O gün okula gitmeden önce aynanın önünde fazla oyalandığını fark ettiğinde gözlerini öfkeyle kapattı ve ofladı. Düşünceleriyle derin bir savaş içindeydi. Bileğindeki siyah lastik artık iz yapmıştı. Saçlarını toplamak ve toplamamak arasında kalmıştı ve böyle bir şey için on dakikadır aynaya bakıp, saçlarını sürekli açıp salmak onun için çok gereksiz bir zaman kaybıydı. "Neyin var bugün?"diye soran Lucy'nin sesiyle kendine geldi. "On dakikadır seni izliyorum ve ne yapmaya çalıştığını çözemedim."
"Saçlarım."dedi Emma çekinerek. "Galiba biraz fazla uzamışlar, istediğim gibi toplayamadım."
Lucy gülerek yanına geldi. "Saçların aynı. Fakat sende bir değişiklik var." Bileğindeki lastiği çıkardı ve çekmeceye koydu. Elindeki maşayı ısınması için taktı. "Bugün ben yapayım saçını. Otur." Emma tabureye oturdu. Lucy kalın maşayla dalgaları daha düzgün ve belirgin hale getirmeye başladı. Omuzlarından saldı her bir tutamı. Boynuna siyah ipli, güneş sembollü bir kolye taktı. Kendinde de aynı kolyenin ay sembollü olanından vardı. Siyah göz kalemi, ince eyeliner, açık kahve tonlarında far, rimel ve pembe tonlarında nude ruj ile hafif bir makyajla kardeşini okul için hazırladı.
Emma makyajı bitip aynaya döndüğünde şaşkınlık içindeydi. Çok farklı görünüyordu. Gözlerinin yeşili öne çıkmıştı. Dudakları belirginleşmişti. Güzeldi. Özel günler dışında makyaj yapmazdı. "Eyeliner olmasa mıydı acaba?"
"Oldukça güzelsin Emma. Hadi gidelim."
"Neden diye sormayacak mısın?"
"Kendine özen göstermek istemenin nedeni ne olabilir ki? Yaşın ilerliyor ve kendini keşfediyorsun. Geç bile kaldın."diyerek gülümsedi Lucy. Ablasının yorumuna katılıyordu. Fakat bu değişimin sadece kendini keşfetmeyle ilgili olmadığını biliyordu. Ron'un takıldığı kızlara baktıkça kendini çok özensiz bulmaya başlamıştı. Biraz farklı olmak istemişti bugün. Güzel olabileceğini görmek ve göstermek istemişti.
Aşağı indiklerinde babası henüz çıkmamıştı. Annesi o gün erkenciydi. Rick Emma'yı görünce bir an kahvesi boğazına kaçtı. "Günaydın hanımlar."dedi. Elindeki telefonu kenara bıraktı. "Bir yere mi gidiyorsunuz?"
Lucy, "Okula. Her zamanki gibi."dedi imayla. Babasının gereksiz tepkisinden rahatsız olmuştu. Kendi makyajı Emma'dan daha ağırdı ve Emma'nın makyajının bu kadar tepki alması canını sıkmıştı.
"Evet, tabii. İkiniz de çok güzel olmuşsunuz. Okuldan sonra bir randevunuz mu var?"diye sordu Rick. Lucy gözlerini devirdi.
"Yok. Randevumuz olmadan da makyaj yapabiliyoruz baba. Günümüze hoş geldin."
Sementa, "Lucy babana karşı saygılı ol."
Lucy, "Saygısızlık ettiğimi düşünmüyorum."
Emma ne diyeceğini bilemeden duruyordu. Onun yerine Lucy yapıyordu tüm konuşmayı. Rick daha fazla uzatmadı. Büyük kızının haline alışkındı fakat küçük kızının da büyümeye başladığı gerçeği bir an ona şaşırtıcı gelmişti. Lucy'de böyle şeyler daha sorunsuz geçmişti. Ama mesele küçük kızı olunca endişeleri artıyordu. "Sizi okula bugün ben bırakayım mı?"
"Gerek yok. Seal Town biraz Order kızı güzelliği görsün."dedi Lucy ve kendilerine hazırladığı kahveleri dışı renkli simlerle kaplı plastik kahve bardaklarına doldurup yeşil olanı Emma'ya uzattı. Kendininki griydi.
İkisi çıktığında Emma elindeki bardağa bakıyordu. Lucy bardaklarını onunla pek paylaşmazdı. Bugün ise ona kendi eliyle kahve yapmıştı. Neler oluyordu? "Kahve için teşekkürler."
Lucy, "Zamanı gelmişti. Şimdi dik dur ve kendinden emin adımlarla yürü."diyerek yürümeye devam ettiler.
Okula girdiklerinde birkaç meraklı bakış onların üstündeydi. Lucy okulda kardeşiyle pek yakın görünmezdi. Fakat bugün adeta onu kanatlarının altına almış gibiydi. Emma sınıfına gitmek üzere ayrılacağında da bırakmamıştı onu. Birlikte bahçede takılmışlardı. Soğuk havada kahve iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R.E.S (askıda-yine😕)
Teen FictionRomanceTR "Gençlik Rüzgârıyla Savrulanlar 🪁" listesinde! * Söz konusu Ron White olduğunda aşk, ağıza alınacak son kelimedir. Hayatı eğlence, alay ve oyunlardan ibaret olan bu serseri çocuğun kalbi her türlü heyecanı hissetmeye hazırdı. Fakat aşk a...