'Kendine iyi gelmek istiyorsan
bir başlangıç yap.
Bitmiş herhangi bir yerden.
Yeni bir başlangıç'~
Babam güneşten cayır cayır olmuş asfaltta,arabayı sürmeye devam ederken dışarıyı izlemeye başladım.Sıcak hava tenimi,harlanmış demir gibi yakıyordu.
"Yolculuk nasıldı?"
Yüzümü buruşturdum.Yolculuğu iyi geçtiği söylenemezdi.
Uçak yolculuklarını çoğu kişi gibi ben de severdim ve hevesle binmiştim uçağa.Yolculukla ilgili kurduğum hayallerimi,yanımdaki koltukta oturan adam yıkmıştı.
Muhtemelen kırklı yaşlardaki adam,omuzumda uyuyunca başlarda sesimi çıkarmamıştım ama salyaları çıplak omuzuma değince;daha fazla dayanamayıp adamı dürtmüştüm."Omuzumda uyudunuz da."
Bu cümleyi kurarak,hayatımın hatasını yaptığımı yaşayarak öğrenmiştim.Adam kulaklarımdan kan gelinceye kadar azarlamıştı beni.
"Şimdiki gençlerde,ne edep kalmış ne de saygı."
"Biz sizin yaşınızdayken,babamızın yanında oturamazdık saygımızdan."
"Hepinizin elinde telefon,burnunuzun ucunu görmüyorsunuz."
Ve daha niceleri.
Durumu uzatmamak için,adamdan özür dileyip uyuma numarası yapmıştım.Gözlerimi kapattıktan sonra bile devam ettiği azarlamaları,hala kulağımda çınlıyordu.
İç çekerek,arabayı süren babama döndüm."İdare eder."
Babam masmavi gözleri ile bana bakınca,yüzümü kocaman bir gülümseme ele geçirdi.
Onun bu kadar güzel gözleri varken,benim kahverengi gözlü olmama ne kadar üzüldüğümü hatırladım.
Çoğu konuda babama benzetirdi annem beni.Gözleri dışında tabi."Baba,gözlerin hala çok güzel."
"Seninkiler daha güzel bir tanem."Gülümseyerek dışarıyı izlemeye döndüm.Küçükken renkli gözlü olmadığım için ağladığım günler ve annemin beni azarlayışları geldi gözümün önüne.
"Mavi gözlü olunca,güzel mi olunuyor?"
"Evet anne,okuldaki çocuklar hep mavi gözlü kızları beğeniyor."
"İsterse gözlerinin biri mavi biri yeşil olsun,yine de bu huysuzlukla kimse seni beğenmez.Bence de otur ağla."Annem her böyle dediğinde,daha da ağlardım.O da benim böyle yapmamdan güç alıp,bağırmaya devam ederdi.
"Babanın gözleri mavi de,çok mu işe yarıyor sanki.Önce insan olacaksın."
"Oyunlarda,hep mavi gözlü kızları prenses yapıyorlar."
"Olsun.Mavi gözlülerin gözleri çabuk bozulur."
"Ama okuldaki çocuklar,mavi gözlü kızlara çikolata alıyor."
"Ne çikolatası?Önündeki göbeği görmüyor musun?"Sonra da kendimi odama kilitleyip günlerce çıkmazdım.Babam kıkırdadığımı duyunca,hayretle kaldırdı kaşlarını.
"Hayırdır?"
"Annem geldi de aklıma."Bir şey söylemeden,tekrar yola çevirdi kafasını.Annem ile tıpkı evlilikleri gibi oldukça olaylı bir ayrılık süreci geçirmişti.
Annem,babamın donunu bile alacağına yemin edince;babam da ona donunu yollayıp,Sezin ablayla evlenmişti.Sonra da annem bir hafta boyunca indiremediği tansiyonları ile başımın etini yemişti.İki katlı evlerin olduğu,yeşillikli bir sokağa girince,oturduğum yerde dikleştim.
İstanbul'daki bina yığınlarından sonra,böylesine güzel bir sokakta yaşayacak olmak beni heyecanlandırmıştı.
Babam arabayı garajı olan,bahçeli ve tatlı bir evin önüne çekince merakla ona döndüm.Gülümseyerek bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Çetesi
HumorEvet, annemin evlenmesiyle babamın yanına, İzmir'e taşındım. Evet, hayatımın en güzel günlerini burada geçireceğimden habersizdim. Evet, hikaye çok klasik. En azından benim için, üç kafadarla tanışana kadar. Suratsız ve huysuz 'Buzlar Prensi' Mehmet...