1.3. Merak

36 5 0
                                    

İnsanlar merak ederdi. Yeni, zengin ve yakışıklı biri ortaya çıktığında tüm gözler onun üstünde olurdu. Hele bütçe ortalaması düşük bir ortamdaysa bazıları kendini onun önüne atardı. Pastadan bir parça alabileceklerini umardı.

Çok büyütülecek bir şey değildi aslında. Evet para insanlara rahatlık verirdi, belli ölçüye kadar. Fakat bir süre sonra sahtelikten sıkılırdın. Herkesin bir içki, yemek ya da başka bir şey ısmarlatmak için yanında dolandığını bilirdin. Cömert hediyelerinden paylarına düşeni almayı sabırla beklerlerdi. İsmini kullanarak kendilerini öne çıkarırlardı.

Sabahtan beri yaşadıklarının sonunda hissettiği buydu. Eline sıkıştırılan ellinci numarayı da buruşturup çöpe atarken teneffüs zilinin çalmasını istemiyordu. Seal Town Lisesi'ni böyle hayal etmemişti Ron. The Rice partilerine katılabilenleri gördükçe az çok bir fikir sahibi olmuştu fakat içine girince onların hiçbir şey olduğunu bizzat deneyimlemişti. Kızlar yüzünden erkekler ona soğuk davranıyordu. Anlayış gösterebileceği bir durumdu. Bazılarının iki senedir açılmayı beklediği kızların onun etrafında dolanıyor olması onu bir numaralı düşman yapıyordu.

Öğlen arasında yemekhanenin yolunu tuttu. Fakat koridora çıkar çıkmaz etrafına kızlar doluşmaya başladı. Sağ koluna Jessica girdi. Arkadaşı Bill'in eski sevgilisiydi ve Bill ondan gerçekten etkilenmişti. Bunun anlamı eğlencesine bile olsa Jessica asla çıktığı kişiler listesinde olamazdı. Kolunu zorla kurtararak, "Okulumuzda seninle çıkmak isteyen başkaları bulunabilir Jess. Benden uzak dur."dedi sertçe.

"Hiçbiri Bill'i senin kadar çıldırtamaz."

"Ondan ayrılman onu yeterince çıldırtmadı mı sence? Daha ne istiyorsun? Eğer oyun peşindeysen boyunun ölçüsünü alman an meselesi."

"Bu bir tehdit mi? Ah, çok tahrik oldum." Ron başını iki yana salladı. Diğer yandan başkaları etrafındaydı. Okulu gezdirmeyi, kulüpleri tanıtmayı, okul sonrası bir şeyler yapmayı teklif ediyorlardı. Hepsi bir ağızdan konuştuğu için kulağına rahatsız edici uğultular olarak geliyordu her ses. Bir an her şeyi bırakıp St. Joseph'e dönmek istedi. Böyle bir yere daha ne kadar tahammül edebilirdi ki?

*

Öğle teneffüsüne girdiklerinde Elisa heyecanla eşyalarını topladı ve sıranın altına attı. "Ron'u öğle yemeğini bizimle yemesi için ikna etmeliyim. Böylece kaynaşmaya başlayabiliriz. Cam kenarındaki masalardan birine oturun."dedi ve hızla çıktı sınıftan.

Emma sıkıntıyla nefesini tuttu ve yavaşça bıraktı. "Ben tiyatro kulübünün etkinlikleri için Bay ve Bayan Fox'la görüşecektim. Birazdan gelirim. Yemekhanede görüşürüz."dedi ve çıktı.

Flora sıkıntıyla arkadaşlarının arkasından baktı. Okulun ilk günü beklediğinden daha farklı geçiyordu. Elisa yeni çocuğun peşine düşmüştü. Emma'da başka bir şey vardı. Dikkatsiz şoförler her zaman olurdu. Tüm gününü alt üst etmesine gerek yoktu. Yakında ne olduğu meydana çıkardı nasılsa.

En önde yalnız oturan Michael'a baktı. Çantasından çıkardığı beslenme kutusunu açıyordu. İçinde sandviç ve karışık meyve suyu vardı. "Bizimle yemekhaneye gelmek ister misin?"diye sordu. Michael ona döndü.

"Yemeğim var. Yemekhanenin yemekleri pek güzel değil. Annem bir şeyler hazırlıyor."

"Sandviçini orda yiyebilirsin. Hep tek takılıyorsun. Biraz insan içine karış."dedi Flora gülümseyerek.

Michael da gülümsedi. "Emma'nın canını sıkan şeylerden biri de ben olmak istemem." Emma'dan sonra dersleri en çok kafasına takan kişi Michael'dı. Bu durum onları doğal rakipler haline getiriyordu.

R.E.S (askıda-yine😕)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin