XLV - XLVI - XLVII

279 6 1
                                        


XLV


Nehlüdov yaşamını değiştirmek, büyük evini kiraya vermek, hizmetçileri işten çıkarmak ve bir otele yerleşmek istiyordu. Fakat Agrafena Petrovna kışa kadar yaşam düzeninde değişiklik yapmak için bir neden bulunmadığını söylemişti ona; yazın kimse ev kiralamıyordu, ayrıca oturacak, mobilyaları ve eşyaları koyacak bir yere de gerek vardı. Nehlüdov'un yaşantısını değiştirme (basit, öğrenci tarzı bir düzen istiyordu) çabaları böylece sonuçsuz kaldı. Her şey eskisi gibi kaldıktan başka evde hummalı bir çalışma başlamıştı üstelik: Kapıcının, kapıcı yardımcısının, aşçının ve bizzat Korney'in katıldıkları, odaların havalandırılması, çeşitli yün ve kürk eşyaların silkelenip havalandırılması gibi işlerdi bunlar. Önce hiçbir zaman hiç kimsenin kullanmadığı birtakım ceketleri ve tuhaf kürk eşyaları dışarı çıkarıp iplere astılar; sonra halıları ve mobilyaları dışarı çıkardılar ve kapıcı, kaslı kollarını dirseklerine kadar sıvayıp yardımcısıyla birlikte bu eşyaları usulünce temizledi ve odaların hepsini naftalin kokusu kapladı. Nehlüdov bahçeden geçerken ya da pencereden bakarken ne kadar çok eşyası olduğunu ve bunların hepsinin de kesinlikle işe yaramaz şeyler olduğunu görüp hayret ediyordu. "Bu kadar eşyanın tek yararı ve görevi, Agrafena Petrovna'ya, Korney'e, kapıcıya, kapıcı yardımcısına ve aşçı kadına idman yapma fırsatı vermesi," diye düşünüyordu Nehlüdov.

"Maslova davası çözümlenmeden yaşam biçimini değiştirmenin bir anlamı yok," diye düşünüyordu Nehlüdov. "Bu da çok zor. Onu serbest bıraktıklarında ya da cezasını çekmeye gönderdiklerinde ben de peşinden gideceğime göre her şey kendiliğinden değişecek zaten."

Nehlüdov, daha önceden kararlaştırdıkları gün avukat Fanarin'e gitti. Avukatın kendisine ait binadaki büyük bitkilerle, pencereleri çok güzel perdelerle, paranın fazla emek vermeden, kolayca kazanıldığını kanıtlayan, ancak beklenmedik bir anda zenginleşmiş insanların evinde görülebilecek cinsten pahalı eşyalarla döşenmiş görkemli dairesine giren Nehlüdov, bekleme odasında bir doktor muayenehanesindeki gibi, oyalanacak resimli dergilerle dolu masaların çevresinde dizilmiş, bezgin bezgin bekleyen insanlarla karşılaştı. Bu odada, yüksek bir çalışma masasının ardında oturan avukatın yardımcısı, Nehlüdov'u tanıyıp yanına gelerek selam verdi ve hemen gidip patronuna haber vereceğini söyledi. Ama yardımcı daha çalışma odasının kapısına gidemeden kapı kendiliğinden açıldı ve yepyeni giyimli, kırmızı yüzlü, gür bıyıklı, pek genç sayılmayacak, tıknaz bir adamla Fanarin'in canlı ve yüksek sesleri duyuldu. İkisinin yüzünde de biraz önce bol kazançlı ama pek de iyi olmayan bir iş yapmış insanların yüzündeki ifade vardı.

"Kendi suçunuz azizim," diyordu Fanarin gülümseyerek.

"Cennete gitmeyi kim istemez canım, gel gör ki günahlar izin vermiyor."

"Hadi, hadi, biliriz biz."

İkisi de yapmacık kahkahalar atmaya başlamışlardı.

Fanarin, Nehlüdov'u görünce:

"A, prens, hoş geldiniz, buyurun," dedi ve uzaklaşmış olan tüccara bir kez daha başıyla selam verdikten sonra Nehlüdov'u klasik tarzda döşenmiş çalışma odasına buyur etti. Nehlüdov'un karşısına geçip oturduğu sırada bir önceki işte elde ettiği başarının yarattığı gülümsemeye engel olmaya çalışarak, "Sigara buyurun," dedi.

"Teşekkür ederim, Maslova davası için gelmiştim."

"Evet, evet, şimdi bakarız. Bu para babaları da ne anasının gözü oluyorlar yahu!" dedi Fanarin. "Şimdi çıkan adamı gördünüz herhalde. On iki milyon ruble kadar parası vardır, lakin iki lafı bir araya getiremez. Ama sizden bir yirmi beş rublelik koparabilecekse dişleriyle söker alır o parayı."

DirilişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin