13.Bölüm [Kumar]

3 3 0
                                    

              Mor, sinsi bakışlarla masanın karşısında ki adam baktı. Kumar masasının etrafında insanlar meraklı gözlerle oyunu izliyorlardı. Karşısındaki adam emin bir tavırla fişlerin hepsini öne sürdü.

"Rest!"

Mor ise biraz tedirgin vaziyette düşündü. Gülümseyip onayladı. Karşılıklı olarak restleştiler. Kartların açılma sırası gelmişti.

"Set!" Adam Mor'un kartlarını görmeden kazanmış edasıyla etrafına şöyle göz gezdirdi. Gururlu tavrı herkesten beğeni alacakken. Mor, kartlarını açınca etrafında ki insanlar ilgiliyi başka yere çevirdi.

"Kent!" dedi Mor, sesinde en ufak gurura yer yoktu lakin gülümsemesi ilginç bir şekilde dostçaydı. Adamın gururlu yüz ifadesi yerini pişmanlığa bıraktı. Kazanan Mor olmuştu. Kumarhanedeki zengin görünümlü adamlardan biri Mor'a yaklaştı. Elindeki viskilerden birini uzattı.

"Tebrik ederim Ateş Bey."

"Teşekkür ederim. Kazandıktan sonra size keşke ben ısmarlasaydım."

"Ziyan yok başka zamanda siz ısmarlayın." Birbirlerini öven cümleler bitmişti. Mor, son kez yendiği adama baktı. Adamın uykusuzluktan ve yenilgiden bitap düştüğünü gördü. Çalışan kızlardan birine yaklaşarak, "Kazandığım arabalardan birini bu beyefendiye vermek istiyorum." Kız başını sallayarak onayladı. "Siz nasıl isterseniz efendim."

Ateş'e viskiyle gelen adam merakla sordu.

"Yendiğiniz bu adama neden araba verdiniz ki. O sizi yense böyle bir nezaket yapmayabilirdi." Mor tebessüm etti.

"Ben bu işe başladığımda çok fakirdim. Sizin gibi asil bir beyefendi değildim." Karşısındaki adam bu cümleyi duyunca şaşırdı ve konunun nereye gideceğini merak etti. Nezaketle cevapladı.

"Ne demek efendim. Buraya girmeyi başaran birinin, geçmişinin bir önemi yok. Lakin bunun konuyla alakasını anlamadım beni bağışlayın." Mor bu mütevazi adamı uzun süredir tanıyordu. Diğer zenginler gibi değildi. Kaybetmekten bile keyif alan nezaketinden ödüm vermeyen bu adamla bir oyunda tanışmışlardı. O günden beridir arkadaş sayılırlardı. Birbirleriyle artık nadiren oynasalar da, başkalarıyla oyun olduğunda birbirlerini izlemekten asla sıkılmazlardı. Mor, düşüncelerden sıyrılıp cevap verdi.

"Kumar kan emici vampir gibidir. Başkalarının zenginliklerini oyunu kazandıkça alırsınız. Siz zenginleşirsiniz karşınızdaki isse fakirleşir. Bir zamanlar fakir olan giderek zenginleşen biri için iki yol vardır. Ya paraya fazla itimat eder. Ya da paranın değerini anlar. Ben iki yoldan da giden nadir bir insanım. Biraz önce oynadığım adam ilk yolu seçen adamlardandı. Batakhanelerden çıkan fakirlikten zenginliğe geçen nadir insanlardandı. Şimdi belki de batakhaneye geri gidecek çünkü son parasını benimle oynadı. Ben araba hediye etmesem belki de intihar edecekti. Bu adamı hayata döndürmenin yolu ise ilk yoldan geçiyor işte. İkinci yoldan giden biri için bu kayıp yeni başlangıçlara sebebiyet verirdi. Ben ona bu hediyeyi vererek onun hayatını kurtardım. Bugün parasını aldım ama aynı zamanda canını ona geri iade ettim."

Adam cevaptan büyülenmişti. Övgüyle kafasını sallayıp hayretle dudaklarını büktü. Aralarında iş muhabbetleri başlamıştı. Muhabbetler devam ederken bir kadın sesi muhabbetin akışını bozdu. Bu ses Sarı'ya aitti. Mor biraz şaşkın biraz memnun gözlerle Sarı'yı süzdü.

"Merhaba Ateş Bey, özür dilerim konuşmanızı böldüm ama konu acil."

"İşle alakalı mı kötü bir şey yoktur umarım ?" Mor ve Sarı'nın bu insanlar için böyle resmi konuşmaları ikisine de komik geliyordu. Rol yapma oyunu içinde kayboluyorlardı.

BEYAZ KARGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin