kapatıp yağmuru dinlemeye başladım. Ta ki yakınımda ayak sesleri duyana kadar. İnsanın tehlikelerden korunma içgüdüsü kendini tehdit eden en ufak bir uyarıda alarma geçiyor. İşte ben de yanıma yaklaşan birini hissedince gözümü açtım ve siyah bir şemsiyenin altında birinin bana yaklaştığını gördüm. Şemsiyeden dolayı yüzünü görememiştim. Önümde durup şemsiyesini indirdiğinde bu kişinin Deran olduğunu fark edip şaşırdım. Heyecanla kalbim atmaya başlamıştı. Bu heyecanımın sebebi ünlü olması mıydı?

"Aman Tanrım. Yağmurda kalmışsın. Gel sana eşlik edeyim. Şemsiyem var." dedi karşılığında omuz silktim. Heyecanımı ele verip rezil olmak istemiyordum.

"Benim için dert değil. Asit yağmıyor ya."

"Bu da farklı bir bakış açısı tabi. Ben Deran. Seni hiç görmemiştim." 

İçimden bir ses beni daha önce görmediği konusunun yalan olduğunu söylüyordu.

"Biliyorum. Herkes seni biliyor." 

Oturduğum yerden kalktım ve Deran'la yürümeye başladım.

"Asit konusunda ne diyordun?" 

"İnsanlar diyordum. Neden yağmurdan bu kadar korkuyorlar acaba? Sonuçta su yağıyor. Şu her gün içtiğimizden." Dedim biraa da bağırarak yağmurun şırıltısından sesimi zor duyururum diye düşünüyordum. Garip onun öyle bir derdi yoktu gayet sakin konuşuyordu.

"Çok haklısın. Genellikle bayanlar saçlarım falan bozulmasın diye kaçarlar ama yağmurdan. Sen farklı bir bayansın anlaşılan." 

"Valla gördüğün gibi iki gözüm, iki kaşım var." daha başka ne diyebileceğimi düşündüm. Aklıma başka şey gelmiyordu. Cadılık yolunda ilerlemek istiyordum ama bunu söyleyemezdim tabii ki.

"Mükemmel. Gözleri olan kızlara bayılırım." 

"O zaman her gün bir sürü baygınlık geçiriyor olmalısın."

"Bayan hazırcevap. İsmini de söylemedin. Ben de böyle diyeyim bari. Üniversiteli gençler arasında bol bol müzik partileri veriyoruz. Nasıl baygınlık geçirdiğimi merak ediyorsan gelmeni öneririm. Belli ki anormal birisin ancak ben yine de bir sonraki partiye seni çağıracağım."

"Evet insan her zaman şansını denemeli değil mi?" Karizma davranmaya çalışıyordum. Umarım aptal gibi görünmemişimdir gözüne. Otobüs durağına çoktan gelmiştik. "Bu arada beni otobüs durağına kadar getirdiğin için teşekkürler. Buradan sonra ıslanmadan kendim devam edebilirim."

"Arabam var. İstersen seni bırakabilirim. Bu güne bu gün okul arkadaşıyız. Finallere yakın not ihtiyacım olur kim bilir."

"Kızlar inektir genellemesi kurbanı olabilirsin dikkat et."

Geri geri giderek otobüse yaklaştım. Yerdeki su birikintilerine ayağımı sokmamaya gayret ettim. Dönüp baktığımda Deran'ın el salladığını gördüm.

"Güle güle Bayan H." dedi. Sonra arkama bakmadan otobüse bindim. Yerime geçtikten sonra Deran'ın olduğu yere baktım. Son model bir siyah spor arabaya bindi ve vakit kaybetmeden basıp gitti.

Eve geldiğimde yumuşak, küçük bir şey beni karşıladı. Bir an evde artık bir kedi yaşadığını unutmuştum. Üstümü değiştirip kendime bir kahve yapmıştım. Başak eve elinde poşetlerle geldi. Meraklı bakışların karşısında açıklamaya girişti.
"Annem para göndermiş. Ben de kediye mama aldım." dedi.
"Çok iyi etmişsin." dedim sevinçle. Hemen poşetten mamayı çıkarıp dün tavuk koyduğum kaba bir miktar kahverengili yeşilli mamadan döktüm. Kedicik acıkmıştı anlaşılan. Hemen kaba gelip mamaları tek tek yutmaya başladı.
"Ve ne aldım?" Diye seslendi içeriden. Mutfak kapısından kafamı çıkarıp baktığımda çantadan bir şişe şarap çıkarıp gösterdi. Bana göz kırpıyordu.
"Bilemiyorum. Son içtiğimde kendimi pek iyi hissetmemiştim."
Başak ısrar etmedi. Üstünü değiştirip bir elinde bir deste tarot diğer elinde yarıya kadar kırmızı şarap dolu kadehiyle salona geldi. Benim uzun ve kalın pijamalarımın aksine kolsuz bir atlet ve şort giymişti. Üstüne aldığı uzun hırkanın önü açıktı. Tarot destesini elinden bırakmadan diğer eline bir tütsü alıp tutma yerini ağzına soktu. Sigara yakar gibi tütsünün ucunu yaktı. Tütsü duman çıkarmaya başlayınca onu bir vazoya dikey yerleştirdi. Tarot destesinden çektiği tarotları tek tek tütsü dumanından geçirirken bir yandan şarabını yudumluyordu.
"Nasıl bir şey?" diye sordu. Bana bakmıyor bir taraftan tarotlarla uğraşına devam ediyordu.
"Ne nasıl bir şey?" diye sordum merakla.
"Sex."
Bir anda utançtan yüzümü alevler bastı. Barlas'la bir şeyler yaşadığımı tahmin etmesi normaldi. Bir şey yaşamamış olmayı çok isterdim. Bunu daha önce defalarca aklından geçirmiştim. Belki daha az acı çekerdim.
"Bilirsin işte. Olması gerektiği gibi."
derken yine kalbimin üstüne bir ağırlık basıyormuş gibi hissettim. Ayağa kalkıp odama gittim. Yatağımın üzerinde bağdaş pozisyonda oturup kaldım. Kedi yine mırıldanarak yanıma geldi. Sevgi istediği için elime süründü. Karnı doymuş olmalıydı. Onu biraz severken kalbimdeki ağırlığın biraz dağıldığını hissettim. Barlas'ın önce kendi tişörtünü sonra benim tişörtümü çıkarıp ateşli bir şekilde öpüştüğümüz çıplak sarılıp uyuduğumuz günler aklımdan çıkmıyordu.

Kara AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin